«19»

157 7 0
                                    

Playist:Emre Aydın-Bitti, Tebrikler

Rüzgar'dan

-Kabul ediyorum.

Bunu neden yapıyorum bilmiyorum ama onun mutlu olmasını istiyorum. İçimden bir ses "onu mutlu et" diye haykırıyor. Başlarda istemedim ve dinlemedim. Ama gitgide büyüdü ve bir kez olsun denemek istedim. Beril'i unutamazdım. Onun her teli benim için yeni bir hazineydi.

İçimden 10 kadar sayıp yürümeye devam ettim.

-Peşimden gel.

Lafımı dinleyip takip etmeye başladı. Cafe'nin hemen arkasındaki arabama doğru ilerlerken ayakkabılarının çıkardığı sesten rahatsız olmuştum.

-Topuklu bir daha giyme.

Bu isteğime isteğime karşı rahatsız olmuşsa da  umurumda değildi.

-Niye?

-Soru da sorma.

-Baksana bana. Bir öylesin bir böylesin. Biz şimdi düz bir ilişki içine girmiyecek miyiz? Niye böyle davranıyorsun?

Arkamı dönüp ona baktım. Şu an gerçekten beni sinir ediyordu.

-Seninle ilişki içine girmiyoruz. Yanlızca randevu. Sen ve ben sahte ilişkimize devam ediceğiz.

Ayağını yere vurup daha çok sert çıkarttı. Yanımdan hızla geçip arabaya dogru ilerledi. Bu kızı nasıl mutlu edicektim merak ediyorum.

Nazlı'dan

Arabanın kulubunu tutup tam açacaktım ki açılmadı. Dönüp Rüzgar'a baktığımda elindeki kilitle kapıyı kilitlendiğini gördüm.

-Ne yapıyorsun? Açsana.

Arabanın yanına gelip tepesine ellerine koydu. Başınıda üstüne yatırdı. Benden size kısa bir itiraf. Oldukça karizmatik.

-Özür dilemezsen yürüyerek gideriz.

-Sabahtan beri hareket içindeyim ne yürümesinden bahsediyorsun?

Paintballı bir kaç kez daha tekrarlamıştık. Bu yüzden yürüyecek halim yoktu.

-Bense tam yürüyecek enerjideyim. Yeşil Irmak caddesini duymuşsundur.

-Dalga geçiyorsun. Buradan oraya yürüyerek sabah varırız. Aç şunları lütfen.

-Özür dile.

-Ne için?

-Bir bugünki eğlencenize beni davet etmedin. İki sabah ki tartışma. Üç sinir olmam için ayağını yere daha sert vurman. Dört  az önceki davranışın için.

Biraz bekleyip derin nefes aldı.

-Toplam dört özür borçlusun.

-Şaka mı yapıyorsun?

-Sen bilirsin. Yürümeyi severim.

Arabadan çekilip yürümeye başladığında yanına koşup kolundan tuttum.

-Tamam. Özür dilerim.

-Bir tane daha.

-Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim.

-Yürü, deyip arabanın kilidini açtı.

Hemen arabaya bindim. Siyah deri koltuklara yayıldım.

-Tam olarak nereye gidiyoruz?

-Söyledim ya. Yeşil Irmak caddesi.

-Onu duydum da neden? Ne işimiz var?

-Soru sorma dememiş miydim?

-Tamam.

Kalbimde bir sürü sancı oluşurken, karnıma da ağrı giriyordu. Bunların hepsi Rüzgar'ın yanında oturduğum içindi. Artık kabul ediyorum. Belki hoşlanabilirim ama aşık değildim.

-Ama son bir şey söyleyeceğim.

-Ne var Nazlı? Yine ne var?

-Sahte ilişki işini tekrar düşünsen. Normal bir ilişkimiz olsa. Beril'i biliyorum ama böylede ben çok zorlanıyorum. Her hareketimizde ilişkimizin sahte olduğu aklıma geliyor.

Arabayı yol ortasında aniden durdu. Arkadan gelen korna seslerini hiç takmadı.

-Senin zorlanıp zorlanmaman umurumda değil. Bir daha böyle bir şeyi asla teklif etme. Beril ile kendini kıyaslaman bile yeterince berbat.

Sesi yükselirken, gözlerimi gözlerindeki ateş yakıyordu.

Nihayet çenemi bırakınca rahat bir nefes almıştım.

O arabanın gazına daha çok yüklenirken ben kapı koluna daha çok yapışıyordum.

-Durdur şu arabayı!

Dinlemeden sürmeye devam etti.

-Lanet olsun bir kere de dinle. Korkuyorum Rüzgar. Durdur!

Hızına daha çok yüklenmeye başladı.

-Sana durdurmanı söyledim!

Diğerlerine kıyasla daha yüksek çıkmıştı sesim. Arabayı kenara çekip ani fren yaptırdı.

-Sesini kes!

Sesi arabanın içini inletecek kadar fazlaydı. Hatta büyük ihtimalle dışarıdan bir kaç kişide duymuş olabilir.

Kapıyı açıp inecektim ki kolumdan tutup buna engel oldu. Önce koluna sonrada yüzüne baktım.

-Bırak.

Beni yine dinlememişti. Öne eğilip açtığım kapıyı kapattı.

-Gidemezsin.

Omzumdan tutup beni kendine çekti. Alınlarınrımızı birleştirdi.

-Ben izin vermeden gidemezsin.

Ne dediğini anlamaya çalışırken yüzünü benimki ile yakınlaştırıp öpmeye başladı.

Geri çekildikten sonra arabayı tekrar çalıştırdı.

Rüzgar o basit öpücükten sonra sakinleşeceğimi mi sandı?

-Durdur.

Anlamayan gözlerle bana baktı.

-Arabayı durdur Rüzgar.

-Niye?

-Sana aşık değilim ki o sözler bende işe yarasın. Durdurmanı söyledim değil mi? Şimdi durdur lütfen.

Arabayı tekrar kenara çekti. Kapıyı açıp dışarıya çıktım. Arkamdan gelir sanmıştım ama gelmemişti.

¥¥¥¥¥¥¥¥¥

Ana yol üzerinde ne bok yiyeceksem iki saattir dolaşıyordum. Telefonumu çıkartıp Can Berk'i aramayı denedim. Ama açmadı.

Kaldırımın hemen yanında ki banklara oturdum. Ciddi anlamda odun olan Rüzgarla bankta otururken tanışmıştım. O gün aklıma gelince gülümsedim.

Telefonum çalmaya başladı.

NİSA.

-Alo.

-Nerdesin Nazlı?

-Geliyorum ev yakınlarındayım.

-Çabuk ol.

-Siz yemeği yiyin. Geçte kalabilirim. Hatta annemlere geç kalacakmış diye söyle. Hadi kapatıyorum.

Telefonu cebime atıp yolu izlemeye devam ettim. Böyle bir sokakta hiç mi taksi geçmezdi.

Yola dalmışlığımı bitiren şey karşı kaldırımın yanında duran taksiydi. Koşarak karşıya geçmeye çalıştım.

Cama vurup açılmasını bekledim.

-Boş mu?

-Nazlı Hanım diye birisini bekliyorum. Sen o musun?

-Evet. Benim adımda Nazlı. Ne oldu?

-Rüzgar Bey size gelmemi istedi.

Kulaklarım yanlış duymuş olmalı.

Belki de Gitmelisin..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin