5

21.2K 1.3K 140
                                    

Yar olup yazılsam alnına,

Dua olup dökülsem dilinden.

Ellerimiz kollarımız çantalarla dolup artık yorgunluktan yürüyecek halimiz kalmadığında hanın ortasındaki çay bahçesinin masalarına çöküyoruz.

" Kollarımda derman kalmadı valla gezmenin adı yorgunluk gerçekten."

Tayyip kardeşinin bu tatlı yorgun haline gülüyor.

" Alış veriş ederken hiç yorgun durmuyordun bacım dünyanın parasını bırakınca mı aklına geldi yorgunluk. "

" Aman ağabey sende, ne aldım ki birkaç parça birşey işte. "

İkisinin tatlı atışmasını tebessümle izliyorum. Yorgunluktan dilim damağıma yapışmış adeta çınar ağacının serinliğimde dinlenme çabasındayım. Yanımıza garsonun gelmesiyle yerimde hafif kıpırdanarak oturmama çeki düzen veriyorum. Benim dememe kalmadan Tayyip garsondan su rica ediyor beni de bu dertten kurtarmış oluyor. Gelen suyun kapağını hızlıca açıp koca bir yudum almamla birlikte Tayyip'le göz göze geliyorum. Teslim olmuşçasına yavaşça indiriyorum şişeyi masaya ortadaki bardaklardan birine uzanıp suyu doldurduğum sırada Hatice ayağa sıçrıyor bir anda.

" Eyvah annemin elbisesini terziden almayı unuttum vallahi dilinden kurtulamam siz oturun ben bir koşu alıp geleyim. "

" Olur mu öyle şey Hatice biz de gelelim yalnız gitme" diyorum demesine fakat Hatice çoktan koza hanın balkon katına çıkıyor. Hatice gittikten sonra masaya derin bir sessizlik çöküyor. Ne konuşacağımı ne yapacağımı bilemiyorum elimde tuttuğum bardağa dikiyorum gözlerimi o an dünyanın en önemli işini yapıyormuşçasına. Göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemiyorum. Bu derin sessizliği bozansa yine Tayyipten başkası olmuyor.

" Bak şu Hatice'nin yaptığına kaldık burada böyle. "

" Hatice işte her zaman olduğu gibi duramadı yine yerinde. "

Sözlerimin ardından yüzüne bakıyorum nihayet. O muhteşem yüzü gülümsemesiyle aydınlanıyor.

" Bak onu doğru dedin anamın karnında da durmadı ki bu kız yedi aylık minicik birşeydi doğduğunda. "

" Hatırlamaz mıyım sabah akşam dua ederdi annem yaşasın diye öyle çelimsizdi ki korkuyordu herkes. "

" Zaman su gibi akıp geçiyor değil mi? "

" Öyle."

" Feyzan... " doğrudan gözlerine bakamıyorum söyleyecekleri beni korkutuyor nedense.

" Neden burda olduğumuzu biliyorsun değil mi? "

" Alışveriş. " diyorum kekeleyerek.

" Bu sadece bir bahane, bizi birbirimize yakıştırmaya çalışıyorlar, bu yüzden buradayız, bu yüzden Hatice apar topar kayboldu ortalıktan. "

Şaşırmış bir halde bakakalıyorum. Kalbimde 23 Nisan bando takımı var sanki. Avuç içlerim terden sırılsıklam bende öylece bakıyorum. Konuşmak bir kenara nefes dahi alamıyorum sanki.

" Biz kardeş gibi büyüdük " diyerek devam ediyor konuşmasına. " ben seni Hatice'den ayrı düşünmedim hiç. Annemler bu düşüncelerini açtıklarında hatta sabah akşam sürekli seni anlattıklarında çok karşı çıktım. Dedim ya ben seni hep kardeşim olarak gördüm. "

Sözleri o kadar canımı acıtıyordu ki kalbime saplanan sızlamayı bastırmak istercesine elimi göğsüme koydum. Çocukluğumdan beri ilmek ilmek işlediğim hayallerimi bir çırpıda elimden alıveriyordu işte. Ne yapacaktım ne diyecektim ki kaderime razı olmaktan başka ne gelirdi elimden. Peki ya sevda kolayca silip atılabilecek bir şey değil ki şimdi nasıl birşey olmamış gibi hayatıma devam edebilirdim. Ah Tayyip ben seni öyle saf sevdim ki ne olurdu sende beni sevseydin hayallerim senin hayallerine karışsaydı. Beynim bu düşüncelerle hissizleşmiş öylece oturmaya devam ediyordum. Söyleyecek hiç sözüm yoktu, edebim ben seni seviyorum demeye de engeldi.

" Sonra bir de Tayyip, teyze kızına göz koymuş derlerse ya senin adına laf gelirse diye de düşündüm." Sonra durup bir iki saniye yüzme baktı. " Feyzan iyi misin çok solgun duruyor yüzün? "

" E... Evet iyiyim bir şeyim yok. " Önümdeki şişeden bir yudum su alıyorum. Kuruyan boğazım hafiflese de yüreğimdeki yangını söndürmüyor.

" Ben çok düşündüm Feyzan enine boyuna tarttım. Gece uykularımı feda ettim. Büyüklerimizin haklı olduğuna karar verdim neticesinde. Senin edebinden ihlasından şüphem yok elhamdülillah. Sahaf açma fikrini öne sürdüğün an anladım senin de kalbin islama hizmet için çarpmakta. Bir yuva kurup hayırlı nesiller yetiştirip seninle beraber daha hayırlı işler yapmak niyetindeyim ben de artık Allah'ın izniyle. "

Allahım doğrumuydu bu duyduklarım yoksa aklım bana oyun mu oynuyor? Daha az önce dünyam başıma yıkıldı diye düşünürken şimdi hayallerim gerçek oluyordu adeta ne diyebilirdim ki sarılmak istiyordum boynuna anlatmak istiyordum küçük Feyzanın Tayyibine olan sevdasını. Edebim müsade etmiyordu buna yüzümün kıpkırmızı olduğundan emindim avuç içlerimi eteğime bastırdım. Neredeyse sevinçten ağlayacak haldeydim.

" Peki sen ne düşünüyorsun Feyzan susma lütfen inşallah beni yanlış anlamamışsındır. "

" Kusura bakma ben çok şaşkınım sadece ne diyeceğimi bilemiyorum fakat büyüklerimizin en doğrusunu düşündüğü neticesindeyim."

Sözlerim bittiğinde Hatice de masanın dibinde bitmiş meraklı gözlerle bize bakıyordu.

" Gidelim mi? " derken gözleri benim gözlerimi buldu.

" Gidelim. " diyerek ilk ayağa kalkan Tayyip oldu sandalyenin üzerinde duran poşetleri alıp " siz yürüyün ben hesabı ödeyip yetişirim arkanızdan " dedikten sonra kasaya doğru yürümeye başladı. Hatice koluma girip hızlı adımlarla Koza hanın dışına çıkarıyordu beni ama ne çıkarma adeta sürüklüyordu. Ah Hatice dua et mutluyum yoksa ben sana sormazmıydım benden bunu saklamanın acısını?

"Eeeee... Söylesene ne konuştunuz? "

" Bilmiyorsun sanki. "

" Nereden bileyim canım? "

Mutlulukla gülümsedim. " Galiba görümcem oluyorsun teyze kızı. "

İMAM (Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu