42. Bölüm

595 45 8
                                    


Uzun süredir Sucklinglerden tez zamanda bir ziyaret umuduyla beslenmiş olan Highburyliler, onların sonbahara kadar kesinlikle gelemeyeceklerini öğrenince bu umudun kursaklarında kalmasının üzüntüsüne katlanmak zorunda kaldılar. Artık zihinsel melekelerini işletecek ilginç yenilik beklentilerinden yoksundular. Gündelik haber değiş tokuşlarında gene, bir süre Sucklinglerin beklentisiyle çeşitlenmiş olan eski, kısıtlı konularıyla yetinmek zorundaydılar. Mrs. Churchill'in ve Mrs. Weston'ın son durumları gibi. Mrs. Churchill'in sağlık durumu, her gün yeni bir rapora konu olur gibiydi. Mrs. Weston'a gelince; onun dünyaya getireceği çocuğu, günleri sayarak beklerken konu komşu öylesine mutluydular ki yavrusunu kucağına aldığı zaman kendisinin de aynı derecede mutlu olmasını umuyorlardı!

Mrs. Elton büyük düş kırıklığı içindeydi. Büyük keyif ve gösteriş fırsatlarını ertelemek zorunda kalmıştı. Tanıştırma ve salık verme planları beklemek ve tasarlanmış olan tüm eğlentiler bir süre gene konuşma düzeyinde kalmak zorundaydı. Mrs. Elton önceleri bu kanıdaydı ama konuyu biraz düşündükten sonra her şeyden vazgeçmenin kaçınılmaz olmadığı sonucuna vardı. Sucklingler gelmese bile onlar, kendi aralarında neden Box Tepesi'ne bir gezi düzenlemeselerdi? Sonbaharda onlarla birlikte gene gidebilirlerdi. Böylece Box Tepesi'ne gezi düzenlenmesi kararlaştırıldı. Sucklingler gelince böyle bir gezi yapılacağı kasaba halkı arasında uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki bu, başka bir gezi fikrini bile doğurmuştu: Emma, Box Tepesi'ni hiç görmemişti; görmeyi, herkesin orada ne bulduğunu öğrenmeyi çok istiyordu. Mrs. Weston'la karar vermişlerdi, şöyle güzel bir sabah arabaya binip gideceklerdi. Yanlarına yalnızca birkaç seçme dost alacaklardı. Bu gezi sessiz, iddiasız, ince zevkli bir biçimde gerçekleştirilecek ve Mrs. Elton'la Sucklinglerin düzenleyeceği, bol bol yiyip içme üstüne kurulmuş, telaşlı, gösterişli bir piknikten kat kat daha seviyeli olacaktı.

Bu, aralarında öyle açıkça anlaşılmış bir şeydi ki Mr. Weston'ın konuyu Mrs. Elton'a götürmüş olduğunu duyunca Emma şaşmaktan ve biraz da sinirlenmekten kendini alamadı. Mr. Weston, papazın hanımına, ablasıyla eniştesi gelemediklerine göre geziye hep birlikte çıkmalarını önermiş, o da bunu hemencecik kabul etmiş. Eğer Emma'nın bir itirazı yoksa böyle yapacaklarmış. Şimdi, Emma'nın tek itirazı Mrs. Elton'ı günahı kadar sevmeyişi olduğuna ve Mr. Weston'ın da bunu çok iyi biliyor olması gerektiğine göre, artık yeniden söz konusu etmeye değmezdi. Böyle bir söz adamı kınamadan söylenemeyeceğine, bunun da karısını üzeceğine göre, Emma, aslında kaçınmak için çok şey yapabileceği bir plana, evet, demek durumunda kaldı. Öyle bir plan ki onu, "Mrs. Elton'ın grubundan" sayılmak gibi bir aşağılanmaya bile açık bırakabilirdi! Genç kızın tüm duyguları buna başkaldırıyordu; dıştan boyun eğmekte gösterdiği sabırsa, Mr. Weston'ın baş edilmez iyi niyetlerine karşı içten içe duyduğu kızgınlığı büsbütün sertleştiriyordu.

O ise, son derece rahat, "Yaptığımı onayladığına sevindim," dedi. "Zaten biliyordum ya. Kalabalık olmayınca böyle gezilerin tadı çıkmaz. Ne kadar kalabalık, o kadar iyi. Kalabalık kafile kendi eğlencesini yaratır. Zaten Mrs. Elton da iyi bir hatuncağız. Onu bırakıp gitmek içimize sinmezdi."

Emma bunların hiçbirini yüksek sesle yadsımadı, ama içinden de hiçbirine katılmadı.

Haziranın ortası gelmişti ve havalar çok iyi gidiyordu; Mrs. Elton piknik gününü kararlaştırmak ve bıldırcınlı börekle soğuk koyun budu arasındaki seçimi Mrs. Weston'la kararlaştırmak için sabırsızlanmaya başlamıştı ki araba atlarından birinin topallaması her şeyi hazin bir belirsizliğe soktu. Atın iyileşmesi haftalar sürebileceği gibi yalnızca birkaç gün de sürebilirdi ama bu arada hiçbir hazırlık yapmayı göze alamadıklarından hüzünlü bir durgunluğa gömüldüler. Mrs. Elton'ın iç dünyasının zenginlikleri de bu düş kırıklığına karşı yeterli olamadı.

EmmaWhere stories live. Discover now