Sabah kalktığımda aşağıdan Yasin okuyan kadınların sesi geliyordu. Korkarak yataktan kalktım bu gün göz bandajımı çıkarabilirdim. Bandajı çözüp çıkarttım. Üzerimi değişip aşağıya indim. Şalıma sıkı sıkı tutunup Hanife hanımın yanına gittim. Oturduğu koltuğun yanına gidip "ana birşey mi oldu ? Kim öldü de yasin okuyorsunuz ?" diye sordum. Hanife hanım bana sinirle bakıp "senin yüzünden gelinim , Zülal'im öldü uğursuz" diyip önüne döndü. Zülal mi olmuştu ? Benim , benim yüzümden ölmüştü. Zaten düzgün olan şalımı tekrar düzeltip boş koltuğa oturdum. Yanıma hiç tanımadığım yaklaşık Zülal'den birkaç yaş küçük sanırım 22 yaşlarında bir kadını. Kolundan tutup beni ayağa kaldırdı. Şaşkınca ona bakıp takip ettim. Beni mutfağın bir köşesine çekip "senin yüzünden ablam öldü bunu sana ağır ödeteceğim Dicle. Emin ol en ağır şekilde olacak !" diyip mutfaktan çıktı. Gözlerimden akan yaşı silip boş sandalyeye oturdum. Hamile olduğum için midem bulanmıştı. Başımı ovalayıp bir bardak su içtim. Zar zor ayağa kalkıp mutfaktan çıktım. Birkan ağa ve aşiret büyükleriyle birşey konuşturdu. Yanlarına yaklaşıp dinlemeye başladım. Birkan ağanın yaşlı sesi hala gürdü "bu yaptığının cezası belli oldu Göktuğ ben ve aşiret ağlarının kararı ile Zülal'in kardeşi Mahide ve Mesut'un kardeşi Tamer bu eve gelip Mahide ile sen evleneceksin. Tamer ise Zelal'le evlenecek" duyduğum cümleler ile yerime saplandım. Birkan ağa emrini vermişti er geç olurdu. Bunu Zelal'e söylersem yıkılırdı. Zaten gecenin bir yarısı gelmişti kız. Şimdi ben onu söylersem daha kötü olacaktı ama ya Kadir o Kadir'i çok seviyordu dayanamadı buna ama ben söylemem de başkası söyleyecekti. Üzerimi düzeltip Zelal'in kaldığı odaya çıktım. Odaya girdiğimde Zela sırıtıp duvara bakıyordu. Yanına oturup "niye sırıtıyorsun kız ?" diye sordum. Gülen gözelerini bana çevirip "Kadir dedi ağabeyine söyle seni istemeye geleceğim dedi çok mutluyum Dicle yenge" diyip kırık kolu ile sarıldı bende sarılışına karşılık verdim. Ondan çekip yüzünü astım ve "Zelal seni Mesut'un kardeşi Tamer ile evlendirecekler" dedim. Zelal'in gülen yüzü bir anda asıldı. Yüzüme bakıp "ne diyorsun sen yenge ?" diye sordu. Yataktan kalkıp "böyle birşey olmayacak yenge asla böyle birşeye izin vermem" diyip odadan fırladı. Hızla aşıya inip Göktuğ'un karşısına dikilip "böyle birşey olmayacak Göktuğ ağa anladın mı ? Benim hayatımı mahfetmeyeceksin anladın mı buna izin vermeyeceğim. Ben o Tamer denen adamla evlenmem" dedi. Göktuğ kardeşinin kolundan tutup sandalyeye oturttu. Zelal gözyaşlarının arasından "yapma ağabey böyle birşey yapma ölürüm ne olursun yapma" diye yalvardı. Göktuğ kardeşine sarılıp hiç duymadığım bir yumuşak ses tonu ile "sevdiğin varsa söyle yoksa başka bişey yapamam Zelal'lim" dedi. Zelal kafasını kaldırıp ağabeyine baktı ve "var ağabey hatta söyle ağabeyine seni isteyeyim dedi ama sen başkasıyla evlendireceğim duyursun" diyip ağabeyine sarıldı. Göktuğ kardeşine sarılıp "ben halledeceğim kuşum" diyip ayaklandı bende onları izlediğim yerden çıkıp odama girecekken Şahin'le karşılaştım. Kolundan tutup kendi odasına soktu. Ben daha birşey diyemeden koştu "sözler elime geçti ve kiminle düet yapacağına karar verildi. Geriye kalan ise Mustafa Ceceli'nin kabul edip etmeyeceğinde. O da büyük ihtimalle senin sesini duyunca kabul eder" dedi. O adama bayılıyordum ne bileyim sesi çok güzeldi ve çok masumdu. Sevinçle ona bakıp "gerçekten mi ?" diyip sarıldım. Kollarını benden kurtarıp "tamam al sen şu sözlerin kopyasını -söz kağıdını bana uzatıp- çalışmaya başla hemen hadi. Karnın belli olmadan klibi de çekeriz" dedi. Sevinçle ona bakıp "hayallerimi gerçekleştirdin çok saol" diyip sarıldım. Benden ayrılıp "ben cenazeye yetişeceğim daha abdestimi bozduracaksın" diyip odadan çıktı. Birkaç dakika sonra banda çıkıp odama girdim. Söz kağıdını alıp okumaya başladım;
Mustafa Ceceli : (normal konuşma şeklinde)
Gittiğinden beridir. Uykusuz gecelerden kurtulamıyorum. Geri dönmeni bekliyor şu aptal kalbim. Hani diyorduk ya biz birbirimiz için dikilmiş kaftanız diye sen gidince anladım bu yalanmış. Sonunu görmeden hayal kurmakmış bu bizimki.
(müzik başlar ve şarkı başlar)
Mustafa Ceceli : Aylar geçmiş yine beni silip gittiğin günden beri kadehlerle bitirdim ben senin yokluğunu. Sen hiç acımadan ki bana. Yıllar geçse bile aylar unutsa bile ben seni unutmam ki sevdiğim...
Dicle Şahlı : Ahh yıllar geçse bile aylar unutsa bile ben seni unutmam ki sevdiğim... Asırlar bitse bile ölüm kapımı çalsa bile aklımda hep sen...
Mustafa Ceceli : Ölüm gelse bile fermanlar imzalansa bile ben seni silemem ki. Sen beni unutsan bile yarı yolda bırakıp gitmiş olsan bile unutamam ki
Dicle Şahlı : Sen beni bırakıp gitsen bile hayatından silsen bile ben seni silemem ki. Neden diye soracaksan eğer seviyorum deliler gibi
Mustafa Ceceli : Sorarım sana niye bırakıp gittin beni acılarla bırakıp gittin beni anlıyorum aslında ben seni çok sevdim sen bunu hiç hak etmedin ki
Dicle Şahlı : Yapamazsın silemezsin anla beni yapamazdım biliyorsun. Yapamazdım ben gözümün önünde ölemezdim ben seni böyle acıya bırakmaya dayanamazdım ki ben
Mustafa Ceceli : Söyleseydin o anlardım ben seni tutardım elini kaldırdım ben seni ayağa
Dicle Şahlı : Yapamadım ki ben unutun sandım... (ve kızın kalbi durur )
Sözlerin anlamı ve hikayesi;
Aylar önce sevdiği kadının kanser olduğunu o öleceği gün öğrenen bir adamın o konuşmayı bestelemiş. Söz yazarı : Ş.Ş
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu sözlere bayılmıştım. Harikaydı ama söz yazarı Ş.Ş diyordu kimdi acaba gözlerime öğlen öğlen bastıran uyku ile gözlerimi kapatıp uykuya daldım...
YOU ARE READING
Bıçak Yarası; Kuma Serisi
General FictionKatil #1 🌹❤ Kadın elini göstererek ; "Bu kan lekesini unutma ağam" dedi. Ağa karşısındaki kadının gözlerine bile bakmadan tokadı yüzüne indirmişti bile...