nefes alamamanın en uzun hali

4.8K 505 64
                                    

Tatsız geçen günlerin ardından Jimin işaret parmaklarını şakakları ile buluşturmuş bir şekilde önündeki kağıda bakıyordu. En sonunda şirketi devredebileceği birilerini bulmuştu şimdi ise düzgün karar verip imza atması gerekiyordu sadece. Uzun süredir başında yer edinen ağrı gözlerin vurduğunda derin bir şekilde iç çekti. Neredeyse yapması gereken her şeyi yapmıştı, şimdi ise yapması gereken yek şey imza atmaktı fakat bu o kadar ağır geliyordu ki omuzlarına. Anlaşma metnini neredeyse on defa okumuş her bir maddeyi uzun süre düşünmüştü; hiçbir yanlış olmasını istemiyordu.

Hiçbir zaman bu işlerin adamı olmamıştı Jimin, her zaman köşede durup bu olayları izleyen kişiydi o. Ev, şirket işlerini hep babası idare etmişti; bir gün olsun ilgisini çekip izlememişti neler yaptığını. Gerçi babası da pek ilgilenmemişti oğlunun ne yaptığıyla; o sadece kendi isteklerinin yerine gelmesini istemişti, Jimin'in ne yaptığı veya nasıl yaptığı önemli olmamıştı hiç. Şimdi ise bir erkekten hoşlanıyor oluşu elbette gözüne batardı, sonuçta planlanmış bir şey değildi, babasının istediği bir şey de değildi, hele ki babasının menfaatlerine uymuyordu bile.

Jimin kimsenin duymayacaği bir şekilde acıyla inledi. Ailesi cidden onu silmişti ve bu kısa sürede çözülecek bir sorun bile değildi. Jimin suçu olmadığı halde özür dilemeye çalışmış, fakat çabaları tuzla buz olmuştu. Ne telefonlarını açmışlar, ne de başka bir şey yapmışlardı; eve gitmeyi bile düşünmüş ama babasının yapacağı şeylerden dolayı bu isteğini içine atmakla yetinmişti Jimin. Öte yandan ailesi dışında çok fazla olay vardı etrafında.

Jungkook neredeyse bir aydır hapishanedeydi ve bu süre zarfında Jimin imkansızı başarmak için çalışmıştı. Bu kadar kısa bir süre zarfında şirketi alacak birini bulmak imkansızdı; imkansız olduğu kadar zararlıydı da. Yine de Jimin üstün avukatlık bilgilerini kullanarak, ki bu hiçbir işe yaramamıştı, bir şeyler başarmıştı. Hem bankaya ayriyeten para çıkarmış hem de şirketi zarara uğramadan satacak duruma gelmişti. Fakat yaşadığı baskı yüzünden bünyesi çok zor duruma düşmüştü.

Hala kendisine yumurta veya değişik şeyler atan insanlar ile karşılaşıyordu, hatta geçen biri olayı aşarak şampuan kutusu filan atmıştı. Jimin onu orada her ne kadar alkışlamak istese de kek harcına dönmüş olduğu gerçeği onu hızlı bir şekilde arabasına girdirmişti. İşin şakasına bir yana bırakırsak bu durum cidden onu derinden etkiliyordu. Hayatının hiçbir alanında bu kadar çaresiz ve kötü biri olarak hissetmemişti, aldığı nefretin haddi hesabı yoktu ve Yeeun'un durma gibi bir niyeti de yoktu. O kendini acındırdıkça her şey daha da kötüye gidiyordu. Derin bir nefesin ardından kafasını az da olsa biraz toolamaya çalıştı Jimin.

"Her şey için teşekkürler." Çatlak sesini umursamadan kağıda attığı ıslak imzaya son bir kez baktıktan sonra gözlerini kapattı Jimin. İşte bitmişti her şey. Üzerine çöken ağırlık ilk başta biraz daha ağır hissettirse de şimdi bir olsun nefes alabiliyordu. Karşısındaki adamlar eşyalarını toplayarak kalkarken Jimin de kendini toparladı ve son kez el sıkışarak iş adamlarını şirketten uğurladı. Dışarıda görünen kalabalık ağzını kurutmuştu. Tekrar ve tekrar aynı şeyleri yaşıyor olsa da bu nefrete alışamamıştı bir türlü; hala eve gittiğinde ufak bir ağlama nöbetine giriyor sonra kendini olabildiğince toplayarak çalışmaya başlıyordu. Bir an önce bu olayın son bulması içinse içten içe dua ediyordu.

Alt dudağını ısırarak evrak çantasını deri koltuğun üzerinden aldı ve şirketin arka çıkışına ilerlemeye başladı. Bugün son duruşma vardı. Bugün gelene kadar gergin kalp krizi geçiriyor gibi hissetmişti, neler olacağını kestiremiyor, tekrar basının önüne çıkmaktan korkuyordu. Bir de Jungkook vardı. Onu çok özlemişti, onunla görüşemiyor oluşu ciğerine aldığı her nefesi iğne misali batırıyordu.  Bugün her şey belli olacaktı ya o özlediği bedene kavuşacak, tüm bu zorlukları beraber atlatacaklardı ya da özlem duygusunun katlanmasına göz yumacaktı fakat Jimin, o kadınla karşılaşacak kadar iyi hissetmiyordu kendini. İçindeki tarifsiz huzursuzluk içini kemiriyor ruhunu sıkıyordu.

✓ Fated | kookmin Where stories live. Discover now