~Ne Sevgilisi Lan! / 9. BÖLÜM~

6K 245 103
                                    

Herkesten çok özür dilerim. Bölümü söz verdiğim gibi uzun tutmaya çalıştım. Umarım beklentinizi karşılar. İyi okumalar:)

********************

Rüya'nın ağzından:

  Neyseki kızlar birşey dememişlerdi. Acıktığımız için hazırlanıp hızla yemekhaneye indik. Nedenini bilmediğim bir şekilde gözüm o mavileri aramıştı. Ama görememiştim. Erken gelip gidiyormuş zaten. Gitmiştir çoktan herhalde.

  Neyse, banane diyerek kendime kahvaltilik aldım. Sabah kalktığımda çok açmış gibi hissediyordum. Ama şu an pek birşey yiyesim yoktu.

  Birlikte bir masaya oturduk. Hem gülerek sohbet ediyor, hemde kahvaltı yapıyorduk. Daha doğrusu yapıyorlardı. Ben ise tabağımdakilerle oynuyordum. 'Nimetle oynanmaz pis kafir ' diye beni azarlayan iç sesimi okkalı bir küfür ile geri gönderdim.

  Bir süre sonra bir çok kişi kapıya bakınca beninde bakışlarım kapıya döndü. Deniz kapının dibinde dikilmiş etrafa bakıyordu. Sonunda bakışları beni buldu ve bana döndü. Dün gördüğüm rüya nın sahneleri bir bir aklıma gelirken kızarmama engel olamadım. Bir kaç dakika daha bana bakıp hızlı adımlarla geri gitti.

  Arkasından bakakaldım. Nolmuştu ki? İçimdeki merak duygusuyla kızlara dönüp

''Ben bir lavaboya gidiyim!''  Diyerek hızla ayağa kalktım. Bu ani hareketime anlam veremeselerde birşey demediler.

  Koridorda etrafa bakınarak yürüyordum. Sonunda onu gördüğümde lavaboya girdiğini gördüm. Ah ne mutlu bana, arkadaşlarıma da yalan söylememiş oldum! Bir süre kapının önünde durup girsem mi diye düşündüm. Ya tersleyip 'niye geldin' derse.

  Amaan sanki babasının tuvaleti. En kötü işemeye geldim derim olur biter yani. Sonunda cesaretimi toplayıp içeri girdim. Baktığımda gözlerini kapatmış arkasındaki tezgaha dayanmış bir şekilde duruyordu. Şu an nasıl göründüğünü bir bilse...

  Ben onu izlerken yüzünde oluşan tebessüm beni şaşırttı. Geldiğimden beri tebessüm yüzünden silinmemişti. Geldiğimi hala fark etmemişti sanırım. Çünkü gözleri hala kapalıydı. Derin bir nefes aldı. Ardından birşey mırıldandı ama duymadım. Sadece dudaklarının kıpırdadığını görmüştüm.

  Gözlerini açıp bana dikti o mavilerini.

''Şey iyi  misin? '' diye sordum. Sessizce bir süre sadece bana baktı. Ardından gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Tekrar baktığında bana attığı soğuk bakışlarla kendimi buzlukta gibi hissettim. Ardından da cevap vermeden çıkıp gitti. Nolduki Şimdi? Yanlış birşey de söylemedim.

  Arkasından mal mal kapıya bakarken, sorunlu herhalde diye geçirdim içimden. Ama suç bende ne diye soruyorsam. Derince oflayıp başımı iki yana salladım. Madem o beni görmezden geliyor bende gelirim. Hah çok ta tın yani.

  Hızlı adımlarla lavabodan çıkıp yemekhaneye doğru yürüdüm. Onların çıktığını görünce beni görmeleri için el salladım. Fark ettiklerinde yanıma geldiler.

  ''Ee napalım Şimdi?'' Nisan'ın sorusuyla birbirimize bakmaya başladık. Kimseden ses çıkmayınca.

  ''Bahçeye çıkıp çardakta otursak.'' Diye bir fikir attım ortaya. Hepsi başka bir fikirleri olmadığından beni onayladılar.

  Ben Mayıs ve Tuğçe bahceye çıkarken Nisan ve Tuğba ikilisi de kahve alıcaz diyip kantine gittiler. Aslında Mayıs olmasaydı TuğNis shipleyebilirdim. Manyak bir çift olurlardı. Ardından Tuğba nın eşcinsel olmadığı ve Mayıs'ın böyle birşey dediğimi duyduğunda beni bin parçaya bölebiliceği aklıma gelince bu düşünceyi hemen kafamdan sildim.
 
  Boş bir çardak bulup kendimizi oraya attık. Hava güneşli ve sıcak olduğundan yurdun yarısından fazlası dışarıdaydı. Geri kalanı da ya daha uyanamamış yada hala tıkınmakla meşguldür herhalde. Dün içmiş olmasaydık ve başıma ağrılar girmeseydi eminim aksama kadar uyuyabilirdim. Birazcık uykucuyumda.

  Dün olanları konuşup gülüşürken gözümle etrafa bakınıyordum. Bakışlarım karşımızda oturmuş bana dik dik bakan Deniz'e takıldı. Gülüşüm yavaş yavaş solarken ona sert ve soğuk bakışlar atmaya başladım. Anında kaşları çatıldı. Umursamadan kızlara döndüm. Hala konuşuyorlardı.

  İlerden gelen elleri abur cubur (çoğunluğunu cips çekirdek ve kola kaplıyordu) poşetleriyle dolu ellerinde tepsiyle kahveleri taşımaya çalışan TuğNis ikilisine takıldı. Gülmeden edemedim. Çocuk gibiler. Bu yönleri çok tatlı.

  Taşıyamıcaklarını anladığımda ayağa kalkıp onlara doğru yürüdüm. Beni gördüklerinde surat ifadeleri 'çok şükür' 'Biri yardıma geldi sonunda' 'bunları alan aklıma sokiyim' dermiş gibiydi. Nasıl anladım bende bilmiyorum. Neyse konumuz bu değil.

  Birkaç poşet aldım elime. Oha  lan ne ağırmış aq. Bunlar nasıl taşıdılar buraya kadar merak ediyorum. Neyse diyerek arkamı döndüm. Güvenliğin yanında gördüğüm kişi ile şaşkınlıkla gözlerim sonuna kadar açıldı.

  Büşra ve Niyazi abi güvenlikle konuşuyorlardı. Büşra etrafa bakınıyordu. Gözleri beni bulduğuna kocaman açıldı. Parladığına yemin edebilirim. Bu kadar uzakta bile belli oluyordu. Birden çantasını yere atıp bana doğru koşmaya başladı.

 Kaşlarım da havalandı. Hala koşuyordu ve herkes ona bakıyordu 'deli mi bu kız' dermiş gibi.  Sonunda dibime kadar geldiğinde üzerime atlayıp ellerini boynuma doladı. Refleks ile bende beline sarıldım. Tabi el mecbur elimdeki poşetlerde yerle buluştu.

  Büşra başını boynuma gömüp:

''Seni çok özledim Rüya'' derken ben bana ve kucağımdaki Büşra'ya öfkeyle bakan Deniz'den gözlerimi alamiyordum. Neye sinirlendi ki bu. Omuz silktim. Hala kucağımda  olan Büşra'ya döndüm.

 ''Yerin rahat herhalde. Yerleştin baya'' dedim şakayla karışık. Anında kendini yere attı. Gülmeden edemedim. Çünkü utanmıştı ve yüzüme bakmıyordu. Genelde utandığında böyle yapar da.

  ''ş-şey ben birden seni g-görünce şey oldum yani heycanlandım da ondan '' kahkaha attım. Bu hali çok sevimliydi. Hala bakmıyordu yüzüme. Yüzünü avuclarimın içine alıp kendime çevirdim.

 ''Büşra yüzüme bak. Utanman için söylememiştim canım.'' Dedim gülümseyerek. O da gülümsedi. Tek elim hala yanağındayken diğer elimle saçını karıştırdım. Bu hareketime çok sinir olurdu. Sanırım o da benim gibi saçına dokunulmasından hoşlanmıyor.

 ''Yhaa karıştırma saçımı!'' Dedi homurdanarak. Gülümsemesini belli etmemeye çalışıyordu. Birden Büşra yana doğru savruldu. Hemen tuttum. Allah'tan düşmedi.

''Aah pardon görmedim!'' Yandan gelen sesle oraya döndüm. Deniz hiçte gerçekçi olmayan üzgün surat ifadesiyle bize bakıyordu. Anında kaşlarım çatıldı.

''Naptığını sanıyorsun sen! Dikkatli olsana. Yere düşüp bir yerini incitebilirdi. Ya tutamasaydım-'' sözümü kesen elimi tutan ve Deniz'e sert bakışlar atan Büşra'ydı.

''Tamam Rüya sakin ol. Iyiyim ben.'' Dedi gözlerimin içine bakarak. Bana bakarken ki bakışları da neydi öyle. Sanırım onu korumam onu mutlu etmişti.

 ''Pardon dedim ya. Hem şu bücür sevgilinin de birşeyi yokmuş işte! '' soğuk bir sesle konuştu ve hızlı hızlı yürüyerek içeri girdi.

Bu da neydi böyle. Ne sevgilisi lan!...

******************
BÖLÜM SONUUU!

Beğendiniz mi?

Farkındayım çok uzun olmadı ama elimden bu kadar geldi.

Bu seferlik görmezden gelin lütfen.

Ve birşey daha bir daha bölümleri geç yazmicam.

Son birşey. Hikayemi okuyan herkese çok teşekkürler. Genç kurgu da 132. Olmuşuz. Ve okunma sayıdı 4k ya ulasmis.

Woaah  gerçekten bu kadarını beklemiyordum. Çok mutlu ettiniz beni.

SİZİ SEVİYORUM.

Bunu sıradan bir seviyorum olarak algılamayın. Kalpten gelen bir sözdür bu benim için:)
 

Yatılı Kız Lisesi (Girl×Girl)Where stories live. Discover now