Ruh Çukuru

123 20 0
                                    

Bölüm 23

Vada midesinden gırtlağına yakıcı bir zehrin yükseldiğini hissediyordu. Kollarını göğsünde birleştirmiş öylece karşısında duran adam Jaya'dan başkası değildi. Zaten buram buram rütbe kokan bu kıyafetleri giyebilecek kaç gölge vardı ki? Nasıl olup da Vada ilk görüşte anlayamamıştı. Odada kalan diğer tüm gölgeler zavallı köylüleri andırıyordu. Üzerlerindeki boz rengi yırtık pırtık bez parçalarıyla yer altına atılmış evsizlerden farksızlardı ve gözlerindeki korku başkomutana kayıtsız şartsız itaat edeceklerini haykırıyordu.

Vada nefretle dişlerini sıktı. Kurtulmaya çalıştığı matem dolu kaderiyle yüzleşmek üzereydi. Yine de bakışlarını Jaya'dan kaçırmamıştı. Hiçbir zarar vermediği halde onu yok etmeye çalışan bu adamdan korkmuyor, aksine duyduğu öfke onu güçlendiriyordu. Kraliçesinin topraklarına leke süren zararlı bir haşerede farksızdı. Jaya'nın bastonuna uzanmasını ve üzerine yürüyüp tek hamlede işini bitirmesini bekledi. Oysa adam sakin görünüyordu. Dengesini iki bacağı üzerine dağıtmış, kollarını göğsünde birleştirmiş, sapasağlam duruyordu. O an ne düşündüğünü yüzünden okumak imkansızdı.

"İstediğiniz gibi kızı bulduk komutanım!" dedi koltukta oturan gölge. Takdir bekler gibi yamacında duran Jaya'ya bakıyordu, ama başkomutan bakışlarını Vada'nın üzerinden ayırmamıştı. Önce kızın yaralı yüzüne, sonra da kırık koluna ve üzerine basamadığı için hafif yukarıda tuttuğu bacağına baktı. Yüzü hala tepkisizdi. Yavaşça Vada'ya doğru ilerleyip tam karşısında durdu. Gözleri hala kızın yaralarını geziyordu.

"Kendine zarar vermişsin." dedi bakışları yeniden Vada ile buluştuğunda. Kız böyle yumuşak bir ses ve nezaket beklemediği için afallamıştı. Jaya elini kırık kola uzatınca panikle geriledi.

"İzin ver!" dedi Jaya sertçe ve delici bakışlarını Vada'nın gözlerinden ayırmadan kolunu tuttu. "Kırılmış!" dedi sakince. "Ama dayanabilirsen?"

"Neye dayanabilir.... Aaaaaaaaaaaaahhh!"

Vada aniden kolunda hissettiği acıyla iki büklüm olmuş, bu arada da sakat olan ayağına basmıştı. Jaya tam düşerken onu yakalayıp yere oturttu. Kendi de hemen yanına çömelmişti.

"Bana ne yaptın?" diye inledi Vada dehşet içinde. Sanki çok acıyormuş gibi kolunu tutuyordu, ama garip bir şekilde tüm ağrı ve sızıları kaybolmuştu.

"Şimdi biraz daha dayan!" dedi Jaya. Vada neler olduğunu anlamaya çalışırken komutanın gözlerine öyle dalmıştı ki adamın ellerinin kendi bileğine ulaştığını fark etmedi. Ve işte o an ikinci bir acı dalgası ayağından tüm vücuduna yayıldı. Bu kez daha hafifti, yine de Vada'nın gözlerinden kontrol edemediği yaşlar dökülmesine neden olmuştu.

"Geçti!" dedi Jaya. Sesinde şefkat yoktu, ama güçlü elleri Vada'nın başını tutup kendi göğsüne bastırmıştı. "Geçti!" diye fısıldadı adam yeniden. Vada iç gıdıklayıcı bir sıcaklığın sırtından aşağı hareket ettiğini hissetti. Korku ve öfkeden hala titriyor, ama başından vücuduna yayılan ısıyla her saniye biraz daha rahatlıyordu. Bir süre sonra omuzlarındaki gerginlik kaybolmuştu. Sonra titremesi durdu, kalp atışları yavaşladı. Nefes alışverişi düzelmişti. Yaşadığı büyük korku ve yalnızlıktan sonra sonsuza dek burada, güven içinde kalmayı diledi. Yeniden mutlu ve rahat hissediyordu.

Ama bu, kısa süren tatlı bir rüya gibiydi. Bir anda ormanda yaşadıkları zihninde belirince Vada sahte huzurdan uyanıp öfkeyle Jaya'yı ittirdi. Komutanın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Bu, gerçek amacı öldürmek olan bir katilin avıyla oyunundan başka bir şey değildi.

GÖLGE ŞEHRİ - GÜNDÖNÜMÜWhere stories live. Discover now