Su İpeği

182 29 0
                                    

Bölüm 10

Vada odada tek başına düşünerek geçirdiği dakikalardan sonra zaman kavramını iyice yitirmişti. Beyninde aynı sorular dönüp duruyordu: kraliçe doğruyu söylemiş miydi? Bu odada güvende miydi? Değilse nereye gidecekti? Bu kale dışında nasıl bir hayat hüküm sürdüğünü bilmiyordu. Gölgeler arkadaş canlısı mıydı, yoksa aralarında dolaşan bu garip yabancıyı düşmanları olarak mı görürlerdi? Daha önemlisi, gölgeler kimdi? Gölge Şehri dedikleri yer tam olarak neredeydi ve Vada evine asla dönebilecek miydi?

Daha fazla yorgunlukla mücadele edemeyen vücudu beynini alt etmiş, Vada sonunda yatağa uzanmıştı. Kıvrıldığı köşede cevapsız sorular sorup mantıklı açıklamalar arıyordu ama uyuma isteği dayanılmazdı. Enerjisi bedeninden çekiliyor gibi uzuvları iki yanında amaçsızca sallanıyordu. Uzaktan çanın yeniden çalmaya başladığını duyar gibiydi, ama gözlerini açması imkansızdı. Birinin ona fısıldadığını işitiyordu.

Vada...

Vada...

"Efendim..."

Vada'nın değil cevap vermek, gözlerini açacak hali yoktu. Konuşan her kimse susup onu rahat bırakmasını diledi, ama üzerinde hissettiği baskı artıyordu.

Geliyoruz Vada!

Vada bir şeyler söylemek, sorular sormak istedi. Görünmez bir vakum içindeki tüm gücü emiyordu. Yüzünün eriyip yatağa aktığına emindi. Dudakları yok olmuş, gözleri içine çökmüş olmalıydı. Görmüyor, ağzını açamıyor; sadece onu duyuyordu.

Vada...

Senin için geliyoruz prenses!

Bir karabasanın içinde kapana kısılmıştı. Onu boğan güç ayak bileklerinden bacaklarına doğru tırmanıyordu. Belki de bedenini tamamen ele geçirmek üzereydi.

Vada...

"Efendim! Uyanın!"

Aniden kolunda hissettiği acı Vada'nın gözlerini açmasını sağladı. Karşısında gördüğü şeyi algılamaya çalıştı, ama her yer bulanıktı.

"Ne? N'oluyor?" diye geveledi. İnanılmaz bir baş ağrısı beyninden gözlerine kadar iniyor, görüşünü kısıtlıyordu. Elleri başını bulup alnını ovaladı. Kirpiklerinin ardından ona gülümseyen Maitri'yi seçmişti. Koluna dokunan ve onu uyandıran da kız olmalıydı.

Oturduğu yerde hafifçe doğrulan Vada hala tam olarak kendine gelememişti. Başındaki ağrıya bakılırsa zihnini uyuşturan ilaçların etkisi tamamen yok olmuştu ve gerçek dünya beynini yavaş yavaş yok ediyordu. Yanına o pembe haplardan bir kutu alabilmeyi akıl etseydi gerçekten şahane olurdu. Gözleri hızla odayı tararken eli ağrıya çare olabilirmiş gibi ensesini ovaladı.

Yavaş yavaş da olsa aklı yerine geliyordu ve nihayet odanın içindeki hareketliliği fark etmişti. Oradan oraya koşturan gölgeler başlarını bir an olsun kaldırmadan sessiz birer hayalet gibi işlerini yapıyorlardı. Üzerlerinde Maitri'ninki gibi hizmetçi kıyafetleri vardı ve sanki çok utanç verici bir suç işlemiş gibi gözlerini birbirlerinden kaçırıyorlardı.

"Ne yapıyorsunuz?" diye sordu Vada merakla.

"Hepimiz sizi geceye hazırlamak için buradayız efendim!" dedi kız. Gülümsediği halde odanın içindeki diğer gölgeler gibi tedirginliği duruşuna yansımıştı. Onları neyin böylesine korkuttuğunu anlamayan Vada, kızın tam olarak neden bahsettiğini de kavrayamamıştı.

"Ne daveti?" diye sordu kuşkuyla.

"Kraliçe onurunuza bir davet düzenliyor!" diye cevapladı Maitri. "Tüm Gölge Şehri gelişinizi kutluyor efendim. Biz de sizin hazırlanmanıza yardım etmek için buradayız. Banyonuz hazırlandı bile."

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜWhere stories live. Discover now