21

26K 1.5K 1.4K
                                    

Bu Kuzey ve yavşayanın pipisi düşer inş bu çocuk benim sevgilim olur tanıştırayım ad sormayın vermiyorum kirli gözlerinizi yavaşça aşağı indirip okuyun biç pilis Hİ İZ MAY BOYFREND ŞAT DI FAK AP

Sabah binadan çıkıp Mustafa'yı kapının önünde beklemeye başladık. Bora yine adam gibi yüzüme bakamıyor ya da bakmamayı tercih ediyordu. Sinirleniyordum ama ona da hak veriyordum. Tamam, ben de onunla birlikte olmak istiyordum ama bazı şeylerin olmaması daha iyiydi. O düşünmediği için sonrasını düşünmek zorundaydım.

Mustafa elleri ceplerinde, başı eğik çıktı binadan. Başını kaldırdığı an göz göze geldik ve gözleri suratımda dolandı. "Berbat görünüyorsun." Evet, suratım yavaş yavaş mor ve yeşil arasında bir renk kazanmıştı. Sağ gözüm kocamandı ve kıpkırmızıydı. Bir de gözlerim açık mavi olduğu için ruh gibi görünüyordum. Bir yanağım ful mordu, burnum şişmişti ve bir tarafı yara içinde ve kıpkırmızıydı. Dudağımın üzerindeki bandı konuşmamı engellediği için çıkartmıştım ve lacivert dikiş ipleri görünüyordu.

"Farkındayım." diye mırıldanarak geçiştirdim. Mustafa'nın bakışları Bora'ya kaydı, göz göze geldiler.

"Dün için teşekkür ederim." diye mırıldandı Bora bir anda yeni aklına gelmiş gibi gözlerini irilterek. Mustafa hafifçe kızarıp bakışlarını kaçırdı. Ondan nefret etse de... Şimdi etmiyormuş gibi görünüyordu gerçi.

"Ö-önemli değil." Mustafa'yı şüpheyle süzüp Bora'ya baktım. O da utangaç bir tavırla kafasını eğmişti. Dün ben yokken bir şey mi olmuştu acaba?

Yürümeye başladığımızda Bora hiç akıllanmaz gibi, yine arkamızda yürüyordu. Sinirle yolun ortasında durdum ve ona döndüm. Beni fark etmeden başı eğik adımlamaya devam etti ve sonunda göğsüme yapıştı. Başını kaldırdığında göz göze geldik ve yerinde sıçradı, kıpkırmızı olarak başını geri eğdi. "Yanımda yürü. Bir an olsun gözümün önünden kaybolursan seni kelepçeyle dolandırmaya başlarım." Başıyla hafifçe onayladığında iç geçirip önüme döndüm. Yanıma geçti, birlikte okula doğru yürümeye başladık. Bu sefer de Mustafa arkadan geliyordu. Off!

*

Sınıfta Mustafa'ya son günlerde olanları anlattım. "...ve benden hoşlandığını söyledi." Mustafa şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Sonra sen?" diye mırıldandığında omuz silktim.

"Nazik olmaya çalıştım ama..."

"Reddettin." diye tamamladı beni. Başımla onayladım.

"Dün beni bayağı sıkıştırdı. Ona uyumasını söyledim. Zaten kendime zor hakim oluyorum, böyle üstüme geldiği zaman kendimi üzerine atlamak isterken buluyorum." dedim gülerek.

"Kendini tutmak zorunda değilsin." diye mırıldandı.

"Ya sonra?"

"Şey... Beynim yandı. Sanırım ikiniz de haklısınız. Çıkarsanız ayrıldığınızda her şeyin kötüye gitmesi ihtimali var. Çıkmazsanız da 'Ya çıksaydık ve her şey mükemmel olsaydı?' diye şüpheye düşüyorsunuz. Yani sen bardağın boş tarafını görüyorsun, Bora dolu tarafını." Başımla hafifçe onayladım.

"Ona kendini açıkla. Nasıl hissettiğini, korkunu... Ve ona senin açından bakmasını söyle. Sen de ona karşı empati kurmayı dene. Olur mu?" Başımla hafifçe onayladım. Gülümseyerek omzumu sıktı.

"Bu arada... Dün ben yokken ne oldu?" Dudaklarını birbirine gömüp omuz silkti.

"Onu eve getirdim ve seni bekledik. Hiçbir şey olmadı." Başımla hafifçe onaylarken hoca geldiği için sırama geçmek zorunda kaldım.

Sobe (Gay)Where stories live. Discover now