13

15.4K 1K 5
                                    

" Feyzan, kızım kapıya bakiver."

" Bakıyorum annem."

Penceresi açık kalan tek yataklı odada bulduğumuz üç mektup bulduğumuz günün akşam üzeri saatlerinde çalan kapıyı açmak için isteksizce kapıya doğru yürüyorum. Vestiyerden aldığım feraceyi giyip şalıda başıma doluyorum.

" Kim o?"

" Ben Fatih."

Duyduğum söz karşısında irkiliyorum istemsizce, bu kadar çabuk mu diye geçiyor içimden. Nedensizce dönüp mutfak kapısından bana bakan Dideme bakıyorum. Herşeyden habersiz kapıyı açmamı bekliyor sessizce. Daha fazla beklemenin yararı olmadığını bilerek kapıyı aralıyorum.

" Selamın aleyküm Feyzan bacım, ben şey için gelmiştim de."

Gözleri hemen arkamda duran Dideme kayıyor, sevgi ve ardındaki çocuk özlemi gözlerinden okunuyor Fatihin. Ne diyeceğimi bilmez öylece kapıda dururken babam imdadıma yetişiyor.

" Selamın aleyküm Fatih, buyur içeri geç."

Fatih babamın verdiği Allahın selamını alırken eğilip elinden öpüyor. Ben ise bu arda içeriye girebilmeleri için kapıyı iyice açıp kenara çekiliyorum. Babam ve Fatih beraber salona geçtiklerinde bende Didemi kucağıma koltuğum bir kenarına oturuyorum. Evin içindeki sessizlik kulaklarımı tırmalarken sonunda bu sessizliğe dayanamayan babam oluyor anlaşılan.

" Mektubu okudun mu oğlum?"

" Evet Sami abi okudum konuya hakimsin değilmi?" bunu sorarken bir an Dideme bakıp sonra tekrar babama dönen Fatihe cevaben babm sadece başını sallıyor olumlu anlamda.

" Bana da bir mektup bırakmış, zannedersem aynı konudan bahsediyor. Peki ne düşünüyorsunuz? Rukiye kızım ile istişare ettiniz mi?"

" Açıkçası başta baya korktum Sami abi, ne yapacağımı bilemedim ama sonra eşim beni çok rahatlattı. Hepinizin malumu biz o gün bir kız evlat kaybettik Rukiye Allahın bize bir hediyesi olduğunu düşünüyor bu durumun."

" Ah ne acı çekti o kızcağız bilmem mi oğlum bilmem mi? " diyen annemin in gözleri de istemsizce yaşarıyor.

" Ne yapalım bilmem ki oğlum, bu yavruya nasıl anlatırız durumu?"

" İzin verirseniz Sami abi, Mahmure abla ben baş başa konuşmak istiyorum Didemle."

" Tabi oğlum tabi izin ne demek."

Babamın sözlerinin ardından salonda bir sessizlik oluyor. Fatihin yüzündeki tebessüm gittikçe büyüyor. Yeniden anne, baba olmanın sevincini içlerinde yaşayan güzel insanlar Fatih ve Rukiye. Didemin evden gideceğine ne kadar üzülmüş olsam da onların yaşayacağı bu sevinç her şeye değer diye düşünüyorum o anda.

Ben düşünce denizlerinde gezerken Fatih ayağa kalkıp, yanımıza geliyor. Didemin önünde diz çöküp göz hizasına geldikten sonra minik ellerini tuttuğu Dideme sevgiyle bakıyor.

" Prenses, benim canım çok sıkıldı parka oynamaya gidelim mi?"

Didemin park kelimesini duyunca gözlerinde ışık yansa da işaret parmağını durağına götürüp birkaç saniye düşünüyor beyaz tavana bakarken. Aklına gelen şeyle yerinden sıçrıyor adeta.

" Fatih, eyma şekey de alalım mı peki?"

Çocuk sağlığı ile sorduğu soru herkesi gülümsetmeye yetiyor.

" Ah çocukluk." diyor annem.

" Feyzanda böyleydi hanım unuttun mu, hep karşılığını isterdi yaptığının."

" Unuturmuyum hiç."

Annemle babam sevgiyle geçmişi anarken, Fatih ile Didem de parkın yolunu tutuyorlar. Aslında belkide yeni hayatına, baştan beri olması gerektiği yola adımlıyor küçük kız. Henüz çok küçükken yeniden anne ve babasına kavuşuyor. Onlar bunu bilmesene Allah onları yine bir şekilde bir araya getirdiğinde, Allah'ın adaletine olan inancım bir kez daha artıyor. Belki hasret ablanın hiç suçu yoktu ama Bekir abi yaptığı yanlışların bedelini fazlasıyla ödüyordu. Allah adildi ve herşeyi görendi.

İMAM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now