13

23.5K 1.8K 1.3K
                                    

Aşık oldum.

Yastığı elime alıp kafama bastırdım, nefesimi içe gömerek çığlığımı iterken yorganı tekmeledim.

Hayır, hayır ve hayır!

Aşkı kesinlikle reddediyordum. Hele ki eşcinselken. Bir bara gidip yakışıklı bir çocukla birlikte olmak kolaydı. Ama okulunda alt sınıftan bir veledi evine alarak ona bakıcılık yapmaya başladıktan sonra aşık olmak büyük bir problemdi.

-Karşılık alamayacağım.
-Yakınındayken çıldıracağım.
-Daha fazlasını isterken azla idare etmeye çalışacağım.
-Kollarım arasında uyuduğu sırada onun için iğrenç şeyler düşüneceğim.

-Bir gün kendimi tutamayıp açılırsam benden uzaklaşacak ve yalnız kalacak. Hatta belki evsiz.
-Belki de evine, dayak yemeye kaçacak.
-Bir erkeğin tacizinden kaçmışken başka bir erkeğin tacizine sığınmış gibi hissedecek.
-Benden nefret edecek.
-Onu kaybedeceğim.

Sonunda nefes alamadığıma kanaat getirdiğimde yastığı yüzümden kaldırdım. Birkaç hafta öncesinde onu taciz edeceğimi sandığındaki yüz ifadesi zihnimde belirince yatakta yüz üstü dönüp yüzümü yastığa gömdüm, inledim.

"Ne yapıyorsun?" Başımı kaldırıp ona baktığımda tek elinde kalem, diğer elinde kimya defteri, bana bakıyordu. Tek kaşı yukarı kalkmıştı.

"Hi-hiç." Bakışlarımı kaçırdım. Hayır, utanmak yok! Saçmalamayı keser misin Kuzey? Aptal gibi davranıyorsun.

Ayağa kalkıp dolabıma ilerledim, bir kazakla pantolon kapıp altımdaki eşofmanı çıkardım. Aceleyle üzerimi giyinip ceketimi tek koluma aldım, telefonumu ve cüzdanımı cebime tıktım. "Nereye?" dedi şaşkınlıkla.

"Biraz işim var."

"Ben de-"

"Hayır." Kaşlarını çattı.

"Tanımadığım bir evde tek kalmamı mı istiyorsun?" Başımla hafifçe onayladım. İç geçirip avuç içleriyle gözlerini ovdu. "Ne işi bu?"

"Birkaç arkadaşımla buluşacağım." diye uydurdum çekmeceden bir şeyler araklarken. Dudaklarını birbirine gömdü.

"Kim onlar? Okuldan mı?" Başımı iki yana salladım.

"Uzun sürmez. Sen dersini çalış. Bir şey olursa beni ara, hemen gelirim." Göz devirip defterine döndü. Bu ifade... Asık bir surat ve yerde ritim tutan o ayak... Bu şey değil mi ya, trip?

Aceleyle evden çıkıp durağa geçtim, bir otobüse atladım.

*

Elimdeki şişeyi hafifçe salladım. Tik olmuştu artık. İçerken o şişe mutlaka sallanıyordu. "Ne düşünüyorsun?" diye mırıldandı yorganı göğsüne kadar çeken Celal. Omuz silktim. Kafam biraz olsun dağılmıştı.

Şimdiye kadar farkında değildim ama o gün sabah saçlarını kuruturken, okulda onu görmezden gelmek zorunda kalırken, eve gelirken sigara içmesine engel olurken, üzerini değiştirirken onu izlerken hissettiğim şey... Daha önce hiç hissetmediğim o yeni duygu. Çok kişiden duymuştum. Kimse bana bu his hakkında güzel şeyler söylememişti. Acıyı getiren bu saçma hissi içimden söküp atmak istiyordum. Ki ben uzağımda değil, yatağımda benimle uyuyan birine hissetmiştim bu duyguları. Onu hayatımdan çıkarma şansım yoktu. Ve öğrenirse kendi çıkmaya çalışacaktı. Sonucunda da yalnız kalacaktı. Onu yalnız bırakamazdım. Bu konuda çok deneyimsizdim ve çok feci korkuyordum.

Kendime yerine endişeleneceğim birini istemiştim. Oyun olarak görmüştüm bunu sanki. Şimdi ikimize birden endişelenmek zorundaydım.

Hafifçe doğrulan Celal dudaklarını kulağımın arkasına bastırdığında bakışlarımı yorgana eğip yutkundum. Eli karnımda gezinmeye başladığında yavaşça ona dönüp dudaklarımızı birleştirdim. Anında kıvama gelirken birkaç dakika önceki uyuşukluğu gitmişti. İkinci tura geçeceğimizi anladığımda bira şişesini yere bıraktım ama onun yerine telefona uzanmak zorunda kaldım. Çalıyordu.

Sobe (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin