asıl gerçek kalplerden dökülen kırıntılar

7.7K 784 117
                                    

Her zaman ki gibi geçen bir sabahın devamında Taehyung elinde kahvesiyle bar sandalyelerinden birine oturmuş arkasında hazır olmayı bekleyen tostunu yemek için sabırsızlanıyordu. Normalde bugün tatil olması gerekiyordu fakat şirkettinden gelen -ki bu işte şefinin kesinlikle  bir parmağı olduğunu düşünüyordu, bir aramanın ardından sabahın bu erken saatinde kalkmak durumunda kalmıştı.

Gece deliksiz bir uyku çekmiş olsa da vücudu yorucu bir haftanın ardından sadece yenilenmek istiyor ve bunu muhtemelen Jimin'in ile çıkacağı güzel bir akşam üstü yürüyüşü veya sadece televizyon izleyerek geçireceği bir günün ardından olacağını biliyordu.

Bugün, bu saatte kesinlikle kendisinin yaptığı gibi Jimin'in uyanmayacağına emindi. Fakat Jimin'in odasından gelen birkaç tıkırtının ardından derin bir nefes aldı.  Muhtemelen tuvalete kalkmış ve geri o sıcak yatağına, Taehyung'un yapamadığı güzel, mışıl mışıl uykuya dönecekti. Taehyung iç çekerek kahvesinden bir yudum daha aldı.Mutfağa doğru gelen tıkırtılar Taehyung'un aklını karıştırırken Jimin olduğunu düşündüğü -veya olması gereken kişiye doğru konuştuğunda bardağında ne kadar kahve kaldığına bakıyordu.

"Hayırdır erkencisin? Ben mi ses yaptım?" Sesinin kahveden dolayı boğuk çıkmasına aldırış etmeden soğumaya yüz tutmaya başlamış kahvesinden tekrar büyük bir yudum alıp gelen kişiye baktı ve bu açıdan gördüğü ben kesinlikle Jimin değilim diye bağıran uzun çocuğa bakarken bir süre bardak ağzında kaldı.

"Sanırım Jimin'e dedin ama aslını istersen o hala uyuyor." Taehyung'un sima ve Jimin yüzünden ismen çok iyi tanıdığı kişi konuştuğunda Taehyung ağzına dolan tüm kahveye dışarı püskürtmekten çekinmedi.  "Hey sen iyi misin?" Jungkook ise bu tepki karşısında gözlerini açarak çekingen bir şekilde Taehyung'a adım attığında elini ileri uzatmıştı fakat aralarındaki en az on adımlık mesafeden göndermeye çalıştığı yardım abes görünmekten öteye gidememişti.

"Sen ne yapıyorsun?"

"Aslında tuvaleti arıyordum ama Jimin'i uyandırmak istemedim. Yani evinizi karıştırmak gibi bir amacım yoktu." Jungkook, Jimin'in arkadaşı olduğunu tahmin ettiği kişiye karşı ellerinin sallayarak konuştuğunda ufaktan korkmuştu. Karşısındaki kişinin nasıl bir tepki vereceğini tahmin edemiyor oluşu yüzünden ne yapacağını bilmiyor ve hareket etmeye bile çekiniyordu.

"Yani demek istediğim bu evde ne işin var senin?" Taehyung, az da olsa olayın şokunu atlatmış bir şekilde konuştuğunda hala aklında bir ton senaryo vardı. Hiçbiri Jimin'in yapabileceği türden şeyler olmayışı işleri yokuşa sürüyordu. Fakat düşündüğü kişi Jimindi. Daha iki güne kadar öylesine bir fikir gibi görünen kaçırma planından bahsetmemiş ve Taehyung dalga geçmemiş olsa şu an düşündüğü hiçbir şeyin Jimin'in elinden çıkmayacağına el basardı. "Lütfen Jimin'in seni eve attığını söyle yani söyleme. Jimin'in bunu yaptığını söyleme."

"Aslınd-"

"Seni kaçırmış olamaz değil mi? Ama kaçırsa nasıl bu kadar sakin olabi- Aman Tanrım sana bir tür ilaç filan mı verdi?!" Taehyung abartarak konuşmuş ve olayın saçma oluşundan dolayı telaşlı bir şekilde etrafta dolanmaya başlamıştı. Jungkook'a göre ise şu an deli gibi görünmekten bir adım öteye gitmiyordu.

"Sakin olur musun lütfen?" Jungkook gergin bir şekilde gülümsediğinde Taehyung hala aklına gelen binlerce senaryonun nasıl gerçekleşebileceğini düşünüyor bir yandan da amerikan usulü mutfaktan çıkmış etrafta volta atıyordu. "Jimin'in suçu yok."

"O zaman sen neden buradasın?" Jungkook sanki söylemeye çekiniyormuş gibi Taehyung'un olmadığı her yerde gözünü gezdirirken dudaklarını büzmüş ve ellerini önünde birleştirmişti.

✓ Fated | kookmin Where stories live. Discover now