9.Bölüm

3.3K 241 36
                                    

Korkunç bir baş ağrısıyla araladığım gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra acıyla yüzümü buruşturdum. Gözümü kırparken ağrı daha da şiddetleniyordu. Uzandığım yerde doğrulup, birkaç dakika öylece oturdum ve ağrının azalması için şakaklarımı ovaladım. İşe yaramamıştı. Ellerimi şakaklarımdan çekip etrafıma bakındım ve bulunduğum yeri idrak etmeye çalıştım. Aşina olduğum mekan gözlerimin önüne serilirken, ürperdim. Yine buradaydım..

Dün gece olanlar zihnime üşüştüğünde, kanımın çekildiğini hissettim. Rüya olabilme ihtimalini düşünerek, etrafıma daha dikkatli baktım. Hande görünürde yoktu. Ona bir şey olmuş olamazdı değil mi? Bunun düşüncesi bile korkunçtu.

"Hande?" Endişe kırıntıları barındıran sesim, odanın duvarlarına çarpıp yeniden bana döndü. Yanıt yoktu. Sessizlik daha da üpermeme sebep olurken, ayaklarımı tahta sedirden sarkıttım. Bütün kemiklerim sızlıyordu sanki.

"Hande?" Bir kez daha denedim fakat sonuç yine aynıydı. Tahta sedirden destek olarak güçlükle ayağa kalktım ve yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapının koluna asılıp, kapıyı yavaşça açtım ve salonun ortasına doğru yürüdüm. Kulaklarıma dolan tanıdık sesle duraksayıp, söylediklerini dinledim. Sesin sahibi Hande'ydi.

"Sen karışma!" diyordu öfkeyle. Yusuf'la konuşuyor olmalıydı. Çünkü burası Yusuf'un eviydi. Konuşmanın devamı gelmediğinden, ne hakkında konuştuklarını anlayamamıştım.

Sesin geldiği odaya yaklaştım, odanın kapısına vuracağım sırada kapı açıldı ve onunla göz göze geldik. Birden panik olup kendini geri çektikten sonra toparlanıp, Hande'ye döndü. "Arkadaşın uyanmış, gidebilirsiniz."

Donuk bakışlarını kısa bir an gözlerimle buluşturduğunda, eşikten yana kaydım ve geçmesi için yol verdim. Omzuma sertçe çarparak yanımdan geçip gittiğinde, şaşkınlıkla arkasından bakakaldım. Fakat oralı bile olmayıp, benim çıktığım odaya girdi ve kapıyı kapattı.

Bakışlarımı kapattığı kapıdan çekip, Hande'ye döndüm. İfadesi düşünceliydi. Bana açıklama yapmaya yeltendiğinde onu durdurdum. "Öncelikle buraya nasıl geldik, onu anlat."

Omuzlarını düşürüp karşıma dikildi. "Bilmiyorum, bende gözlerimi burada açtım. Ona soruyorum fakat cevap vermiyor."

"N..nasıl yani? Biz en son çıkışı olmayan bir yoldaydık. Sana sokulduğumu hatırlıyorum. Sonrası yok." Bütün bu olanlar karşısında aklımı yitirmemiş olmam mucizeydi.

Hande sokak kapısına doğru yürürken, omzunun üzerinden bana baktı. "Gidelim buradan. Sabahtan beri soruyorum, cevap vermiyor."

Ben yerimden dahi kıpırdayamıyordum. Etrafımda o kadar saçma şeyler oluyordu ki, 'acaba bana kamera şakası mı yapılıyor' diye düşünmeden edemiyordum.

CİN KASABASI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now