«22»

161 7 1
                                    

Playist:The Cab- Angel With A Shotgun

Rüyaydı.

Gözlerimi açtığımda eli hâla belimde olan Rüzgar vardı.

Gördüğüm rüya aklıma geldikçe gülümsesemde içten içe üzülüyordum. Gerçek olmasını istemiştim. Hafızamı iyi bir yoklasamda öyle bir anı yoktu.

Suç bendeydi galiba. Böyle bir şeyi nasıl Rüzgar'dan bekliyorsam?

Belimdeki elini sertçe ittirsemde kış uykusundaki ayı gibi hiç istifini bozmadı. Hatta yataktan kalktıktan sonra yastığıma sarıldı.

Banyoya geçip yüzümü yıkadım. Dolabın karşısına geçip kıyafet seçmeye başladım. Aklıma rüyam gelince gök mavisi, üzerinde beyaz beneklerin bulunduğu elbisemi giydim. Saçlarımı saldım.

Eğilip Rüzgar'ın ateşine baktım. Daha iyiydi.

Aşağıya inerken odanın kapısını kilitledim. Bu evde onun olduğu görülmemeli.

Aşağıya indiğimde masaya baktım. Kahvaltı çoktan toplanmış gibi görünüyordu. Solumdaki duvarda asılı olan gümüş rengi saate baktım.

11:28

Bu kadar uyumuş olduğuma inanamadım. Ama dün gece hasta birisine baktığımı düşününce gayet normal duruyordu. Aklıma tekrar o lanet rüya geldi.

Alt koridordaki bütün odalara bakamaya karar verdim.

Sırayla bütün odalara baktım. Sıra beşinci odaya geldiğinde istemsizce gerildim. Tam kapıyı açacakken arkadan biri benden önce davrandı ve kapıyı açtı.

Her ne kadar kapıyı açarken tereddüt etsemde birileri bunu düşünmeden hareket etti.

Kapı açıldığında herşey rüyamdaki gibiydi.

Perdeler, mumlar, yatak.. Halı bile aynıydı. İnanmakta güçlük çeksemde gerçekti.

Arkamdaki kişinin Rüzgar olduğunu tahmin ediyordum. Ya da tahminden önce, bir istekte olabilirdi.

Gözlerim birden kapatıldı. İçeriye doğru ilerledik. Ne diye kapattı gözlerimi anlamadım. Zaten her şeyi görmüştüm.

Beni yatağa otutturdu. Mumların kokusunu alabiliyordum. Gerçekten hoş ve rahatlatıcı kokuyordu.

Elleri hâla gözlerimdeydi.

-Ben ellerimi çektikten sonra da kesinlikle açma, dedi.

Sesi gevşememi sağlamıştı. Öyle ki kendimi kastığımın farkında değildim.

-Şimdi ellerimi çekiyorum. Kendi ellerinle gözlerini kapat. Anladın değil mi?

Kafamı salladım.

Gördüğüm şeyleri görmeme engel oluyordu. Saçmaydı.

Gerçekten uzun bir süre bekledim ama tek kelime etmeden de beklemeyi başardım.

Arkadan şarkı çalmaya başladı. The Cab- Angel with a shotgun.

Sevdiğim bir şarkıydı. Biraz olsun can sıkıntımı alsada geri koymayıda bildi.

Şarkı tekrar tekrar çalmaya devam etti. Yaklaşık beş kez çaldıktan sonra birden kesildi. Bu sefer Bruno Mars- İt will rain çalmaya başladı.

Ellerimde bir el hissedince irkildim. Şarkıya ve gözlerimde ki karanlığa alışmış olmamdan olsa gerek.

Ellerimi çekip karanlıktan kurtulmama yardım etti.

Karşımdaysa tamamen beyazlara bürünmüş bir Rüzgar vardı. Siyahtan bütün anlamıyla soyutlaşmış bir Rüzgar..

Sağ elini bana uzattı.

Anlamayan gözlerle ona bakarken bana "Neyi bekliyorsun? Tutsana." bakışı attı.

Elini çekmesine fırsat vermeden tuttum.

Rüyamda hiç birşey zorlanmadan olmuştu.

Bir anda..

Ama bu Rüzgar'a göre birşey zaten değildi zaten.

Şuan hissettiğimse çok farklıydı. İçimdeki his bedenime sığmayacakmış gibiydi.

Ona aşık olduğumu şimdi fark ediyordum.

-Tüm bunlar ne?,diye sordum.

Sessiz kaldı. Elim hâla elinin üstündeydi ve sessizdik.Bakışları yerdeydi.

Bir anda diz çöktü. Hiç birşey demeden, sormadan öylece bekledim. Uyandığımdan beri bunu yapıyordum zaten.

Hâla diz çöktüğü gibi duruyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Aklından tam olarak neler geçiyordu?

Ellerini ayakkabıma götürdü ve açık olan bağcıklarımı bağlamaya başladı.

İşte bunu hiç beklemiyordum. Bir teklif bekliyorda olabilirdim açıkçası.

Rüzgar ellerini silkip ayağa kalktı. Elleri bir anda belime kaydı ve beni kendine çekti. Kalbime zor hükmediyordum. Benden habersiz dışarıya fırlayabilirdi.

-Ciddi ve gerçek bir ilişki istiyordun değil mi?

Sorusu karşısında yüzüne bakma gereği duydum.

-Ciddi değil, gerçek bir ilişki istiyorum demiştim, dedim.

-O zaman senin ve benim isteklerim karşısında ciddi ve gerçek bir ilişki oluyor, dedi bilmiş tavıryla.

Kafamı olumlu anlamında salladım.

Eğilip dudağıma çok kısa bir öpücük kondurdu.

°Rüzgar'dan°

Sters altında en iyisini yapmaya çalışıyordum. Ama daha önce Beril'e bile yapmadığım, söylemediğim şeyleri bu kıza yapmak üzereydim. Pişman olmaktan korkuyordum.

Nazlı'nın bunları hak ettiğini biliyordum. Hatta bunlardan fazlasını hak ediyordu. Ama ben yanlızca Beril'i sevmek istiyordum. Bundan vazgeçmeye başlamam Nazlı için hiç iyi değildi. Onu seversem fazla incinir ve sonunda giderdi. Emindim.

Beril de söz vermişti hep yanımda olacağına söz vermişti. Ama o lanet hastalık ortaya çıktı ve sözünü tutmasına engel oldu. Giden o oldu. Kalmakta bana verildi. Kalmak istemesemde gitmekte tam olarak istemedim. Şimdiyse karşımda Nazlı vardı. Ona olan hislerim cok karşıktı.

-Soruma yanlızca evet desende yeter, dedim.

-Genelde evet ya da hayırla cevap verilmez mi?

-Hayır çok gereksiz bir kelime olur. Cevabını ben bile biliyorken, sen nasıl kararsız olabilirsin ki?

Gözlerini kaçırdı. Burnu ve çevresi kızarmaya başladı. Belki de seviyor olabilirdim fakat henüz aşık olduğumu sanmıyordum.

-Demem o ki gerçek bir ilişkiye ne dersin?

Belki de Gitmelisin..Kde žijí příběhy. Začni objevovat