İstanbul Masalı

Bölüm 12 / Part -1

Kahkahalarınızın dinmediği, huzurun bol olduğu, sevdiklerinizinle birlikte güzel anılar biriktirebileceğiniz bir gün dilerim  💕

Bölüm sonuna sizin için bir sürpriz bıraktım. Sorularınızı bekliyoruz.

Keyifli okumalar 😍

Eve vardığımda bloğun önüne yığılan eşyaların yerinin boş olduğunu gördüm. Umarım tarihin tozlu sayfalarına karışıp belleğimden silinirsiniz kuzen müsveddeleri. Şayet silinmezseniz kendime engel olamayıp size kendi çapımda bir ceza kesmekten korkuyorum. Ben artık uslu bir kız olmak istiyorum. Lütfen beni başka şeyler yapmaya mecbur bırakmayın. Her kötü gelişmeyi bana ulaştıran evrenden ricam, bu dileklerimi de onlara ulaştırması.

Eve girdiğimde Bihter'i hararetli bir şekilde Ayça ve Dilan'la konuşurken buldum.

"Of ya keşke ben oradayken benim pismamlara* bizi taciz ettiler diye şikayet etseydim. Topuklarına sıktırsaydık beyinleri bu kadar oksijensiz kalmazdı. Hemen algıları açılırdı. Diyorum size kurşun algı açmaya bire bir." İşte karşınızda Dilan ve kanlı işlere merakı.

Dilan Doğan, Diyarbakırlı bir aşiret kızı. Onlar için sorunun çözümü her daim arbededen geçer. Olsun yine de ülkemin her bir köşesi, her bir insanı ayrı güzel be sevgili okur. Bu sözlerimi ırkçılık olarak anlamayacağını bildiğimden açıklama telaşına düşmüyorum. Beni bilen bilir bilmeyen kendi bilir.

"Keşke sıktırtsaydın Dilo. Beliz'e neler dediklerini bir duysaydın kan çıkardı. Şokta olmasam kesinlikle katil olurdum." Ya benim cep şeytanıma da bakın hele nasıl da kardeşini koruyor.

"Yok yok ben kaldıramam bu hakaretleri." Evet, Dilan ve size söylenen söz bana söylenmiştir tripleri. Lise de bana boş tehditler savuran bir kezbanı ibreti alem için dövmüştü. Disiplin kurulundaki savunması ise aynen şöyleydi: 

'Benim kardeşime o sözleri söyleyecekti bende onun sırtını sıvazlayıp 'helal baya iyi laf soktun' mu diyecektim! Sağ bıraktığıma şükretsin hocam. Köyden birileri duysa şerefim iki paralık olurdu.' Diyerek 2 hafta uzaklaştırma aldı. Tabi en fazla danışmaya kadar uzaklaşabildi. Danışmadan babasını arayıp sorunu halletti. Yaşasın canım kolejim ve yapılan bağışlarla unutulan disiplin cezaları!

Bunun aklıma gelmesiyle gülerek salona girdim.

"Ay bu gülüyor. Kız doğruyu söyle öldürdün mü sapık kuzenleri, bebek yüzlü şeytan! Öyle bir şey yaptıysan Dilan'a söyle, köyden birilerini arasın. Senin suçu üstlensinler. Hapise girmek için çok gençsin daha manitaya bile bulaşmadın!" Manitaya bulaşmak bizim dilimizde manita yapmak ve Mervelerde kalmak karışımı bir anlama geliyor bilginiz olsun. Sıkça duyacağınız bu terime yabancı kalmayın.

"Kimseyi öldürmedim sakin olun. Sadece hesap sordum o kadar." Diyerek tüm her şeyi anlattım. Sonrasını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Kızlar gözlerinde kalpler çıkarak Mehmet'i destekledi. Şaşırtan Bihter'in benimle aynı fikirde olması.

"Karışmasaydı keşke bu şekilde yarardan çok zararı oldu." Tövbeler tövbesi kıyamet alameti! Bihter mantıklı bir şeyler söylüyor. Hem de aynı anda objektif olabiliyor.

"Sus sen içimizdeki İrlandalı!" Ayça ve Dilan için, kendilerine tam destek vereceğini düşündükleri Bihter'in ilk kez mantık çerçevesinde bana destek vermesi hain sayılması için yeterli bir kriter.

"Kızlar, sizinle uzun uzadıya sohbet etmek isterdim ama Bihter'in bana ders çalıştırması lazım öpüyorum. Görüşürüz." Deyip hızla kapattım görüntülü konuşmayı. Yoksa sabahlara kadar susmazdık tecrübeyle sabit.