Bölüm 1 - Kısım 4 "Curtis Olayı"

90 3 0
                                    

08. Haziran. 2015

Belçika - Brüksel

Emile Delva Caddesinde bir ev (Angelika'nın evi)


Yüzü artık tamamen ifadesizdi. Terasın korkuluklarının tam ortasında öylece durmuş düşünüyordu ve sadece kendisinin duyabileceği kadar bir sesle mırıldanarak "Louis Armstrong"un "What a wonderfull world" parçasının melodisini mırıldanmaya başladı usulca. Bir müddet sonra "Evet, gerçekten de ne harika bir dünya" diye de iç geçirmekten kendini alıkoyamadı hafif hınzırca bir gülümseme eşliğinde ve bilgisayarının başına doğru gitmeliydi.

Artık yüzünde hafif hınzırca bir ifade vardı ki bu hınzırca ifade sol yanağında, dudağının hemen dibinde oluşan bir gamzeden ve dudağının sağ tarafının biraz daha aşağıya doru gülümsemesinden hemen anlaşılıyordu. Gülümsediği zamanlarda normalde çok tatlı bir yüz ifadesi oluşan Angelika hınzırca gülümsediği zamanlarda da güzelliğinden ve tatlılığından kesinlikle ödün vermiyordu. Her ne kadar annesi Alman olsa da ten rengi ve saç rengi daha çok İtalyan babasından geliyordu. Akdeniz'e has çok hafif esmer teni ve bitter çikolataya çalan saç rengi vardı ve bir yetmiş üç boyuyla gerek erkeklerin gerekse kadınların bile ilgisini çeken harikulade bir kadındı o.

Batıdan hafifçe esen rüzgâr omuzlarının biraz daha altına kadar uzanan hafif dalgalı saçlarının arada bir yüzünü örtmesine sebep oluyordu. Aklı az önce bilgisayarda gördükleriyle meşguldü ve olabilecekleri düşündükçe gülümsemesi biraz daha arttı. Kendi mırıldandığı müziğin ritmine uygun hareketlerle hafif dans eden adımlarla arkasını dönüp içeri girdi. Kollarıyla da dansa eşlik ederek hiç duraksamadan tekrar aşağı kata indi ve bilgisayarının başına oturmadan önce televizyona yakın olan dolabın önüne gitti ve dolabın kapağını açtı. Adeta ilkbaharda kırlarda koşuşturarak uçurtma uçurmaya çalışan çocuklarınki gibi bir coşku kaplamıştı içini. Dolabın içinden bir viski bardağı çıkartıp tezgahın üzerine koydu ve dolabın üzerindeki viski şişesini alıp kapağını açtı. Dolabın bitişiğindeki mini buzdolabından üç parça buz alıp bardağa koydu ve kendisine bir kadeh viski hazırladı. Şişeyi kapattı ve bardağı alıp tekrar bilgisayarının başına geçmeden önce müzik çaların yanına gitti. Listeye şöyle bir göz attı ve "Louis Armstrong"un "What a wonderfull world" parçasını bulup açtı. Az önce kendi içinden mırıldanmaya çalıştığı harika melodi müzik çalarda çalıyordu ve bu şarkıyı orijinal haliyle dinlemek onun içindeki çocuksu duyguları daha da coşturmuştu. Koltuğuna oturdu ve bir yudum viski aldıktan sonra tekrar koyuldu klavyenin başına.

ANGELIKAWhere stories live. Discover now