Beklenilmeyen

969 58 9
                                    

Evet arkadaşlar sonunda normal düzene geri döneceğim. Bölümler 2 günde 1 gelmeye devam edecek. Bu bölüm geç geldiği için özür mahiyetinde şu ana kadar ki en uzun bölümü yazdım. Beğeni sınırı koymak istemiyorum o yüzden okuyanlar lütfen beğenmeyi, söylemek istedikleriniz varsa yorum yapmayı unutmayın!! Sizleri seviyorum!! Yıldız sizden bir dokunuş uzaklıkta!!!

'Sustukların büyür içinde...'



"Ben içeri giriyorum"

"Avcı bekle"

"Adamı yaraladım zaten bir şey yapamaz."

"Fethi hala silahlı seni vurabilir"

En son Eylem'in karşı çıkmasıyla daha çok sinirlendim. Bekleyecek zaman  yoktu ve beni vurma ihtimalini bile düşünmesine izin vermeyecektim. Hızla kapıyı açıp 2 kişiyi öldürdüm. Yerde silahına ulaşmaya çalışan Sebo'nun silahını uzaklaştırdığımda diğerleri de içeriye girmişti.

"Niye beklemiyorsun lan?"

"Sırası mı şimdi Ateş?"

Etraftaki bilgisayarlar çalışırken hemen yakasından tuttum pislik herifi.

"Kıyamet dediğiniz olay ne? Anlat hemen!"

Beni takmayarak Eylem'e döndü.

"Sen ölmüştün! Nasıl hayattasın? Bunlarla ne işin var?"

Bir tane geçirdim suratına.

"Cevap ver lan bana! Ne planlıyorsunuz? Patlama nerede olacak?"

Kolumda bir el hissedince soluma döndüm.

"Sakin ol artık. Öğreneceğiz hepsini." Daha sonra Sebo'ya döndü.

"Ben gazeteci falan değilim. Fransız istihbaratı için çalışıyorum."

"Bana yalan mı söyledin? Bu kadar Zaman?"

"Sakın konuşmaya devam etme. Senin yaptıklarının yanında bunun hiçbir anlamı yok."

Bağıran Keşanlı beni daha çok germişti.

"Yenge şimdi bu muhabbetin sırası mı ya? Sende cevap ver bak öldürürüm seni!!"

Silahımı bırakıp Sebo'yu yakasından tutarak kaldırdım. Ateş'in başında çalıştığı bilgisayarın önüne gelince kolunu kıvırıp başını masaya yatırdım.

"Anlat nereden kapanıyor sistem?!"

"Engelleyemezsiniz artık. Kumanda Çolak'ın elinde. Sizinkiler dışarıda beklerken yabancı üste hedefine ulaşacak."

"Ağa ne diyor bu? Ne üssü, bizimkiler dışarıda ne demek?"

Şerefsizce sırıtırken yumruğumla çenesini dağıttım.

"Fethi yapma dedim sana! Ona ihtiyacımız var bizim!"

"Eylem yeter! Onu savunup durma artık! Bizimkiler ne halde bilmiyoruz! Kıyameti nasıl engelleyeceğiz bilmiyoruz! Bu şerefsiz karşımda sırıtırken sakin olmamı bekleme!"

"Gel benimle"

Kolumdan tutup dışarı çektiğinde karşı koymadım.

"Bak seni anlıyorum ama öfke bize bir şey kazandırmıyor."

"Ne diye hesap veriyorsun ona?"

Elini yanağıma koyduğunda biraz sakinleşmiştim.

"Hesap falan yok. Sadece daha fazla soru sormasın diye cevap verip konuyu kapattım. Şimdi benim için sakin ol tamam mı?"

Eyfet Savaş ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin