15. Bölüm (FİNAL)

2K 105 38
                                    

3 YIL SONRA

Hatıralar dört bir yanını sardığında kaçacak yer bulamıyordu insan. Zihin öyle bir şeydi ki, yaralarının kabuk tutmasına dahi izin vermiyordu. En olmadık anda yaşanmışlıkları önüne serip, sol yanını sızlatıyordu.

O korkunç günlerin üzerinden tam üç yıl geçmişti. Üç yıldır her zerresini hatırladığım o günler, yük gibi omuzlarımda durup belimi büküyordu. Çoğu zaman nefesimi kesse de, zaman geçtikçe başetmeye alışmıştım.

O olaydan sonra ne yazık ki Zümrüt'ü kaybetmiştik. Beni kurtarmak için canını ortaya koymuş, onların kurbanı olmuştu. Onları, bana musallat eden cinleri yok etse de, kendisi de yaşamını yitirmiş, gözlerimizin önünde can vermişti. Aradan üç yıl geçmiş olsa da, hatırladıkça elim ayağım titriyordu. Bir de Zümrüt'ün, Yusuf'un babaannesi olduğunu öğrenmek beni daha da çok yaralamıştı. Benden ziyade en çok Yusuf'u yaralamıştı aslında. Onun yaralanması da benim yaralanmama eş değerdi. Çünkü o benim eşimdi..

O olaydan sonra kasabadan kaçmış, şehir merkezine yerleşmiştik. Bir yıl boyunca Yusuf da, ben de uzunca bir süre psikolojik tedavi görmüş, kendimizi toparlar toparlamaz babamın bütün mal varlığını satmış ve başka şehire taşınıp, kendimize yeni bir yaşam kurmuştuk. Yaşadığım ağır tramvalar sonucu hâlâ aklımı yitirmemiş olmam muziceydi sanırım. Fakat iyileşmiştim. Yusuf da bende eskisinden daha iyiydik.

Tedaviden hemen sonra evlenmiş, bir de dünya tatlısı bir kızımız olmuştu. Adını ikimiz karar vererek Zümrüt Elâ koymuştuk. Zümrüt'ü kızımızda yaşatmak istemiştik. Ela ise annemin adıydı. Onlar yüzünden yitirdiğim melek annemin adı... Kızıma her baktığımda hem annemi, hem de Zümrüt'ü ve bize yaptığı fedakârlığı görüyordum. Gözleri annemin gözleri gibi zümrüt yeşili olduğundan, ismi ona çok yakışmıştı.

O günlerden sonra Hakan'la hiç görüşmemiş, fakat Hande'yle iletişimimi kesmemiştim. İlk zamanlar ona baktıkça ürksem de, tedavim bittikten sonra yeniden eskisi gibi olmuş, sık sık telefonlaşmaya başlamıştık. Ona bütün yaşadıklarımı bir bir anlattığımda en az benim kadar şaşırmış, âdeta şoka girmişti. Tedavi süreci boyunca da yanımda olarak bana destek olmuştu.

Evimizin geniş bahçesinde oturmuş, bir taraftan kahve içerken, bir taraftan da eski anılarımı düşlüyordum. Anılarıma o kadar dalmıştım ki, dakikalardır beni seyreden Yusuf'u farketmemiştim bile.

Onu farkettiğimi gördüğünde, genzini temizleyip yanıma oturdu. "Yarın 24 Ağustos, doğum günün."

Bunu hatırlamak gerilmemi sağlamıştı. Üç yıl boyunca doğum günü kutlamamış, o günleri hatırlamak istememiştim. İç çekip,  ona döndüm ve asla hatırlatmak istemediğim bir şeyi hatırlattım. "Aynı zamanda babaannenin ölüm yıl dönümü."

CİN KASABASI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now