34

8.5K 608 18
                                    


*** Tayyip ***

Ibrahim ve ailesinin bize ziyarete akşamının üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra iadeyi ziyaret düşüncesi ile, teyzemleri ve Cumalı kızıkta oturan Nefise halamları da alarak İbrahimlerin mütevazi müstakil evlerinin kapısını çalıyoruz. Önde Leyla hanım ardında İbrahim onun yanında kız kardeşi ve en küçük kardeşleri olduğunu tahmin ettiğim Murat bizi içeriye buyur ediyor. İbrahimlerin evi müstakil olduğu için bizi de bahçede yemeğe davet ettiklerinden ellerimiz kollarımız dolu geliyoruz bizde. Yemeğe davet eden onlarken annemlerin neden bu kadar çok yemek yaptığını anlamasam da akşam çekeceğim ziyafeti düşünerek sesimi çıkarmıyorum bende. Zaren beni kim tınlar ki şu saatlerde, tek göz bebekleri Hatice olmuş durumda tüm aile gözünün içine bakıyor küçük hanım efendinin...

Kıskanıyor muyum acaba küçük kardeşimi ben? Evet biraz kıskanıyor olabilirim ama gözbebeği olması değil de başka bir adama bakan sevgi dolu bakışları beni saçma olsada kardeşimi yeni damattan kıskanmaya itiyor. Halbuki hiç böyle huylarımda yoktu önceleri, ah Feyzan hanım bu da mı senin eserin?

" Siz nasılsınız Tayyip oğlum."

Sorulan soru ile kendime gelip Haticenin, Ibrahime olan bakışlarını takip etmeyi bırakıyorum. Koluyla beni dürten karıma bakıp sonra da soruyu yönelten Leyla hanıma dönüyorum.

" Elhamdülillah, sizleri sormalı?"

" İyiyiz çok şükür bizlerde, Feyzan kızım tebrik ederim ikiz annesi oluyormuşsun çok zordur bilirim ama güzel de oluyor aynı zamanda."

Kapı girişinde oturan kızlarını işaret edince bu ladar benzer olmalarının sebebini anlıyorum. Tatlı bir bebek muhabbeti sarıyor salonda oturanları herkesin heyecanı yüzüne de ses tonlarına da yansıyor. En çok da Feyzanımın elbette...

Az sonra Leyla hanımın kızları mutfağa geçince Feyzan ve Hatice de arkalarından gidiyor. El birliği ile kolaycacık kurulan iftar sofrasına okunan ezan ile birlikte hep beraber oturuyoruz. Yemekten sonra çaylar ardından da kahveler içiliyor ve en nihayet Ibrahimin dedesi Ihsan amca sözü alıyor.

" Vesselam iki ailede çok güzel kaynaştı biz Hatice kızımızı çok sevdik izniniz olursa Abdullah bey oğlum cuma akşamı size gelip hem Allahın emriyle kızımızı istemeyi ardından da uzatmadan nişanı takmayı isteriz, sen ne dersin bu işe?"

Babam önce halamın eşi Musa enisteme daha sonrada hem eniştem hem kayınpederim olan kendisinin de kardeşi gibi sevdiği fikirlerine önem verdiği zor gunde birbirlerinin dayanağı olan Sami enişteme dönüyor. Ikiside laf etme gereği duymadan başı ile onay vermekle yetiniyor yanlızca. Sonra sıra anneme gelince, biricik kızının gelin gideceğinin duygusallığı içinde gözü yaşarmaya başlayan annem " Sen bilirsin bey." demekle yetiniyor. Babam bu kez bana dönünce bende gülümseyip " söz senindir baba, nasıl uygun görürsen." diyorum. Ve en son babam biricik kızı Haticesine bakıyor. Hatice heyecandan ölmek üzere olsada bir o kadarda utangaç başını yere eğiyor benim edep timsali kardeşim.

" Ne diyelim Ihsan abi hakkımızda hayırlısı olsun inşallah, buyrun gelin evimiz de kapımız da size açıktır. "

Babamın sözleri başta kardeşim ve Ibrahimi olsada aslında tüm aileyi sevince boğuyor. Kardeşimin o hali beni de kıskançlık duygusundan uzaklaştırıp derin bir duygusallık ve aynı zamanda mutluluğa sürüklüyor. Görüyorum ki onların kalbi çoktan bir olmuş tıpkı ben ve Feyzanın kalbinin bir anda bir olduğu gibi. Ne diyelim o zaman Allah tamamına erdirsin...

*** Hatice ***

Aşağı katta kapının çaldığını duyarak son bir kez daha bakıyorum aynadaki yansımama, sarı kalem elbisemle gayet zarif duruyorum. Ya da ben öyle düşünüyor olabilirim tabiki...

İçinde bolca sarı bulunduran eşarbımın tepesini düzeltip odamın kapısını açıp alt kata iniyorum apar topar. Benim inmemi beklediği anlaşılan babam da böylelikle kapıyı açıyor. Sıcak bir karşılama eşliğinde Ibrahim ve ailesi evimizin salonuna geçip oturuyor. Bizlerde. Onlarla beraber yerlerimizi alıyoruz. Bu kez pembe olan gülleri dikkatlice yemek masasına birakiyorum. Hatırlar sorulup iyi temennilerle son bulunca yerimden kalkıp mutfağa geçiyorum. Ardımdan gelen Feyzan ablamın da yardımı ile kolaycacık hazır ediyoruz kahveleri, heyecanla misafirlerimize sunup yine kapı yanındaki sandalyemde yerimi alıyorum.

"Sebebi ziyaretimiz Malumunuz." diyor Ihsan dede.

" Lafı fazla eveleyip gevelemeye gerek yok Allahın emri peygamberin kavli ile kızınız Haticeyi oğlumuz Ibrahime eş bizlere de bir kız evlat olarak istiyoruz Abdullah oğlum. "

Ihsan dedenin sözleri bitince babam önce annemin sonra da ağabeyimin yüzlerine bakıyor. Kız babası olmanın zorluğunu o zaman görüyorum. Duygulandığı gözlerine yansırken ihsan dedeye dönüyor nihayet.

" Kızımız kızınız, oğlunuz oğlumuzdur. Allah hayırlı eylesin."

" İnşallah oğlum inşallah. Ibrahim getir yüzükleri evladım haydi nişanınızı yapalım."

Dedesini başıyla onaylayan Ibrahim cebinden çıkardığı kırmızı kutuyu kalkıp dedesine verdikten sonra annemin işaret vermesiyle bende kalkıp onun yanındaki yerimi alıyorum. Babam benim parmağıma ihsan dede de Ibrahimin parmağına yüzüğü takıyor. Abimin ettiği duanın ardından tekbirler eşliğinde kesilen kurdela ile nişanımız yapılıyor. Tek tek herkeisn elini öpüp tebrilerini aldıktan sonra kayınvalidem elimden tutup beni yanına çekiyor.

" Çok bir şey yapamadık, affet kızım."

Elindeki üç bileziği koluma takarken söylediği bu sözler yüreğime dokunuyor adeta. Benim hic böyle bir beklentim yokken tutup böyle bir süpriz yapmasına mı sevineyim yoksa daha fazla yapamayışına olan utancına mı üzüleyim bilmeden sarılıp yeniden elini öpüyorum.

" Olur mu öyle şey hiç düşünmeniz yeter."

Ardından annem de beni destekler nitelikte sözler söyleyince Leyla hanımın yüzünde güller açıyor. Tabi bizlerin de....

Sevinçle Ibrahimin yüzüne bakıyorum o da bana gülümsüyor. O böyle gülümseyince hep imrendiğim Feyzan ablamın abime olan aşkını benimde bulduğumu bir kez daha anlıyorum.

Şükürler olsun kalplerimizi ısındırana...

İMAM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now