07 Nisan 2004
Hollanda – Amsterdam / Amsterdam Üniversitesi
Seiji Angelika'nın beline dokunarak onu merdivenlere yönlendirdi ve en üst kat olan üçüncü kata kadar çıktılar birlikte. Büyülenmiş olan Angelika taştan tuğlaların arasından oyulmuş ve düzeltilmiş pencerenin yanındaki masaya oturduklarında bile halen mekânın iç dekorasyonunu inceliyordu ki bir müddet sonra garson gelmişti. İkisi de birer adet iki ölçü espresso kahve sipariş ettiler.
Garson siparişi hazırlamak için merdivenlerden aşağı yöneldiğinde Seiji nihayet konuşmaya tenezzül etmişti.
"Seiji... Adım Seiji Naoki."
"Ben de Angelika. Angelika Montay" dedi ve tokalaşmak üzere elini uzattı.
"Nasılsın?" dedi hafif sert ve kararlı bir duruş sergileyerek Angelika'nın elini sıkarken.
"Çok daha iyiyim"
"Çok daha iyi olmana sevindim"
"Ben de seviniyorum çok daha iyi olmama" diye cevapladı Angelika adeta laf yarıştırıyormuşçasına.
"Nasıl buldun mekânı? Beğendin mi?"
"Büyüleyici. Çok etkilendim."
"Evet, güzel bir yer."
"Hiç gelmedim daha önce ve bilmiyorum da burayı. Hiç duymamışım ayrıca"
"Ben çok seviyorum burayı" dedi Seiji yüzüne yerleşen hafif bir gururlanma ifadesiyle. Gururlandı çünkü tipik bir Asyalı olarak tercihlerinin beğenilmesinin verdiği bir gururdu bu. Kaldı ki Seiji sadece bir Asyalı değil Japon kültürüyle yetişmiş bi adamdı. Akademisyen olmasının yanında geleneklerine ve göreneklerine de halen sıkıca bağlıydı.
"Sık mı gelirsin buraya"
"Daha çok burayı tercih ediyorum. Ama sadece burası değil, başka takıldığım yerler de var tabii ki."
"Konuşmayı pek sevmiyorsun. Öyle değil mi?" diye gözlerini kısarak sordu Angelika.
"Gerekmedikçe evet."
"Enteresan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGELIKA
General FictionDeğerli okurlar... ANGELİKA - BEGONVIL isimli kitabım dü itibariyle satışa çıkmıştır. İlginize şimdiden çok teşekkür ederim. Dünyanın en iyi ilk üç bilgisayar korsanından birisi Angelika. Belkide en iyisi o. Kirli dünyaların korkusu. Bazen bir me...