9

23.9K 2K 770
                                    

Annemin karşısına yanımda Bora ile dikildiğimde Bora ellerini birleştirmiş, ayaklarını izleyerek omzumun hemen arkasında duruyordu. Yüzündeki mahcup ifade ve utanç moralimi bozdu. Ve yabancı birinin evine kalmaya gelmişti. Çocuk bizim onu öldürme ihtimalimizi evine geri dönmeye tercih etmişti. Öyle nefret ediyordu oradan.

"Bu saate kadar nerdeydin Kuzey?" dedi annem Bora'yı görmezden gelerek. "Bu kaçıncı oldu farkında mısın?"

"Önemli bir işim vardı." diye mırıldandım. Annem alayla gülerek elini alnına koydu.

"Önemli bir iş? Sen bir lise öğrencisisin. En önemli işin ne olabilir ki? Kuzey! Kendine gel. Eve geç saatte dönmenden, kavga etmenden, sürekli beni endişede bırakmandan bıktım!" İç geçirdim.

"Endişelenecek bir şey yok. Karşındayım işte." Annem de benim gibi iç geçirdi ve sıkılı yumruklarını serbest bıraktı. Sonunda bakışları Bora'ya kaydı ve o an Bora tişörtümün eteğini avucuna aldı. Korkuyordu.

"Bu Bora." dedim çenemle çocuğu işaret ederek. Annem gülümsedi ona. Bora ise tepki vermek yerine bana baktı. Bana böyle sığınması, utançla kızarıp bana beklentiyle bakması öyle hoşuma gitti ki... İlk defa birini kanatlarım altına çekmiştim ve bu güzeldi.

"Okuldan arkadaşın mı?" Başımla onayladım. Sonra Bora'ya baktım. Bu konuşmayı onun yanında mı yapmalıydım?

"Bora odamda bekler misin?" diye mırıldandım, koridoru işaret ettim. "Sondan ikinci kapı, sağda." Sessizce itaatkar bir çocuk gibi koridora ilerledi. Gittiğine emin olduğumda anneme döndüm. Annem kollarını göğsünde birleştirdi.

"Bana daha önce Bora diye birinden bahsetmemiştin." Başımla onayladım. Sayılı arkadaşım vardı ve annem hepsini tanırdı. Gerisi çıkar ilişkileriydi.

"Bora bizim okulda alt sınıflardan bir çocuk. Birkaç aydır tanışıyoruz sadece. Anne Bora... Bir süre bizde kalabilir mi?" Annem şüpheyle tek kaşını kaldırdı.

"Bir süreden kastın..."

"Uzun bir süre." Annem dudaklarını birbirine gömdü ve ince bir çizgi oluşturdular.

"Evden mi kaçmış?"

"Gibi gibi." Annem kendini koltuğa atarken ofladı.

"Yok, iyice saçmaladın sen..."

"İstismar ediliyor." dedim sinirle sesimi yükselterek. Annem kafasını bir anda kaldırıp bana boynuzlarım çıkmış gibi baktı.

"Mahkeme diye bir şey var Kuzey! Sizin bu yaptığınız sadece olayı büyütecek."

"Anne çocuk dayak yiyor. Elimizde kanıt var hem. Vücudu ne hâlde görsen... Ve korkuyor çünkü üvey ağabeyi tecavüze yelteniyor. Annesi ise sessiz kalıyor." Annem bana dik dik bakmaya başladı.

"Kuzey sen aptal mısın? Oğlum ya kapımıza dayansalar? Ya mahkemeye verseler bizi?"

"Çocuğu ellerine geri mi verelim anne?" diye bağırdım sinirle.

"Sana mahkemeye verelim ailesini diyorum!"

"Çocuğa annesi inanmıyor anne! Ya yırtarlarsa? Ne olacak bu çocuk?"

"Nereye kadar odanda tutacaksın onu peki?"

"Bilmiyorum!" Ellerimi yüzüme örtüp ovuşturdum.

"Ailesi onu geri isteyecek Kuzey!"

"İstemeyecekler! İstemiyorlar zaten! Annesi göz yumuyor, babası istemiyor, ağabeyi istiyor ama nasıl istiyor Allah bilir."

"Düşüneceğim."dedi annem ellerini bana doğru kaldırıp. "Odana git."İç geçirip koridora yürüdüm, odama girip kapıyı hızla çarptım.

O an bir beden sıçradı. Başımı çevirdiğimde oturduğu yataktan fırladığını gördüm. İç geçirip yanına adımladım. "Ne oldu?"

"Düşünecek. Ama annem dayanamaz, kalmanı isteyecek. Yarın okula gitmeyip eşyalarını-" Cam tıklatılınca oraya döndük aynı anda. Mustafa yangın merdiveninde durmuş bize bakıyordu. Şüpheyle Bora'yı süzdü. Cama yürüdüm, Mustafa'yı içeri aldım.

"Ne işi var bunun burada?" dedi şaşkınlıkla Bora'yı süzerek. Ona pis bir şeymiş gibi bakıyordu.

"Uzun hikaye."

"Yatacak mısınız?" Bora hızla başını bize çevirirken Mustafa'ya kaş göz yaptım. Anlamış olacak, gözlerini iriltip düzeltti. "Yani yatacaksanız, ben eve çıkayım." Başımla onayladım.

"Yatacağız. Geç oldu." İç geçirdi. Ona kaş göz yaparak gitmesini işaret ettiğimde geri geri yürüdü, cama gitti.

"Konuşacağız." dedi işaret parmağını bana sallayarak. Sonra yukarı çıktı. Perdeyi çekip Bora'ya döndüm. Ne yapacağını şaşırmış gibi, etrafına bakıyordu. Yine bana bakmaya çekiniyordu anlaşılan.

"Yatalım mı?" dedim aynı kelimeyi kullanarak. Yanlış anlamasın diye uğraşıyordum. Başıyla hafifçe onayladı. Dolabıma ilerleyip iki eşofman ve tişört çıkarttım. Küçüklüğümden beri basketbol takımlarında olduğum için insan içinde giyinmeye alışıktım. Aceleyle üzerimi değiştirdim. O ise aptal aptal bana bakıyordu. Göz devirip arkamı döndüm ona. "Bakmayacağım. Giyin."

Çaprazımdaki aynadan ona diktim gözlerimi. O ise habersiz, önce kot ceketini, sonra sweatshirtünü çıkardı. Teninin büyük kısmı mor eziklerle doluydu. Bazı bölgeler kızarıp aşınmıştı. Kaburgaları o hareket ettikçe sayılır konuma düşüyordu. Tişörtümü üzerine geçirdiğinde koca tişört küçük bedenine fazla büyük gelmişti. Pantolonunu çıkarttı ve ince beyaz bacaklarına geçirdi eşofmanımı. Sonra bana baktı, dudaklarını araladı. "Bakabilirsin."

Ona dönüp sanki aynadan görmemiş gibi süzdüm onu. Kocaman olmuştu kıyafetlerim. Özellikle eşofman bacaklarına bayağı uzun gelmiş, bileklerinde katlanmıştı. "İdare edeceksin bir günlük." diye mırıldandım.

"Nerde uyuyacağım?" Yatağımı işaret ettim. Bakışları yatağıma kaydı, sonra bana baktı. "Sen?" Güldüm.

"Yatağımda tabi." Yorganımı kaldırıp altına girdim. Rahatıma düşkündüm. Yatağım ikimiz için yeterince genişti. Şaşkınlıkla bana baktı bir süre, sonra gelip utangaç tavırlarla yatağa girdi.

Bir süre yatakta döndüm durdum. Sonraki günü düşünmekten uyuyamıyordum. Sonra ona baktım. Gözünü kırpmadan tavanı izliyordu. İç geçirip ben de tavana döndüm, ellerimi başımın altına aldım.

*

Gecenin bir yarısı gözlerimi araladığımda gözlerim direkt dijital saate kaydı. Gecenin ikisiydi. Bora'ya baktığımda ise hâlâ tavanı izliyordu. Bakışları bana kayınca gözlerimi yumdum, uyur gibi yaptım.

Bir süre çıt çıkmadı. Sonra avucunu yanağımda hissettim. Ateşe dokunur gibi çekti elini. Sonra yavaşça belime koydu elini. Gözlerimi araladığımda göğsümdeydi gözleri. Yorganı hafifçe kaldırıp bana döndü yatakta, iyice sığınıp başını göğsüme doğru yasladı. Eli nazikçe belimi sardı, tutuşu yavaşça sertleşti. Burnunu göğsüme yaslayıp gözlerini kapattığında bir elimi başımın altından çıkarıp beline doladım. İyice bana sokulup nefesini düzene soktu.

Bu çocuk...

Fazla mı sevimliydi?

İlk günlerdeki tavırları falan... Yalanda cidden iyiydi. Olmadığı biri gibi davranmakta da iyiydi. Son birkaç saattir bana duygusal yanını açmıştı. Ve çirkef Bora bana sevimli gelirken duygusal Bora güzel gelmişti. Şimdi iki Bora'yı yan yana koyunca bana mükemmel görünüyordu. Kafamda bir büyüydü sanki. Oraya hapsolmuş, orada yuva yapmıştı. Çık desem çıkmıyor, çıkarmayı da ben istemiyor, yavaş yavaş içime işliyordum onu. Ve bu... Güzeldi. Bora zihnimde güzeldi, orada kalacaktı. Üvey bir ağabeyin kirli hayallerinden uzakta, benim kollarımın arasında iyiydi. Öyle kalsındı.

Sobe (Gay)Where stories live. Discover now