9. Bölüm

1K 59 25
                                    


Mr. Knightley, Emma'yı haksız görebilirdi ama Emma kendini haklı buluyordu. Mr. Knightley'nin hoşnutsuzluğu öyle büyüktü ki Hartfield Konağı'nın semtine uzun zaman uğramadı. Sonunda karşılaştıkları zaman da Emma henüz bağışlanmadığını onun aşırı ciddi yüzünden anladı. Üzüldü ama pişmanlık duymadı. Tersine, her geçen gün kendi düşünce ve davranışlarını biraz daha haklı çıkarır gibiydi. Hele bundan sonraki günlerde olup bitenler genç kızın kendi kendisini daha da haklı görmesini sağladı.

Portre, Mr. Elton'ın Londra'dan dönüşünden az sonra çok zarif ve şık bir çerçeve içinde konağa geldi, gündelik oturma solunundaki şöminenin üstüne asıldı. Mr. Elton yerinden kalkıp tabloya bakarak, tam kendinden beklendiği gibi iç çekip kırık dökük cümleler mırıldanarak hayranlığını belirtiyordu. Harriet'e gelince; onun duygularının da hızla, yaşının ve toyluğunun elverdiği ölçüde güçlü ve dayanıklı bir bağlılık oluşturmaya başladığı açıktı. Çok geçmeden Emma, onun Mr. Martin'i artık yalnızca, Mr. Elton'la karşılaştırmak için aklına getirdiğinden ve bu kıyaslamalarda da Mr. Elton'ın kesin üstünlük kazandığından iyice emin oldu.

Genç arkadaşını kafaca geliştirmek için bol bol yararlı kitap okuyup yararlı konularda konuşmak konusundaki niyeti henüz, birkaç kitabın başlangıcından birkaç bölüm okuyup, "Kalanına yarın devam ederiz," demek aşamasından öteye geçmiş değildi. Hoşbeş etmek, ciddi kitapları ciddi biçimde okumaktan daha kolaydı; Harriet'in mutlu geleceğiyle ilgili hayaller kurmak da onun kavram yeteneğini güçlendirmekten, zihnine gerçekler aşılamaya çalışmaktan çok daha keyifli... Harriet'in şu sıradaki tek edebiyat uğraşı, ömrünün akşam yılları için yaptığı tek zihinsel ve ruhsal yığınak, bulup işittiği her türlü bilmeceyi, Emma'nın hazırlayıp çeşitli motifler ve şifrelerle süslediği ince bir albüme çekmekten ibaretti.

Şu edebiyat düşkünü çağımızda, bu türden, hem de adamakıllı büyük çapta koleksiyonlara oldukça sık rastlamak olasıydı. Mrs. Goddard'ın okulundaki başöğretmen Miss Nash tam üç yüz bilmece biriktirmişti. Ondan esinlenmiş olan Harriet de Emma'nın yardımıyla, bu sayıyı geride bırakmayı umuyordu. Emma bilmecelerin aranıp bulunması ve seçilmesinde arkadaşına yardım ediyordu. Harriet'in yazısı da inci gibi olduğundan, ortaya hem sayı hem de düzen yönünden birinci sınıf bir yapıt çıkacağı söylenebilirdi.

Mr. Woodhouse da konuyla hemen hemen kızlar kadar ilgiliydi ve çok zaman albüme konmaya değer bir şeyler anımsamaya çalışıyordu. Gençliğinde ne çok, ne usta bilmeceler vardı! Ne tuhaf, acaba neden şimdi hiçbiri aklına gelmiyordu ama elbet zamanla gelirdi. Ne var ki bu çabalar her zaman, "Kitty, güzel ama donuk bir kız," diye bir bilmecenin ilk satırıyla sona eriyordu.

Bu konuda konuşmuş olduğu iyi dostu Perry de şimdilik bilmece türünden bir şey anımsayamıyordu ama Mr. Woodhouse ona, kulağını açık tutmasını sıkılamıştı; Mr. Perry çok yer dolaşıp çok insanla görüştüğüne göre o yönden bir şeyler umulabilirdi.

Emma, cümle kasaba zekâlarının topluca bu işe adanmasından yana hiç değildi. Onun yardımını dilediği tek kişi Mr. Elton'dı. Genç adama, aklına gelebilecek tüm bilmece, bulmaca, kelime oyununa dayanan şiir ve dilden kaydırmacaları onlara getirmesi rica edildi ve Emma onun bu konuya önemle eğildiğini görerek sevindi. Genç adam bir yandan da, getirdiği bilmecelerde kadınlığı alaya alan kaba ve kırıcı ya da açık saçık tek bir sözcük bulunmamasına son derece dikkat ediyordu. Her sözü kadınlığı göklere çıkarmalıydı! Kızlar, albümdeki en kibar iki üç bilmeceyi ona borçluydular.

Bir süre sonra Mr. Elton çok tanınmış, oyuncaklı bir şiir bilmeceyi anımsayıp pek duygusal bir edayla okuduğu zaman Emma, bunu bildiklerini ve üç beş sayfa önce albüme geçirmiş olduklarını ona üzülerek bildirdi:

EmmaWhere stories live. Discover now