Bekleyiş

1.1K 69 34
                                    

Evet arkadaşlar yeni bölüm geldiiii!!!! Bu bölümde hareket olmadığı için biraz kısa olmuş olabilir ama Fethi'nin duygularını anlatmak istedim. Dizi ile tam aynı olmaması için burada büyük bir değişiklik yaptım ama inanın bana aklımdaki kurgu için mükemmel oldu. Lütfen oy vermeyi ve söylemek istedikleriniz olursa yorum yapmayı unutmayın!!! Sizler oy verdikçe ben daha çok uğraşmaya çalışıyorum çünkü. Şimdi hepinize iyi okumalaaar!!!

Bölümü  " Richard Marx - I will be right here waiting for you" şarkısı ile dinlemenizi kesinlikle öneririm...


Yanına çökmem, gözlerine bakmam, elini tutmam ama hiçbir şey söyleyememem... Kilitlendim sanki. Açamıyorum ağzımı, çıkmıyor kelimeler. Lakin beynim düşünmekten, sustuklarımı bağırmaktan yorulmuş durumda. Elim elini bırakmamak için savaş verirken ameliyathane kapısında alıyorlar  seni. Aşık kolunu omzuma atarak uzaklaştırıyor beni. Yapma diyemeden, karşı çıkamadan uyuyorum hareketlerine. Oturup başımı duvara yaslarken gözlerim kapanıyor. Seni vurduğum an tekrar tekrar başa sarıyor. Yere düşerken beni izleyen gözlerin, elinden düşen silahın çimene değmesi, yavaş adımlarla yanına gelmem ve fark ettirmeden kaçan Sebo... Onun yüzü gelince aklıma donukluğum geçiyor. Ayağa kalktım hızlıca. Ellerim başımın arasında volta atıyorum.

"Neden? Neden bırakmadın Eylem?"

"Avcı tamam artık olan oldu."

"Uyardım onu Aşık. Dinlemedi ki beni."

Yavuz komutan gelince gözlerimi sildim. Gelip koluma baktı. "İyi misin?"

"Komutanım ben iyiyim ama Eylem, o iyi değil. Vurdum onu. Yapmak zorunda kaldım."

"Biliyorum aslanım. Sakin olmaya çalış."

"Ölmesin komutanım, benim yüzümden ölmesin!" Komutan bana sarıldığında ağlamamak için gözyaşlarımı içime akıttım.

"Gel koluna baksınlar Fethi."

"Ben iyiyim komutanım. Buradan ayrılmak istemiyorum."

"Tamam. Savcı ifadeni almak için bekliyor, polisler gelecek birazdan. Olduğu gibi anlat olanları. Sakın suçlu gibi davranma. Sen yapman gerekeni yaptın."

Başımı salladım. Birlikte dışarı çıktığımızda polis arabası bekliyordu. "Ben burada bekleyeceğim. Uzun sürmez zaten ifade vermen." Onaylayıp arabaya bindim. Hareket ederken hastaneye baktım. 'Dayan Eylem, lütfen dayan. Ardında sıçrayarak uyanacağım bir kabus bırakma bana' Savcı karşısına geçtiğimde olanları sırayla anlattım. Fransa konsolosluğundan da birini çağırmışlardı. İfademi imzaladıktan sonra hastaneye gitmek için dışarıya çıktım.  Ağır ağır adımlar atarken gecenin karanlığı içime uyum sağlıyordu. Kolum her adımımla torba gibi sallanırken ileriye bakıyor ama nereye gittiğimi göremiyordum. Sonunda kendimi hastane bahçesinde bulduğumda boş olan bir banka oturdum. Bana sarıldığı an geldi aklıma. Ne yapacağımı bilememiştim ilk başta. Daha sonra belini kavradığımda kokusunu çekmiştim içime. Başını belaya sokan, beni gerçekten delirten bu kızdan hoşlanmıştım işte. Vurduğum için acı çekiyordum evet ama pişman değildim. Çünkü önümde bir seçenek yoktu. Bir asker olarak her zaman vatanımı ilk derecede tutmak ettiğim yeminin yükümlülüğü, benim de ölene kadar tutacağım onurumdu. Komutanım yanıma oturduğunda kendimi düzeltmeye çalıştım.

"Durumu nasıl komutanım?"

"Hala ameliyatta. Kurşunu çıkarmışlar ama çok kan kaybetmiş."

"Omuzunun altından vurdum, ölmemesi gerekiyor."

"Fethi benim gitmem lazım. Sen burada mı kalırsın yoksa benimle mi gelmek istersin?"

"Komutanım sorun olmayacaksa burada kalabilir miyim?"

"Tamam. Şu anda bir emir yok zaten. Ben durumu Erdem Yarbay'a açıklarım. Ama sen de içeri geç hava soğuk."

"Tamam komutanım"

Ameliyathane kapısının önünde duvara yaslandım. Bugün yaşanılanlar geçti gözümün önünden. Önce kendi kolumu kaybedeceğim diye çok korkarken sonrasında asla tahmin edemeyeceğim birini vurdum. Sadece ben kalmıştım burada. Hastane işlemlerinin konsolosluk tarafından halledildiğini duymuştum. Zaman takip etmediğim bir şekilde akıp giderken kayarak soğuk zemine oturmuştum. İstemsizce gözlerim kapanırken kapının açılmasıyla hemen ayağa kalktım.

"Durumu nasıl doktor?"

"Çok kan kaybetmişti geldiğinde. Ameliyatı zorlu geçse de şimdilik iyi. Yoğun bakıma alıp takip edeceğiz."

"Ne zaman uyanacak peki?"

"Vücudunun kendini toparlamasına bağlı. Geçmiş olsun."

Yoğun bakıma aldıklarında camdan izledim. O kadar güzel uyuyordu ki. Başına sürekli bela açan o kızdan eser yoktu sanki. Gün ışığı odasını aydınlatırken hava almak için dışarı çıktım. Üstümü değiştirmek için askeriyeye gitmem gerekecekti galiba. Biraz kestirmek üzereyken Ateş'in gelmesiyle yine gözlerimi açtım.

"Kızın durumu nasıl?"

"Yoğun bakıma aldılar. Uyanmasını bekliyorlar."

Yanıma oturduğunda yüzü ciddileşmişti. "Bak dayıoğlu sana bir şey söylemeye geldim, duyunca çok şaşıracaksın."

"Ne oldu lan?" Kötü bir haber almamak için dua ediyordum.

"Eylem gazeteci falan değilmiş Fethi. Fransız istihbaratı için ajan olarak çalışıyormuş. Görevi Sebo'yu yakalayıp Fransa'ya götürmekmiş."

Duyduklarım karşısında ağzım açılırken aklım tekrar labirent gibi olmuştu...

Eyfet Savaş ve AşkWhere stories live. Discover now