~İyi Arkadaşlar / 2. BÖLÜM~

12.5K 315 35
                                    

Rüya'dan
Dışarıyı izlerken geldiğimizi fark edemedim. Niyazi abi bana seslendikten sonra beraber arabadan indik. Bavulumu daha doğrusu bavullarımı da aldıktan sonra sarıldım.

'' Rüya kızım içim hiç rahat değil. Bak istersen geri dönelim. Şimdi babanı arar -'' hemen sözünü kestim.

''Hayır Niyazi abi babamı sakın arama. Onca işin gücün arasındabirde beni takmasın kafasına. ikimizde biliyoruz ki babam öğrendiği an işlerini bırakıp buraya gelicek. Bunu istemiyorum. Bu benim için daha iyi olucak. Hem o kadının yüzünü her gün görmek zorunda kalmıcam. Belki arkadaş falan da edinirim.'' Dedim gülümseyerek.

Bu dediğime kendim pek inanmamıştım. Burası zengin bebeleri için ideal bir okul. Farkındayım bende zenginim ama asla onlar gibi şımarık olmadım. Ama Niyazi abi ikna olmuş gibiydi.

'' Peki kızım sen bilirsin. Bak telefonum her daim açık. Saat kaç olursa olsun istediğin zaman ara çekinme. Sonra bozuşuruz bak'' dedi babacan bir tavırla.

Ona içtenlikle gülümseyerek başımı salladım. Bavulları güvenliğin yanına kadar taşımama yardımcı oldu. son defa sarılıp gitmesi gerektiğini söyledim. Amacım kabalık etmek değil ama eğer biraz daha kalırsa tekrar geri dönmem için ısrar edecekti eminim. Niyazi abi gittikten sonra güvenlik bavulları taşımama yardimcı oldu.

İlk olarak müdürün odasina gidip odamı öğrendim. Tabi Büşra hakkında konuşmayı da unutmadım. Odalar 4'er kişilikmiş. Burası çok büyük bir yer. Herkes 4'er kişi olarak kalıcağına göre odalarda büyüktür herhalde.

Müdüre Büşra ile kalmak istediğimi söylemiştim. Sonuçta o benim yüzümden geliyor. (Ne kadar istekli olduğunu bilsem de) yalnız kalıp yabancılık çekmesini istemiyorum. Bu benim için de geçerli tabi. Müdürü beraber kalmamız için ikna etmek pekte zor olmadı. Babam sağolsun...

Güvenlik ve yanındaki kişi beraber bavulları odaya kadar getirdiler. Farkındayım çok zor oluyor böyle ama eşyalarımı o cadının evinde bırakamazdım. Müdürden aldığım anahtarımla odanın kapısını açtım. Odaların büyük olmasını bekliyordum da açıkçası bu kadar büyük olacağını düşünmemiştim. Kaç metre kare acaba? Düşüncelerimi bölen bir kız sesiydi.

''Merhaba sen yenisin galiba. Odayı süzmen bittiyse tanışalım istersen.''

Böyle diyince utandim. Ahh kahretsin! yanaklarım kızarmak zorunda mı? Kıpkırmızı olduğuna eminim. Yanıyor çünkü.

''Tamam tamam utan diye söylememiştim'' dedi gülerek.

''Tanışalım o zaman ben Rüya.'' Dedim sevimli olduğunu düşündüğüm bir sesle. Gülümsediler. Evet ''-ler'' çünkü içerde iki kişi vardı. Eğer eşcinsel olsaydım direk yavşıcağım türden güzellikleri vardı. Ama ben eşcinsel değilim! Yeşil gözlü olan kız konuşmaya basladi.

'''Vaay demek adın Rüya. Çok sevdiğim bir isimdir. Güzel bir adın var. Bende Tuğçe'' dedi elini uzatarak. Elini sıktım. Yeşil gözleri çok hoş.

''Teşekkür ederim. Senin de gözlerin çok güzel '' Dedim gülümseyerek.

''Haa yani adım güzel değil öyle mi?'' Dedi yalancı olduğunu bildiğim bir alınganlıkla. Gamzeli kız konuşmaya basladi. Koca gözleri vardı ve bu çok... çok tatlı.

''Uzatma Tuğçe! Merhaba bende Tuğba. Tanıştığımıza memnun oldum.'' Dedi gülümseyerek.

''Bende memnun oldum. Gamzelerin çok tatlı!'' Dedim kendimi tutamayarak. Ne dedim ben...
''Ya-yani şey demek istedim.'' Dedim hızla. Bu sefer ikisi birden gülmeye başladılar. Yine kızardım.

'' Ya sen çok tatlısın. Özellikle de utanınca kizarman. Allahım tipe bak (bu genelde benim tepkim oluyor :)) teşekkür ederim. Senin de gamzelerin çok tatlı.'' Dedi gülmeye devam ederek. Bende kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Bir süre sonra hepimiz gülmeyi kestik.

''Şey siz.. kardeş falan mısınız? '' Dedim. Birbirlerine bakıp gülümsediler. Tanrım çok sevimliler.

''Evet ben ablasıyım.'' Dedi Tuğçe. Bunun üzerine Tuğba hemem itiraz etti.

''Hayır ablam falan değil. Sadece 5 dk falan var aramızda'' dedi. Bu bana ablam ve beni anımsattı. Yani hiç birbirimizi görmedik ama keşke bizde böyle olabilseydik diye düşündüm.

'' Rüya iyi misin? Yanlış birşey mi söyledik'' dedi Tuğçe.

''Ha?! Yok yok. Yanlış birşey söylemediniz. Ben sadece... benimde bir ablam var. Yani aramızda yaklaşık 10-15 dk falan var. Sizin gibi. Onu düşünüyordum.''

''Yaa demek ki ablan var. Birgün tanışmak isterim.'' Dedi Tuğçe. Başımı iki yana salladım.

''Malesef tanışamadınız. Çünkü onu kaybettik.'' Dedim. Sesimin kötü çıkmasına engel olamadım. İkiside üzgün gözlerle bana bakıyordu.

''Özür dileriz. Başın sağolsun'' dedi Tuğba.

''Yok ölmedi. Yani bilmiyorum. Gerçekten kaybettik. Kaçırdılar onu bizden.'' Dedim. Bu sefer şaşkınlıkla bakıyorlardı. İlk Tuğçe konuştu.

''Iıı neyse kapıda kaldın. Önce bir güzel yerleş dinlen. Yemek yerken konuşuruz. Yemek saatine az kaldı zaten.''

''Dur hatta bizde yardım edelim. Çabuk bitsin iş. Canım sıkılıyordu zaten'' dedi Tuğba. Tam itiraz edecekken Tuğçe anlamış olucakki

''Yaa itiraz etme ışte. Hem bak değerini bil. Ben Tuğba'ya yardım et desem bin takla atar yapmamak için'' dedi. Bunu üzerine Tuğba gözlerini devirdi. Bu hallerine güldüm. Ben biraz önce iyi arkadaş bulamam demiştim dimi...
Sözümü geri alıyorum.
................
2. Bölümü de hayırlısıyla yazdım sonunda. Umarım beğenirsiniz. Bana biraz saçma geldi. Ee kardeşim madem saçma geldi ne diye paylastin diyeniniz olur belki. Yaklaşık 4 gündür falan düşünüyorum acaba neler yazsam diye anca bunlar çıktı. Kusuruma bakmayın!^^ bir dahaki bölüm karakterleri paylasicam. Iyi günler dilerim :))♡

Yatılı Kız Lisesi (Girl×Girl)Where stories live. Discover now