42

6.4K 502 20
                                    

Aziz beyin de dediği gibi oğulları ve Tayyip evi gercekten de bir kaç gün içinde yaşanacak hale getiriyor. Kalabalık bir aile ile yasamak ne kadar hoşuma gitmiş olsa da onlara daha fazla rahatsızlık da vermek istemiyoruz haliyle çok geçmeden düzenlenen evimize atıyoruz kendimizi. Bursada ki evimiz gibi büyük degil bu ev tabiki onunla kıyas edilemeyecek kadar da küçük...
Bir mutfak, bir banyo, bir de salondan oluşuyor. Xate ana temiz çarşaflar veriyor geceleri kanepelere serip yatak yaparsın diyerek. Mutfak yiyecek içecekler ile doldurulunca minnetle sarılıyorum bu sevgi dolu kadına.

" Allah razı olsun sizden, nasıl öderiz borcumuzu inan bilmiyorum ana."

Gülümseyerek kulağıma doğru eğilen Xate anaya sokuluyorum bende.

" Bana okuma yazma öğretir misin?"

" Bilmiyor musun?"

Şaşkınlığımı gizleyemeyerek sorduğum soruya başını iki yana sallayarak cevap veriyor.

" Erkekler biliyor ama..."

" Ben sana öğretirim ana sen hiç merak etme."

Sevinçle yanaklarımdan öpüp ardından Aziz beyle birlikte evlerine doğru yola koyulan Xate ananın ardından gözden kaybolana dek bakıyorum.

" Hadi Feyzan gir içeri bende camiye gideyim. İstedigin bir şey var mı?"

" Yok ne olsun sağ olsunlar donattılar evi."

" Öyle, Allah razı olsun hepsinden. Hadi gir içeri kapıyı da ardından kilitle."

" Tamam."

İçeri girip kapıyı kapatıyorum. Ardından kilitleyip, sürgüyü çekiyorum. Yerlerinde yuvarlanıp birbirlerine kıkır kıkır gülen ikizlerimi görünce bende onların bu haline gülüyorum. Odaya girdiğimi fark edince ikisinin de gözü beni takip etmeye başlıyor. Önce hangisini emzirsem acaba diye düşünürken Hümeyra yaygarayı koparınca önceliğin onda olduğunu anlıyorum. Önce kızımı ardından oğlumu emzirip yere serili minderin üzerine koyup mutfağa geçiyorum. Ne kadar öncelik yavrularımda olsa da eve aç gelecek bir kocam olduğunu unutmadam iyi olur. O anlarda Tayyiple baş başa olduğumuz rahat zamanlar geliyor aklıma, ağlama sesi olmayan...

Yok yok, şikayet etme Feyzan Rabbim yokluklarını göstermesin de yine eziyet etsinler sana diyor içimden başka bir ses. Haklı da aslında, evet artık pürüzsüz uykularım, Tayyibe ayıracak çok vaktim kalmıyor belki ama yavrularımın kokusu yetiyor bu düşünceden sıyrılmak için. Annelik böyle bir şey değil mi zaten? Bolca fedakarlık ve koşulsuz sevgi. Tüm bu düşünceler annemi ne kadar özlediğimi hatırlatıyor bir kez daha, koşup salona kurulan telefondan numarayı çevirip karşı tarafın açmasını bekliyorum.

" Alo."

" Anne!"

💕💕💕

8 ay sonra...

***Tayyip***

Nihayet tayin belgemi elime alınca Rabbime şükür ediyorum bir kez daha...

Bu şirin beldeden memnunuz elbette ama aile hasreti gittikçe kavuruyor yüreğimizi. Benden çok Feyzan çekiyor elbette bu zorluğu, son zamanlarda göz yaşlarını benden saklıyor olsa da onun ne kadar özlem duyduğunu yüreğimde hissediyorum.

" İmam efendi gidiyorsun ha?"

" Öyle gözüküyor Aziz baba."

" Hayırlısı olsun oğlum ne yapalım, insan oğlu konar göçer kuş misali. Daha dün gibi buraya geldiğiniz gün, içimizden oluverdiniz bir anda."

" Bizim için de sizler aile oldunuz. Buraya gelirken öyle korkuyordum ki aslında, kendim olsam neyse de hem eşim hem çocuklar da olunca... Emanet onlar Aziz baba korktum nasıl bir hayata sürüklüyorum diye, çok şükür sizinle karşılaştırdı Rabbim bize kol kanat gerdiniz. Hakkınızı nasıl öderim."

" Olur mu öyle şey evlat ne hakkı olması gerekeni yaptık. Hem asıl Allah senden razı olsun yol bilmeyeni şu kısacık zamanda yola koydun, gençlerimizi bilgilerinle aydınlattın. Rabbim nasip etmese olmazdı ya sen güzel vesile oldun evlat."

" Eyvallah Aziz babam."

" Haydi git hanımına haber et artık, kızın ailesine hasretinden yüreği kurudu."

" Doğru dedin baba ben gidip haber vereyim, haydi Allaha emanet."

" Sen de evlat."

💕💕💕

Göz yaşları içinde sevdiklerimizden kopup geldiğimiz bu topraklardan yine göz yaşları içinde ayrılıyoruz. Bize kol kanat gerip her sıkıntı anımızda yanımıza koşan her derdimizi şıp diye çözen Xate ana ve ailesini geride bırakmak zor geliyor. Zor geliyor gelmesine de memlekete en çok da ailelerimize kavuşacak olmanın sevinci ile hüznümüz kilometreler ilerledikçe azalıyor.

Buraya gelişimizin aksine artık yaşına girmiş olan ikizler arka koltukta kabına sığmaz dururken ikisi de bir camı kapıp seyre koyuluyor. Ortalarında oturan biricik karım canparem ise yüzünde tatlı bir tebessüm ile onları tutmaya çalışıyor.

" Ne çabuk akıyor zaman değil mi Tayyip?"

" Öyle gerçekten, daha dün sanki bu yolu teptik."

" Çok korkuyordum ne yalan söyleyeyim."

" Bende saklamayacağım senden bunu, korkuyordum ama belli de edip seni iyice tedirgin etmek istemedim. "

" Ne güzel sakl... TAYYİP DİKKAT ETT..."

" FEYZAN ÇOCUKLARRR...."

İMAM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now