«15»

188 8 0
                                    

Playist: Adele-Set Fire To The Rain

Yüzüme çarpan göz alıcı güneş ışıklarıyla uyandım.Ben asla perdeler açık uyumazdım. Annemde huyumu iyi bildiği için asla perdeleri açmazdı.

Bu perdeleri açan kesin Nisaydı.Bu inatlığını bile özlemiştim. Dirseklerimin üzerinde zorda olsa doğrulmuştum.Komidinde ki dijital saate bakınca saatin henüz 07:49 olduğunu görünce küçük çaplı bir şok geçirmeden edemedim.

Nisa kesinlikle bu saatte uyanmayan bir tipti.Fakat iş beni sinir etmeye gelince hiç uyumadığı günler bile olmuştu.

Yataktan çıkıp dolabın karşısına geçtim.İç çamaşırlarımı ve giyecek bir kaç parça eşya çıkardıktan sonra onları alıp banyoya girdim. Kendimi soğuk suyla banyo yapmaya zorlasamda bedenim buna dayanamadı ve ellerim kırmızı çember içine alınmış kola gitti. Suyu ılık yapacak şekilde ayarladıktan sonra bir süre öylece kalakaldım.Ayak parmaklarımın suyun içinde buruştuğunu görmeseydim belki de suda uyuyacaktım. Elime hemen şampuanı alıp saçlarımı köpürttüm.

Saçlarımı temizledikten sonra vücudumu keseledim.

Yeterli olduğuna karar verdikten sonra bornozumu alıp çıktım.İçeri geçip yatağımı topladım.Tekrar banyoya dönüp giyinmeye başladım. Saçlarımı salıp kurutmaya başladım.

Yaklaşık 15 dakika ya da daha az bir sürede banyodan çıktım.Aşağıya indiğimde Aysel teyzeyi kahvaltı yaparken buldum.Hemen mutfağa girip yanağından öptüm.

-Seni böyle görmek çok güzel Aysel teyzem!

-Seninde gözlerini böyle görmek çok güzel cadı.

-Gözlerim?

-Parlamayalı ne kadar olmuştur haberin var mı?

-Neyse.Nisa uyandı mı?

-Perdelerinden anlamadın mı?Yapmamasını söyledim ama beni dinlemedi.

-Sağol, Aysel teyze.Ben gidip taze intikamımı alayım.

Mutfaktan henüz ayrılmamışken Aysel teyze konuşmaya devam etti.

-Aman kuzum hiç oyalanma!Bak nasıl da unuttum?Bahçede seni bekleyen birisi vardı.

Kapıdan çıkarken geri geri adım atıp havalı bir hareket yapmaya çalışsamda masaya çarpınca yerini büyük bir utanca emanet ettim.

-Ne dedin?Kim?Nerede?Ne zaman geldi?Nasıl?

-Uçarak gelecek hali yok ya.Ben marketten gelirken kapının önünde bekliyordu.Davet ettim ama gelmedi.

Bu saatte market açık oluyor muymuş?

Allah aşkına şuan düşündüğüm en az uzaylıların var olması düşünmem kadar saçmaydı.Ama bence uzaylılarda kalbi olan birer yaratıktı.

-Kapı önünde mi demiştin? Kahvaltıya çağırsam sorun olur mu?

-Seçil ve Funda Hanım erkenden çıktılar.Benim için pek bir sorun yok.

Gülümsememe engel olamadan mutfaktan çıktım.Gelenin Rüzgar olmasını umuyordum.Aslında zaten bugün buluşacaktık niye gelmişti ki?

Bundan daha garip olan dün benim bileğimi çok sıkmış olması ve benim onun gelmesini istemem.

Kapıyı açınca Egemeni arkası dönük başını demir kapıya yaslanmış halde buldum.Yanına sıkı ve temkinli adımlarla ulaştım.Sırtından iki kere dürttükten sonra bana doğru döndü.

-Günaydın.

-Sana da,diye karşılık verdim.Sesi oldukça soğuk çıkmıştı.Sanki birşeyler onun bocalamasını sağlıyormuş gibi.Elbette müneccim değilim ama onun uzun süreli bir arkadaşlığım olmuştu.

-Gel oturalım,diyerek onu salıncağın oraya doğru sürükledim.

Benden daha güçlü olduğu kesindi.Dünyanın yuvarlak olması kadar kesindi.

-Anlat bakalım.Neler oldu?

-Ailem..Boşanıyor.

Bir boşanan aile daha mı? Egemenin ailesini her zaman özenmiştim oysa.
Ne oldu da ayrılıyorlardı?

-Babamın başka bir kadınla ilişkisi varmış.Kadın şimdi hamile.

-Bu doğru mu?

-Benim içinde inanması çok zor.Nasıl bu kadar süre bizi kandırmayı başardı?

-Eminim isteyerek yaptığı bir şey degildir, diye onu yatıştırmaya çalışsamda beni dinlemeden ayağa öfkeyle fırladı.

-O piç kurusu bunu istemeden nasıl yapabilir ki?Söylediğine sen inanıyor musun? Tutamadığı aletini o sürtüğe vererek ve bizim yakamızdan düşerek iyilikte yapmış olabilir.Ama bizden uzak durması için hele de annemden tüm hayatımı vericem.

Kapı birden açılınca ikimizde arkamızı dönüp oraya baktık.Nisa kafasını gösterip sonra tamamen dışarı çıktı.

-Nazlı kahvaltı hazır!Hadi gelin.

-Tamam.

Nisa gülümseyek geri çekildi.Kapı kapanınca Egemen ellerini bellerine koyarak bana döndü.

-Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim Nazlı.Şimdi düşününce saat çok erken.

-Saat konusunda haklısın.Fakat konu sen olunca saatin bir önemi kalmıyor.Zaten kuzenim sağolsun sen gelmeden önce kalkmıştım.

-Neyse sonra görüşürüz.

-Nereye?Buraya geliyorsun.Birlikte kahvaltı yapmamız gerek.

-Bugün kabul etmek zorundayım.Kafamın içi çok dolu.Boşaltamam ama biraz rahatlamasını istiyorum.

-Hadi bakalım,diyerek koluna girdim.Cebimdeki anahtarları çıkararak kapıyı açtım.

Salona yeni girmişken masada Nisa'nın oturmuş beni beklediğini gördüm.

-Aysel teyze nerede?

-Hastanede bir kaç işi varmış.

-Çıkarken görmedim.

-Odada hazırlanıyordu.

-Tamam.Gel Egemen.

Nisa çatalına salatalık atarken Egemene,

-Günaydın,dedi.

-Günaydın,aynı şekilde Egemen de ona karşılık verdi.

Masa son derece sessizken bunu bozan Nisa oldu.

-Seni daha önce görmedim.Nazlı'nın arkadaşlarının yarısını tanırım ama seni ilk görüyorum.

Bu sorunun bana gelmediği çok barizdi.

-Olabilir.Nazlıyla ana sınıfından beri en yakın arkadaşım oldu.Ara sıra küsmelerimiz oldu.Belki de o araya denk geldin.

-Belki.

Ve tekrar bir sessizlik.Şöyle bir bakınca Egemen ve Nisa çok iyi bir çift olur diye içimden geçirdim.Ardından da -duymuş olacaklar ki gözler bana çevrildi- kahkaha attım.

Kuzenim ve en yakın arkadaşım.Ne ironik ama.

Kıskanmadan edemezdim doğrusu.Şimdilik sahte bir ilişkisi olan epey sıkıcı bir kızdım.

Sonunda kahkahamı kesmeyi akıl edince telefonuma mesaj geldi.

Gönderen:Rüzgar

Şu çocuğu hiç sevmedim.İnadına görüşmüyorsun değil mi?Kahvaltıya katılamamda sorun yoktur inşallah.

Belki de Gitmelisin..Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt