37

16.1K 1.2K 437
                                    

Birkaç gündür annemin peşinde dolanıyordum. "Anne lütfen!"

E bu süreçte de taburcu olan Bora annesiyle birlikte evlerindeydi ve tam olarak ev hapsi yaşıyordu. Yanına gidip eğlendirmek de bana kalmıştı. "Kuzey hayır!" diye bağırdı annem çirkef bir sesle. "Ben bunun yükünü nasıl alayım, çocuk ölüyordu!"

"Ben yanlarına taşınırım." dedim son kozumu oynayarak omuzlarımı dikip.

"Saçmalama." Annem bir türlü Bora'nın bizimle yaşamasını kabul etmiyordu.

"Beni tutamayacağını biliyorsun." dedim başımı ona doğru eğerek. Annem bana doğru avına saldırmaya hazırlanan bir panter gibi bakmaya başladığında vücudumun çevik tarafını hazırda bekletmeye başladım.

"Sen beni evden kaçmakla mı tehdit ediyorsun?" dedi annem hırlar gibi bir sesle. Alın size tüm o sinirli yönlerimi aldığım kişi. Annem. Gerçi babam da çok sinirli bir adamdı ama annem sinirlenince çileden çıkardı. Bu hâli hiçbir şeydi.

"Sanırım." dedim alaylı bir sırıtmayla. Hızla elini aşağı uzatırken sol ayağını kaldırdığında hızla arkamdaki mutfak kapısından çıkıp kapının sürgüsünü çektim. Kapıya çarpıp yere düştü terlik.

"Kuzey seni öldürürüm!" diye bağırdı annem kapının arkasından.

"İyi sen beni koruyacaksın diye Bora orospu çocuğunun birinin eline düşüp taciz edilip dayak yesin!"

"Sen mi koruyacaksın Bora'yı?" diye bağırdı annem. "Siz daha bir parça çocuksunuz! Suratının hâlini hatırlamıyor musun?" diye bağırdı annem kapalı tuttuğum kapıya vurarak.

"Umrumda değil! Bora'yı seviyorum ve onu ne olursa olsun koruyacağım!" Sanki ağzımdan çıkanı yeni duymuş gibi hızla ağzıma kapattım elimi. Siktir! Sinirlenince ağzıma ne gelirse söyleyebiliyordum ve az önce anneme...

"Benim de umrumda değil Kuzey! Birilerini korumak istiyorsan oturup dersini çalış da makamlı birisi ol. Sokakta kavga ederek nereye kadar koruyacaksın?" Annem fark etmedi bile hangi anlamda sevgi olduğunu. "Böyle sadece zarar verirsin. Çocuk intihar etti ya!"

"Anne söylediklerin işlemiyor. Bilmediğin şeyler var." dedim kısık ama sinirli bir sesle. Annem kapıyı bir çekişte açıp kızgın gözlerini gözlerime dikti.

"Söyle de bileyim o zaman!" dedi annem aynı kararlı tavırla.

Hiç yoktu aslında aklımda bunu söylemek. Düşünmeden hareket ediyordum o an ama içimden bir ses bunun doğru olduğunu söylüyordu. Hem, nereye kadar saklanacaktım? "Bora benim erkek arkadaşım." dedim sesim titreyerek. Annem suratıma aval aval bakmaya başladığında titrek bir nefes aldı. "Hayır anne, Bora gelip kafamı karıştırmadı. Ben her zaman erkeklerden hoşlandım."

"Si-siz? O ko-kondomlar?" Al işte!  Dudaklarımı dişleyip başımı eğdim.

Sonunda konuyu değiştirmeye karar verdim. "Bora hasta. İntihar sebebi ben değildim. Benden ayrı kalmak istemediği için şehir dışına çıkmayı reddediyor. Kendi başına dışarı çıkması aşırı tehlikeli ama Burak benden korkuyor, yanında olduğum zaman yaklaşamaz. Ben de onun her zaman yanında olmak istiyorum. Bir hafta sonra okullar açılacak." Annem hâlâ ağzını açıp açıp kapatıyor, iri gözleriyle anca gelebildiği karnıma bakıyordu.

Birden toparladı, gözlerini gözlerime dikti öfkeyle. "Gitmiyorsun. Bir daha asla yanına gitmiyorsun!" Bu mu yani? Anlayışla karşılar bari diye son kozumu oynuyorum ve tamamen beni geri çekmeye karar veriyor? Gerçi yapamazdı, bunu kendi de biliyordu. Beni asla yapmak istemediğim bir şeye zorlayamayacağı gibi, yapmak istediğim şeyden de alıkoyamazdı. Ben ele alınıp kafese sokulabilecek bir tip değildim. Paramparça ederdim ve gözüm dönünce asla acımazdım.

"Sen sanıyor musun ki gitme dediğin için gitmeyeceğim? Anne lütfen aramızı açma böyle davranarak." dedim tehditkar bir sesle. Eğer Bora annemi istemeseydi Bora'yı kapıdışarı ederdim. Ama konu annemdi, bu bile toleranslı hâlimdi.

"Konu kapandı, odana geç."

"Anne-"

"Kuzey konu kapandı! Bir daha asla duymayacağım böyle bir şey! Saçmaladın iyice!"

"Saçmalamak? Eşcinselim diyorum!"

"Değilsin! Odana git ve bir daha böyle bir şeyi aklından bile geçirme! Dünyada o kadar kız varken gidip sümüklünün birini mi seviyorsun?"

"Bora benim için dünyadaki o milyonlarca kızdan daha özel. Ne yaparsa yapsın, bu değişmeyecek."

"Kuzey." dedi annem sinirli ama daha sessiz bir sesle. Ellerini alnına koyup sırtını duvara verdi. "Gözüme görünme bir süre."

"Kendine iyi bak o hâlde." dedim sinirli bir sesle. Yola gelecekti. En fazla 3 gün diyorum annemin benden uzak kalabilme sınırına. 3. Tatlı dille olmuyorsa zor yolla bunu yapacaktım.

Odama geçip aceleyle çantama bir haftalık kıyafet tıkıştırırken annem girdi odama. "Bırak o çantayı!" dedi annem kızgın bir sesle.

"Rüyanda görürsün. Sana bilmen gereken ama hiçbir zaman bir anne olarak fark edemediğin tarafımı açtım. Ve sen beni böyle kabul etmiyorsun ki Bora'yla görüşmemi istemiyorsun. Ama anne ben hayatımda hiçbir kızdan hoşlanmadım, cinsel bir istek de duymadım. Hayâl ettiğin gibi bir gün seveceğin bir kalıba oturmayacağım. Böyle kökünden hâlletmek daha mantıklı!"

"Saçmalama Kuzey." dedi annem kollarını göğsünde birleştirerek. "Bizsiz hiçbir şey yapamazsın."

"Çalışırım." dedim sırıtarak ona bakıp. "Okulu bırakıp çalışırım." Annem gözlerini iriltti hızla. İşte can alıcı o nokta.

"İyi misin sen?" diye bağırdı. "Notların mükemmel ve lisenin bitmesine yalnızca bir buçuk yıl kaldı! Senin şu an ders çalışman gerekiyor, saçma sapan şeylerle uğraşman değil!"

"Pek sanmam ama olur da belki... Görüşürüz." dedim alayla. Çantamı omuzlayıp annemin omzuna elimle bir kere vurup dışarı attım kendimi.

"Geri geleceksin." dedi annem alayla ben çıkarken. Kimin oğluyum işte. Aynı şeyi düşünüyordu, benimle iddialaşacaktı ilk kim pes edecek diye. Ama benim ne kadar kararlı olduğum hakkında hiçbir fikri yoktu.

*

Bora'nın karşısına omzumda koca çantayla çıktığımda bir sevinç çığlığı atıp üzerime atladı. Eve geldiğimden beri sahibi eve dönmüş köpekler gibi ordan oraya hoplayıp zıplıyor, ikide bir kucağıma yatıyordu. Annesi çalıştığı için evde tektik ve uzun zamandır bu kadar rahat edemememiştik.

Kucağıma yattı yine. "Bundan sonra hep beraber olacağız!" diye bir sevinç çığlığı atıp yanaklarımı şapır şupur öptü.

"Bora söyledim ya, annemin direnebildiği kadar kalacağım. Sonra seni de alacağım ve döneceğiz."

"Ama burası daha güzel! Hem baş başayız." dedi alt dudağını bükerek. Bora'nın neşesi annesiyle arası düzeldiğinden beri iyice artmıştı.

"Ama bebeğim, annem beni buraya bırakır mı sence?" Başını ağır ağır iki yana salladı, aşağı eğdi sonra. Güldürdü bu tavrı beni, elimi saçlarına atıp dağıttım.

"Olsun, sen yanımda olacaksın yine." dedi küçük bir tebessümle başını kaldırarak. Birkaç saniye bakıştık. Bu tavrı o kadar sevimli geldi ki dudaklarına upuzun bir öpücük bıraktım.

"Ben her zaman yanındayım." dedim gülümseyerek. Elini tutup göğsüme koydum. "Seni burada taşıyacağım hayatım boyunca." Dudaklarındaki gülümseme yavaşça genişledi, sırtımı koltuğa gömüp kendi de üzerime devrilerek öpücüğe boğdu beni. Ne kadar yansıtmasam da Bora'nın mutluluğunu bozmamak için... Hiç mutlu değildim. Son olay mahvetmişti her şeyi. Ev sorunu, Bora üzülmesin diye attığımız kırk takla, ailemle aramdaki problem, Bora'nın annesinin içine gömmeye çalışsa da ara sıra dışarı taşırdığı bana karşı öfke ve nefreti... Düşmemek için parmak ucumla tutunuyordum uçurumun kenarına resmen.

Sobe (Gay)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora