24

23.1K 1.5K 772
                                    

Kusura bakmayın kaç gündür yazmadığımın farkındayım. Ama çok çok kötü hastayım ve sınavlarıma bile giremedim. İlk fırsatta da bu bölümü yazdım zaten. Muhtemelen haftaya da yazamayacağım çünkü bütün sınavlarım haftaya yüklendi. Sizi seviyorum...

Okuldan eve geldiğimizde cidden aşırı yorgundum. Basketbol turnuvaları falan derken derslerin çoğuna girmemiştim zaten ama basketbol daha zordu işte. Birde maçı alıp finale kaldığımız için soyunma odasında yarım saat okulu inletecek kadar bağırıp tezahürat yapmış, sınıflara dağılırken tezahüratlara devam etmiştik. Artık hocalar ne oluyor diye kapıları açıp kontrol etmişlerdi. Ama kızmaktan ziyade hepsi bize gülümsüyordu. Tabi 2. kattaki müdürün kapısının önünden geçerken adam dışarı çıkıp bizi kovalamıştı, hepimiz koyun sürüsü gibi kaçışmıştık.

Düşünmek gözlerimi kapatıp gülümsememe sebep olurken üzerime bir gölge ve ağırlık çöktü. Gözlerimi açtığımda Bora kollarını başımın iki yanına koymuş, yüzünü yüzüme eğmişti. Karnıma oturmuştu ve o kadar yorgundum ki Bora'nın küçük bedenini bile taşıyamayacak gibi hissediyordum.

"Görmek istiyorum." dedi hırsla dudaklarını yukarı toplayarak. Gözlerinde canlı bir ifade vardı. Nedense başıma bela olacak bir şey istediğini o an anladım ve iç geçirirken bakışlarımı yan tarafa çevirdim.

"Ne istediğini bilmiyorum ama beni korkutuyorsun."

"Mustafa bir kere kısaca bahsetmişti. Şu takıldığın gay bar-"

"Unut onu sen." dedim kaşlarımı çatarak gözlerimi gözlerine dikip. O da kaşlarını çattı ama bu onu sinirli değil sevimli yapıyordu.

"Neden?" Bir, herkes beni tanıyor. Herkes çok samimi. İki, birlikte olduğum çok kişi var ve senden haberleri yok. Yanımda sen olduğun halde gelip konuşmaya çalışanlar olacak. Üç, biri sana şöyle gözünün ucuyla baksa kan çıkarırım.

"Olmaz işte." dedim omuz silkerek. Ellerini çekip kollarını göğsünde birleştirdi ve burnunu sağ tarafına dikti sinirli bir şekilde. Hah. Tripleniyor ama hâlâ karnımda oturuyor. Aptal. "Bora zorlama. Yorgunum zaten."

"Başka zaman?"

"Bakarız."

"Biliyorum bunun anlamı hayır." diye homurdandı. Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Sinirleniyorum."

"Ota boka sinirlenme sen de." Elimle alnımı ovuşturdum.

"Bora." dedim uyarıcı bir sesle. Kollarını göğsünden indirip boynunu bükerek ayağa kalktı. Omuzlarını da düşürmüştü.

"Peki..." diye mırıldandı. Duygu sömürüsü yapıyordu. Yalnız bu bende işlemiyor diyesim geldi ama daha çok ısrar edeceği için ona kıçımı dönüp gözlerimi kapattım. "Ben de Mustafa'ya sorayım benimle gelir miymiş diye..." Gözlerimi aralarken bir homurtu çıkarttım.

"Mustafa asla gay bara adım atmaz." Yangın merdiveni önündeki pencerenin açılma sesini duyunca doğrulup Bora'ya döndüm. "Bora kapat şu pencereyi."

"Ben çıkayım, arkamdan kapatırsın." dedi gözlerini kırpıştırarak sevimli bir tavırla. Dişlerimi sıktım. Ciddi olmadığını, beni ikna etmeye çalıştığını tabiki biliyordum ama kıskançlığımı böyle kullanamazdı.

Telefonumu elime aldığımda ne yaptığımı anlamak ister gibi gözlerini bana dikti. Yalandan bir numara çevirir gibi yapıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo? Tabut siparişi verecektim de ben."

"Tamam ya!" diye bağırıp camı kapattığında telefonu kulağımdan indirip yatağa attım. "Off!" diye bağırıp olduğu yere çöktü ve sinirli bir şekilde oturmaya başladı.

Sobe (Gay)Where stories live. Discover now