zamanlama hataları

8.7K 852 269
                                    

Jimin sabahın narin ışıkları arasında uyanırken kendini, gece bıraktığı şekilde buldu. Vücudunun çoğu kısmı felçli kaldığını düşüneceği derece uyuşmuştu fakat hala sığındığı göğüs ve boyun bir müddet daha orada dinlenmek için onu baştan çıkartıyordu. Bu görüntü ona daha önce yaşamadığı cennetten bir görüntü gibiydi. Eğer hala rüyada olduğunu düşünseydi, kendini cennette hissedebilirdi. Kendini birden bire iç çekerken bulduğunda kafasının hemen üstünde çatallı bir ses ona eşlik etti.

"Günaydın." Jimin gözlerini sımsıkı kapatarak elleriyle Jungkook'un yakasından tutmuş ve gece olan her şeyin teker teker zihnine girmesine izin vermişti. Jungkook, o hemen uykuya dalmadan önce ne demişti? Hah, sen her şeyinle güzelsin demişti. Bunu, Jimin'e, söylemişti. Jimin şimdiden kızardığını hissediyorken, geri kalan hatıraları düşünmek bile istemiyordu. Az önce yaşadığı cennet yavaş yavaş cehenneme dönerken yanakları dahil tüm vücudunun alev aldığını hissetti.

"Sana da günaydın." Jungkook'un sakin nefes alışlarını hissediyor ve göğsünün inip kalkmasını en sevdiği filmmiş gibi izlemek istiyordu. Tek gecede tüm bunlara bağımlı olmak akıl işi değildi. Kesinlikle Jimin aklını hawaide unutmuş ve mantıklı düşünme yetisini kaybetmişti.

"Eğer biraz daha böyle durmaya devam edersek muhtemelen hayatımız boyunca bir daha hareket edemeyeceğiz."

"Yüzünü görmeye hazır değilim." Jimin söylediği şeyin saçmalığını umursamamaya çalıştı. Sonuçta her şeyi ile güzelse saçmalıkları ile de güzel olmak zorundaydı.

"Neden?"

"Geceye dair her şeyi hatırlıyorum." Jimin bulunduğu konumdan Jungkook'un nefesini tuttuğunu hissedebiliyordu.

"Her şeyi hatırladığına emin misin?"

"Ufak bir sınav yapalım istiyorsan bay her şeyimi seven şahıs." Pekala bunu söylememeliydi. Kesinlikle bunu söylememeliydi. Jungkook'un nasıl bir tepki verdiğini bilmiyordu şu an ama biraz daha nefessiz kalmaya devam ederse bir daha tepki veremeyeceğini biliyordu. "Nefes al."

"Eninde sonunda birbirimizle yüzleşmek zorunda kalacağız. Ayrıca sarhoş değil miydin sen? Boşuna mı kendini taşıttırdın bana?"

"Sarhoştum ama hatırlıyorum işte." Jimin bu anın daha uzun sürmesini isteyebilirdi. Burun direğini sızlatacak kadar yakından gelen Jungkook'un kokusu, başını içkisiz döndürmeye yetecek bir uyuşturucu gibi tekrar ve tekrar isteyeceğine emindi. Bunu sevmişti, aynı sesi gibi, aynı kahkahası gibi bunu da ömrünün her anında duyumsamak isteyeceğine emindi.

"O zaman evlendiğimi-"

"O geceyi hatırlamıyorum." Ama emin hatırlamak için her şeyimi verebilirim diye düşündü Jimin. O anın her ayrıntısını bile hatırlamak istiyordu. Neler olduğunu ara sıra hala hayal ediyor ve teoriler bataklığında etrafa savruluyordu.

"Pe-" 

"Uyanın artık sizi sevimsiz köpekler." İçeri giren kişiyle Jimin bir an ne yapacağını bilememiş ve Jungkook'u var gücüyle itmişti. Yerden tok bir ses çıkarken Jimin nefesini tutmuş ve Jungkook'un bu sırada acıyla inlemesini dinlemişti. Bir anda heyecan yapmıştı. Sonuçta odaya giren kişiyi tanımaması bir yana, kapıyı çalmadan girmesi utanmasına sebep olmuştu. Yanlış bir şey yaptıklarından değil sadece utanmıştı. "Cidden inanılmazsınız. Sen, civcive benzemeyen, konuşmamız lazım." Jimin ile Jungkook sonunda birbirlerine baktıklarında Jimin utançla gözlerini kapattı. İkisi de burada kimin civcive benzediğini biliyordu. Jimin utançal doğrulurken yatağın ortasında bağdaş kurarak oturdu. Bir yandan gözlerini ovuşturuyor bir yandan da hareket ettikçe ağrıyan kemiklerini gevşetmeye çalışıyordu. "Kime diyorum?! Sapık gibi izlemeyi kes ve benimle gel Jungkook." Jimin, Jungkook'tan geldiğini düşündüğü birkaç homurtu arasında birkaç ses daha duydu. Jungkook odadan çıkarken Jimin şimdi ne yapacağını düşündü. Eve gitmesi gerekiyordu ama Jungkook onu aldığı için yolu bilmiyor olması bir yana nerede olduklarını bile bilmiyordu. Jungkook gelene kadar yatmaya devam etmeye karar verince kendini boş bir çuval misali tekrar yatağın içine bıraktı.

✓ Fated | kookmin Where stories live. Discover now