1. Bölüm

10K 439 145
                                    


Hayat sürprizlerle dolu dediklerinde aklıma hep güzel şeyler gelirdi. İki gün öncesine kadar hayatın kötü sürprizlerinin olabileceği ihtimali aklımın ucundan dahi geçmemişti. Tam iki gün önce ailemi trafik kazasında kaybetmiş, ucu bucağı gözükmeyen dipsiz kuyulara itilmiş ve yapayalnız bırakılmıştım. Annem, babam ve erkek kardeşim yaşamını yitirmişti. Hayatımda en çok değer verdiğim, elimde olsa kendi canımı vereceğim insanları kaybetmiştim. Bunun acısı tarif edilemezdi, etmeye kalksam kelimeler kifayetsiz kalırdı. İki gündür sakinleştirici iğnelerle avutuluyor, uyku ilaçlarıyla uyutuluyordum. O kadar hissizleşmiştim ki içimde kıyametler kopuyordu ve ben sadece içime ağlıyordum. Lanet olası iğneler ağlamama izin vermiyordu. Ruhum bedenimi terk etmiş gibiydi. Bedenim toprağın altına girmese de, yaşam fonksiyonlarımı yitirmiş gibi hissediyordum.

"Afra, biliyorum çok klişe olacak ama hayat devam ediyor. Toparlanman gerek artık."

Gerçekten de klişeydi. Hayatın devam ettiği falan yoktu. Yaşadığımı bile hissedemiyordum. Konuşma yetimi kaybetmiş gibi öylece sessizliğe hapsolmuştum. Konuşup birilerine cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum.

"Canın yanıyor biliyorum ama hiçbir acı sonsuza dek sürmez." Konuşmasına devam ettiğinde boş boş yüzüne bakmakla yetindim. Canım yanıyordu.. Bu öyle bir acıydı ki, nefesimi kesiyordu. Keskin bir bıçak misali gırtlağımdan başlayarak delip geçiyordu bütün organlarımı. Kelimelerim bu acıya dayanamayarak kendilerini bir bir gırtlağıma asarak intihar etmiş gibiydiler. Bu acıya alışmak mümkün değildi. Sadece uyumak istiyordum. Uyuyup canımın acısını unutmak..

*

Günler geçiyor içimdeki acı git gide büyüyordu. Yine her zaman ki gibi odama kapanıp öylece boşluğa bakıyordum. Bu durum rutin bir hal almıştı artık benim için. İntihar etmek isteyen biri bakışlarımdaki boşluğa atlayarak kesinlikle hayatına son verebilirdi. Öyle boş ve ruhsuz bakıyordum.

"Afra, yalvarırım toparlan artık. Hasta olacaksın üzüntüden. Bak, ben hep yanındayım ve asla yalnız bırakmam seni. Ailen için ayakta durmalısın. Seni bu halde görseler ne kadar üzülürlerdi."

Ailen için ayakta durmalısın. Seni bu halde görseler ne kadar üzürlerdi.

Hande'nin söyledikleri bir nebzede olsa kendime gelmemi sağlamıştı. Haklıydı. Saçımın teline zarar gelse dünyayı yıkan babam, şu halimi görse kahrolurdu.

Ruhsuz bakışlarımı Hande'ye çevirdim ve sağ elimi kalbime götürüp konuşmak için dudaklarımı araladım.

"Canım yanıyor. Şuramda bir şey var. Kaburgalarımı delip ciğerlerime batıyor." dedim cılız ve pürüzlü çıkan sesimle. Kelimeler dudaklarımdan firar ettikçe, gözyaşlarım da yağmur misali onlara eşlik ediyordu. Fakat biliyordum ki bu yaşlar acılarımı alıp götürmezdi.

Günler sonra ilk defa konuşmayı başarmış olmak, benim için büyük bir ilerlemeydi. Günlerce kelimelerimi gırtlağıma asarak yasımı tutmuştum. Lâkin gırtlağımdaki cesetler çoğaldıkça boğazımda düğümleniyor, nefes dahi almama izin vermiyordu.

CİN KASABASI (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora