Esir

1.7K 81 2
                                    

"Ne yapacağız komutanım?" Babahakkı'nın sorusuyla kendime geldim. Adamları kaçırdığımız yetmemiş gibi bir de kız verici yüzünden o caninin esiri olmuştu. "Karargaha geri döneceğiz. Hareket planımızı Erdem Yarbay'a danışarak yapacağız." Helikoptere doğru yürürken başarısızlığın bütün ağırlığını hissediyordum. Adamları kaçırarak görevde başarısız olmuştuk. Saçma heves uğruna binlerce masumu öldüren teröristle buluşmaya gidecek kızın yakalanmasına sebep olarak başarısız olmuştum. Silahımı sıkıca kavradım. Hepsinin intikamını alacaktım. İzleme odasına toplandığımızda Yavuz komutan Erdem Yarbay'a olanları anlattı. "Adamları kaçırmanız hiç iyi olmamış Hafız. Patlamanın nerede olacağını bir an önce öğrenip engellememiz gerekiyordu." Yavuz komutan söze girdi. "Komutanım bir fikrim var. Çolak'ın diğer adamlarıyla toplantı ayarlayacağını biliyoruz. Bu yüzden yarın dikkat çekmemek için otobüs ile seyahat edeceği ortada. İzin verin tuzak kurup onu ele geçirelim." Güzel plandı. Eminim o şerefsiz bunu düşüneceğimizi tahmin etmemiştir. "Tamam, yanına 4 kişi al ve hazırlanın. Beni mutlaka bilgilendir." "Emredersiniz komutanım" Komutan ayağa kalkınca hepimiz hazır ol'a geçtik. "Size güveniyorum, yolunuz açık olsun!" "Sağol!" Odadan çıkınca Yavuz komutanımın yanına gittim. "Komutanım bir şey söylemek istiyorum." "Söyle Avcı" "Şu gazeteci kız, onu kurtarmak için bir şey yapmayacak mıyız?" "Teröristler ile buluşmak isteyen oydu. Başına bunların geleceğini tahmin etmeliydi." Endişe duygusu gittikçe daha fazla yer kaplıyordu kalbimde. "Haklısınız ama kız sonuçta benim yüzümden yakalandı. Eğer verici olmasaydı Çolak Avrupa vatandaşı olduğunu bildiği birini esir almazdı." Derin bir nefes alıp başını çevirdi, düşünüyordu. Bana hak vermesi için dua ettim. "Konuyu Erdem Yarbay'a danışacağım, bekle burada." "Emredersiniz." Komutanım odaya girince volta atmaya başladım. Eğer izin çıkmazsa çalıştığı yeri arayıp kaçırıldığını ihbar edebilirdim. Ama çağrının askeriyeden yapıldığı anlaşılırsa başımızı derde sokmuş olurdum. İzin çıkarsa çok iyi bir plan yapmamız gerekecekti. Hiçbirimize zarar gelmeden aptal heyecanlar uğruna katil biriyle konuşmaya giden o gazeteci kızı kurtarmalıydık. Yürüyüp durmaktan bıktığımda kapı açıldı, hemen karşısına geçtim. "Ne oldu komutanım?" "Akşam hazırlanıp çıkacaksınız. Kızı kampa götürdüğünü bilgisini aldık. Yolda bekleyip vakti gelince kızı alırsınız." "Sağolun komutanım!" Elini omzuma koydu. "Yakalanması sadece senin suçun değil unutma" Başımı sallayıp hazırlanmaya gittim. Zafer komutan geldiği için artık o liderlik edecekti. Şarjörleri dikkatli bir şekilde ceplerime yerleştirdim. Her ihtimale karşı küçük bir bıçak alıp botuma sakladım. Kulaklığı takıp silahımı aldığımda hazırdım. Yolda giderken etrafı tarıyorduk. Bir sürpriz daha istemiyorduk. Geçecekleri yere gelince ayrılıp 2 taraftan pusuya yattık. Hava karardığı için işimiz biraz daha zordu. "Herkes beni dinlesin. Araba yaklaştığında önce tekerlerini patlatıp durmasını sağlayacağız. Daha sonra adamları indirip kızı alacağız. Dikkatli olun, eğer onu rehin alırlarsa ben işaret vermeden ateş açmayın." "Emredersiniz" Gözümü bir an bile yoldan ayırmadan izlerken arabanın seslerini duyduk. "Herkes hazır olsun!" 2 araba görüş açımıza girdiklerinde hemen tekerleri indirdik. Adamlar çıkıp çatışmaya başladığında bu kadar kalabalık olmalarını beklemiyordum. Taramalı tüfekler ile ara vermeden sıkarlarken nişan almak zorlaşıyordu. Biraz yana kaydığımda onu gördüm. Elleri ve ağzı bağlı bir şekilde arabada bekliyordu. Silah seslerinden korktuğu dolu dolu gözlerinden belliydi. Hemen kulaklığa konuştum. "Komutanım kızı gördüm, arabada. Gidip alabilirim" "Olmaz Avcı, bekle" Çatışma devam ederken mermim tükeniyordu. "Hafız sen bu tarafa gel biz de dikkatlerini dağıtalım" Hafız çıktığında şarjör değiştiriyordum. Ateş açacakken Zafer üsteğmenin bağırdığını duydum. "Hafızzzzzz" Başımı çevirdiğimde yerde yattığını gördüm. "Hayır, abiiiii!" Hepimiz şok olmuşken atılan gaz bombasıyla görüşüm bulanıklaştı. Başım yere düştüğünde o pisliklerden birinin silahımı aldığını gördüm. "Avcı" "Avcı kalk" Seslenmeler üzerine gözümü açtığımda yanımda Kurtdereli'nin olduğunu gördüm. Etrafa göz gezdirdiğimde herkesin yeni yeni ayıldığını, esir düştüğümüzü anladım. "Hafız nerede komutanım?" "Bilmiyoruz" "Allah kahretsin" Sinirle başımı arkaya vurdum. Buraya o kızı kurtarmak için gelmeseydik Hafız vurulmayacaktı. Kapı açıldığında pisliklerden birinin geldiğini gördüm. Zafer üsteğmen hemen konuştu. "Arkadaşımız nerede?" "Yarasına bakıyor doktor, eğer şanslıysanız yaşar." Adam pis pis gülünce kan beynime sıçradı. "Eğer ona bir şey olursa seni kendi ellerimle öldürürüm lan! Anladın mı beni şerefsiz?" "Elin kolun bağlıyken tehdit etmek ne kadar akıllıca? Esir düştün lan sen!" Ayağa kalkmaya çalışırken düştüm. "Avcı sakin ol!" "Nasıl sakin olayım komutanım? Ya Hafız'a bir şey olursa?" Adam kapıya doğru ilerledi. "Size arkadaş getirdim." Gazeteci kızı kolundan tutup odaya fırlattığında sesli bir küfür savurdum. Adam çıktığında oturmaya çalışan kıza baktım. "İyi misin?" Gözleri büyüdü. "Sen oteldeki adamsın" Başımı salladım. "Senin yüzünden rehin alındım, çatışmanın ortasında kaldım. Nasıl iyi olabilirim ki?" Bağırdığında ben de sinirlenmiştim. "Senin salaklağın yüzünden buraya geldik. Seni kurtarmaya çalışırken bir arkadaşımız vuruldu. Aptalca bir röportaj yüzünden masumları öldüren katille buluştun. Seni sağ bırakacağını Nasıl düşündün ki?" Bakışlarını üzerime dikmişti. "Sanane ya sanane! Senden kurtarmanı isteyen, yardım bekleyen oldu mu? Kendi başına niye kararlar alıyorsun?" Üstüne eğildiğimde korktuğunu gözlerini kaçırarak belli etmişti. "Haklısın! Bıraksaydım da Çolak seni gebertseydi!" Kurtdereli çekince yerime geri döndüm. "Boşver Avcı, sinirlenmene değmez." Derin derin nefes alırken sakinleşmeye çalıştım. Çaylak konuştu. "Acaba komutanım ne yaptı?" "Aslan gibidir onlar" "Peki biz buradan nasıl çıkacağız?" Soruyu kurtdereli cevapladı. "Önce Hafız'ı almamız lazım" Sessizlik olunca canım sıkıldı. Yanımda duran artiste bakmamak için başımı o tarafa çevirmiyordum. "Beyler ben sıkıldım. Türkü falan mı söylesek?" Zafer üsteğmen gülüp konuştu. "Bu sesten duygu çıkmaz kardeşim" Herkes gülünce istemsiz olarak dudaklarım kıvrıldı. Babahakkı söze girdi. "Aslında benim aklımda bir şey var. Hem bu pislikleri de çıldırtır." "Söyle kardeşim" diye cevapladım. Dik durup söylemeye başladığında tüylerim diken diken olmuştu bile. (Alay Marşı)

Annem beni yetiştirdi, bu ellere yolladı
Al sancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz, saldırmazsan düşmana

Yastığımız mezar taşı, yorganımız kan olsun
Biz bu yoldan döner isek, namus bize ar olsun
Ne şereftir ölmek bize, bu güzel vatan için
Yanar yürek yurt aşkıyla, daima için için

Yastığımız mezar taşı, yorganımız kan olsun
Biz bu yoldan döner isek namus bize ar olsun!...

Eyfet Savaş ve AşkKde žijí příběhy. Začni objevovat