Zamansız Oda

191 31 0
                                    

Bölüm 7

"Gerçekten yeter Lalli, misafirimizi korkutuyorsun!"

Bu, Vada'nın hayatı boyunca duyduğu en etkileyici melodilerden biriydi. Bir ninni, bir ilahi, bir masal... Vada sesin sahibini görme umuduyla odanın içine doğru döndü. Daha ne olduğunu anlayamadan burnunun dibinde bir kadın belirmişti. İlk etapta onun koca gümüşi gözlerini görmekten öteye gidemedi; ama birkaç saniye içinde kadının saçını kavrayan büyük tacı fark etmişti. Bir anlığına dikkati kadının beyaz yüzünü süsleyen şekillere kaymış olsa da elinde olmadan bakışları onun gözlerinde sabitlendi ve gölge kadının eli yüzüne doğru uzanırken hipnoz olmuş gibi hareketsizce bekledi.

"Sen gerçekten bir mucizesin Vada" dedi kraliçe gülümseyerek.

Vada dehşete düşmüştü. Karşısındaki kendini kraliçe sanan bir egoist değil, taç takan gerçek bir kraliçeydi. İçinde bulunduğu durum onu deli gibi korkutmuş olsa da diline hakim olamadı. "İsmimi nereden biliyorsunuz?"

Bu kraliçeyi daha da gülümsetmişti. "Bu benim bildiklerim yanında sadece küçük bir ayrıntı Vada." dedi elini ona doğru uzatırken. "Gel, sana göstereyim."

Vada o kadar şaşkındı ki kadının uzattığı ele karşılık verdiğini ancak kendi eli onun tenine dokunduğunda fark etti. Hipnoz olmuş gibi kraliçeyle birlikte odanın başka bir köşesine ilerlemiş, işlemeli bir duvarın önünde durmuştu. İlk defa şimdi odanın ayrıntılarına dikkat ediyordu. İçerisi gözünü açtığı şaşalı odaya göre bile oldukça gösterişliydi. Önünde uzanan duvarları süsleyen desenler yuvarlak odanın her yerini kaplıyor ve Vada'da dokunma isteği uyandırıyordu.

Kolonların arasında aynı işlemelere sahip, pencereye benzer bölümler oluşturulmuştu. O sırada Vada'nın dikkatini bu pencerelerin içindeki hareket çekti. En başından beri mi böyleydi yoksa dikkatli bakınca mı fark etmişti bilmiyordu; ama şu an karşısındaki desenler dans ediyordu. Damarlı dokunun hareketi Vada'ya duvarın ve üzerindeki gül motiflerinin canlı olduğu izlenimini vermişti. Sanki katı duvar eriyip ayaklarına akacak ve içinden korkunç bir yaratık çıkıp üzerlerine saldıracaktı. Tedirginliği geçen her saniye artıyordu. Kraliçe bunu fark etmiş olacak ki önlerindeki duvarı işaret etti.

"Bu pencereleri görüyor musun? Onların her biri değişik dünyalara açılan gözlerim." Şimdi kadın uzun siyah tırnaklı ellerini akışkan duvara doğru uzatmıştı. Vada aynı anda pencerelerdeki hareketin hızlandığını, desenlerin giderek girdap şeklini aldığını gördü. Başı dönüyordu.

"Bu pencereler istediğim her bilgiyi bana verir." diye devam etti kraliçe. "Bu diyarlarda, başka diyarlarda... Geçmişte ve gelecekte... Ne öğrenmek istiyorsam onu gösterirler bana. Hem de tüm ayrıntılarıyla..." Bir an için durup Vada'ya döndü. "Ama nedense seninle ilgili isminden başka bir şey bilemiyorlar. Bu da beni meraklandırıyor." Kadın bir cevap bekler gibi Vada'yı süzdü.

Korkudan dilini yutmuş olan kızın elbette diyecek bir şeyi yoktu. "Gerçekten neden buradasın Vada?" diye üsteledi kraliçe biraz daha bekleyip. Şimdi iyice Vada'ya yaklaşmış olan kadın korkutucu olmaya başlamıştı. Sanki gözlerinin içinden gümüşi kıvılcımlar çıkıyordu.

"Ben, ben... istemeden geldim." diye geveledi Vada istemsizce gerilerken. Susmaya çalıştı ama duramıyordu "Arkadaşımı bulmak için..." dedi. "Rhydian için yaptım. Onun peşinden geldim." Kelimeler daha o düşünmeden ağzından dökülüyordu. Ona deli damgası yapıştıracak hayal ürünü sanrılarını nasıl olup da bir çırpıda tanımadığı bir kadına söylediğini bilmiyordu. Ama sözleri kraliçenin ilgisini çekmişti.

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜWhere stories live. Discover now