-22-

8.2K 280 94
                                    

Bir mektuba bir Göktuğ'a baktım. Aşağıdan gelen çığlık sesleriyle "ne oluyor lan" diye bağırıp merdivenlere yöneldi bende hızla mektubu komodinin içine tıkıştırıp odadan çıktım. Tanımadığım bir kadın yerde oturmuş kucağında bir çocuk vardı. Anlamadığım taraf ise Kadir Göktuğ'a bakıyordu. Zelal ise yere oturmuş ağlıyordu. Zelal'in yanına gidip "ne oldu kuzum ?" diye sordum. Ağlamaktan kızarmış yüzünü bana çevirip "Ka-ka-Kadir ev-ev-liy-miş" dedi. Kafasını göğsüme yaslayıp yavaşça "geçti, geçecek herşey" dedim. Karşımda oturup ağlayan kadına baktım. Kadın Kadir'in yaşlarındaydı. Göktuğ, Kadir'e yumruk atıp "doğru mu lan şerefsiz bu kadının dediği ?" diye gürleyip tekrar yumruk attı. Kadir birkaç adım gerileyip kekeleyerek "do-doğ-doğru" diyebildi çünki 'doğ' hecesinin ardından yüzüne Berzan tarafından bir yumruk inmişti. Merdivenin başında film izler gibi bizi izleyen Mahide'ye baktım. Sinirlere gözümü kapatıp Zelal'i kaldırdım. Elimi sırtına serıp "hadi gel gidelim burdan" dedim. Elimi itip "bırakın beni bırakın !" diye bağırarak konaktan çıkıp gitti. Berzan hemen arkasından gidecekken Göktuğ "bırak bırakta biraz kafasını dinlesin" dedi. Berzan inatla "gecenin bu saatinde ne işi var dışarıda" dedi. Göktuğ, Kadir'e bir yumruk daha atıp "sana ne dediysem onu yap Berzan!!!" diye gürledi tekrar. Yerden kalkıp sandalyeye oturduğum anda karnıma saplanan sancı ile iki büklüm oldum. Göktuğ yanıma gelip "ne oldu Dicle birsey mi oldu?" dedi. Gözlerimi kapatıp "yok yok birsey sadece - sadece çişim geldi" dedim. Bana bakıp "tamam sen odaya çık bebeğe birsey olmasın. Sakın aşağıya inme sakın" dedi. Sandalyeden kalkıp merdivenlere yöneldim yavaş yavaş merdivenleri çıkıp arkama baktığımda Göktuğ, Kadir'e bir yumruk daha atarken kadın kucağındaki çocuğun kulağını ve gözlerini kapatıyordu. Gözümden akan bir damla yaşla merdivenleri çıkıp yemek odasına girdim birkaç tane peçete alıp aşağıya indim. Kadının yanına eğilip "kalk hadi gel sana bir su vereyim" dedim. Kadın yavaşça yerden kaldırıp mutfağa getirdim. Kadın hıçkırıkları arasından "be-benim bir suçum yok. Ben bö-böyle ol-sun is-te-me-mez-dim" dedi. Kadına peçeteyi  uzatıp çocuğu kucağından aldım. Yaklaşık beş yaşlarındaydı küçük oğlan. Kadın yüzünü temizleyip "ben özür dilerim" dedi. Küçük çocuğu sandalyeye oturtup kadına "Kadir neden böyle birşey yaptı biliyormusun ?" diye sordum. Kadın bana bakıp "bu aralar benden iyice uzaklaştı tabii bende telefonunu felan kurcaladım sonra bu kızla konuştuklarını gördüm. Benim canım çok yandı ben aldatıldığımı öğrendim" dedi ağlayarak. Kadının elini tutup "peki şimdi ne olacak?" dedim. Kadın kafasını sallayıp "boşanacağım" diyip çocuğunu kucağına alıp dışarıya çıktı. Kadın Kadir'in dayak yemekten mora dönen yüzüne bir tokat atıp "hakettin herseyi hakettin sen" diyip arkasını döndü. Küçük çocuk arkaya dönüp "baba gitme" diye yalvardı tıpkı annesininki gibi kısık sesi ile. Kadir onların arkasından çıkacakken Göktuğ kolunu tutup "daha cezan bitmedi" dedi ve kemerinden çıkarttığı silahını Kadir'in  alnına dayandı ve tetiğe bastı. Hızla Göktuğ'un yanına gidip "sen-sen küçücük bir çocuğu babasız bıraktın pislik. Yakışır mı ha bu yaltığın ağalığa" diyip yere diz çöktüm. Yanıma eğilip koluma dokundu. Tam birşey söyleyeceği anda bağırdım "bırak dokunma bana o küçük çocuğu babasız bırkan kanlı elinle dokunma" diyip yerden kalktım. Koşarak merdivenleri çıkıp kendimi odaya kilitledim. Hıçkırarak ağlamaya başladım. O o katildi küçücük bir çocuğu babasız bırakan bir katil kim bilir daha kaç çocuğu babasız bırakmıştı. Kim bilir kaç.

Zelal***

Akan gözyaşlarıma aldırmadan koştum seller gibi akan yağmurun altında. O beni kendi yalanına inandırmıştı. Bana yalan söylemişti daha çok küçük bir çocuğuna aldırmadan beni yalanına inandırmıştı. Bir ses duyuyordum akan birşey nasıl desem dere, dere gibi ayağımın bir anda boşluğa gitmesiyle dengemi kaybedip buz gibi suyun içine düştüm. Ne etrafta tutunacak birsey vardı nede bir insan olsa bile bu karanlıkta kimseyi göremiyordum. Üşüyordum hemde çok açılan eteğim bacağımın daha hızlı soğumasını sağlıyordu. Yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladı. Gücüm kalmamıştı daha fazla gözlerimi kapattım ve beni bekleyen sona doğru yaklaştım.

Berzan***

Saat dokuz ve biz hala Zelal'i arıyoruz. Sabaha kadar eve gelmediği için sabahın beşinden beri arıyorduk. Delirmek üzereydim. Sinirle Göktuğ'un yakasını kavrayıp "sen beni biraksaydın ben Zelal'i getirecektim ama sen Göktuğ ağa herşeyi sen bilirsin değil mi?" diyip yerdeki taşa tekme attım. Arama ekiplerinden birisi bize doğuru gelip "büyük dereden bir kadın çıkartılmış durumu ağırmış. Sabah köylüler bulmuş siz gidin bir bakın belki odur" dedi. Hızla arabaya bindim arkamdan seslenen Göktuğ umurumda bile değildi....


Bıçak Yarası; Kuma SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin