HIRÇIN DALGALAR

16.6K 1K 82
                                    

RESİMDE Kİ KIZIMIZ ELEANOR :)

Dudaklarında ki uyuşukluk saniyeler içersin de yerini sıcak baskıcı hayat dolu bir dokunuşa bıraktı. Dudaklarının da atan baskı onu her saniye daha çok korkutması gerekirken aralanmış harikalar diyarı kapısının ardına kadar açıp oraya girmek istedi. Nefesini kontrol etmekte zorlanırken onu tekrar bünyesine çeken adama teslim oldu. Pedro hırçın dalgaların arasından kızı çekip tekrar kucaklayıp kendisine bastırdı. İşte şimdi eşitlerdi, aynı anda nefes alıp aynı anda bırakıyorlar onları sarıp sarmalayan duyguların esiri oluyorlardı. Jes istemsizce ellerini iki kez havaya kaldırıp adamın sert çehresinde birleştirdi. O da istiyordu bu günahı, sona kadar..

Pedro ardı arkası kesilmeyen hırçın dalgaların arasında onu tekrar bedenine bastırdı. Genç kız yumuşak bir zemine iniş yaptığını altında serili olan çarşaftan hissetti. Soğuk parmak uçları tekrar kızın yüzünde gezindi, onu tamamen onun yapmak için her şeyinden men edip tekrar diriltmek istedi.

Genç kız yenilgiyi en başında kabullenir gibi onun dokunuşlarına karşılık vermeye çalışıyordu. Karşısında ki kalbi kırık bir çocuk değildi, ondan sevgi bekleyen bir adamdı. Yaralıydı, yaraları o kapatamazdı. Ona dokundukça daha fazla hırçınlaşan bu adam karşısında çaresizdi.

Pedro kızın dokunuşlarından zorlukla ayrıldı. Kızdan tamamen kopmadan önce bir nefes kadar yanında durdu. Konuşurken dudakları kızın dudaklarına çarpıyordu.

"Bana neler yapabileceğini bir bilsen.."

"Sonum olacaksın.." dedi hırıltıyla. Jessica adamın gözlerinde ki karanlığın arasında kendisini bulabiliyordu. Belki de korkusu o karanlık değil, karanlığın aslında kendisi olmasıydı.

"B-en, ben bir şey yapmıyorum.."

Pedro usulca gülümsedi, sol yağında oluşan küçük bir yara izi hareketlendi.

"Sen bana çok şey yapıyorsun küçüğüm.."

***

Sadece 10 saat öncesine kadar her şey çok karmaşıkken şimdi daha da karmaşıktı. Oturduğu tek kişilik koltuktan karşısında ki beyaz evleri seyrediyordu. Atina sokaklarının en iç kısmında yer alan bu evde Jhon ve Grey yaşıyordu.

Jessica onu sorgulayarak bakan iki çocuğa ters bir bakış attı. John gözlerini kısmış bir vaziyette açık mavi tekli bir koltuk da otururken Grey açık sarı bir yastığa yaslanmış vaziyette hafif çatık kaşlarıyla kızı süzüyorlardı. Jes derin ama rahatsız bir nefes aldı. Gülümseyerek aklına ilk gelen şeyi yapmaya koyuldu. Kaçmak.

"Ben kahve yapayım bize!"

"Otur!" diye hırladı John asice. Grey de çocuğa katıldığını belli edermiş gibi kafasını salladı.

"Anlat!" diye bağırdı bu sefer Grey. Jessica yutkundu, bunu biliyordu. Ne zaman Grey ve John bir şeyden işkillenirse onu sorguya geçerlerdi. Ağzından en ufak bir yalan çıktığında anlarlar ve ona karşı olabildiğince ağır ifadeyi takınırlardı. Yalansız bir şeyler nasıl anlatabilirdi ki, huzursuzca iç çekti ve dudaklarını hafifçe ısırdı. Lanet olası 2 gün boyunca Rusya da o kaçık adamlaydı ve John ve Grey'e onu idare etmesi için döndüğünde kocaman bir açıklama yapacağı konusunda söz vermişti. Yapacağım açıklama tez niyetinde olacak güzellik diye kapatan John'a inanmalı ve bu anlaşmadan caymalıydı ama Pedro onda ne akıl bırakmıştı ne mantık!

"Pekala, lütfen pas hakkım olsun.." dedi kedicik bakışını kullanarak gözlerini kocaman açıp kırptı.

"Kimden öğreniyorsun öyle bakmayı, yemezler tatlım!" dedi John yarı öfkeyle. Jes yerine geri yaslandı. Belli ki ikili bugün günlerindeydiler.

O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi : 3)Where stories live. Discover now