bazı şeyler için iyi bir vakit

8.1K 726 78
                                    

Şirket can sıkıcıydı. Jungkook oraya adımını her attığında bunalıma giriyor, kendisine yöneltilen bir yığın dosyadan kaçmak istiyordu. İşe çabucak dönmesi ve şirketin son zamanlarda ki kötü durumunu toparlaması istenmişti fakat gözden kaçırılan ufak bir ayrıntı vardı. Jungkook bir şirket nasıl yönetilir bilmiyordu.

Etrafında bu durumu göz önünde bulunduran hiç kimse yoktu gerçi. Herkes Jungkook'un ilahi bir adalet sayesinde beynine her şeyin yerleştiğini düşünüyor olmalılar ki kimse yardım talebinde bile bulunmuyordu. Ara sıra Jungkook, babasının özel sekreteri olan yaşlı adamdan yardım istiyor ve bu yardım talebi büyük bir hüsranla sonuçlanması sonrasında kendini büyük bir yıkıntı ile anlamadığı kağıtlara kendini tekrar bakarken buluyordu. Sonuç olarak da ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.

Tüm bu şirket işleri bir yana, babasının cenaze işleri ile ilgilenmişti. Babasının çok seveni olduğundan dolayı başını kaşımaya vakti dahi olmadan herkes şirkete gelmişti. Bu kadar yankı uyandıracağını elbette  tahmin etmemişti. Sadece haberlere çıkacağını  ve kısa sürede unutulacağını düşünmüştü. Fakat şimdiye kadar hangi düşüncesi doğru çıkmıştı ki bu doğru olacaktı? Eh bir de öbür tarafta Jimin faktörü vardı unutulmaması gereken. O gün birbirlerinden ayrıldıktan sonra Jungkook o eve tekrar dönmek istemişti. Tekrar kendini kolları arasına atmak ve oradan bir daha çıkmamak istemişti. Lakin kendi evine bile gidemiyor, çoğu zaman şirkette iki saat uyuyarak kendinden beklenen şeyleri yapmaya devam ediyordu.

Ne kadar zaman geçtiğini kestiremiyor, sadece günlerin geçip gitmesini izliyordu. Jimin ile irtibatı koparmak istemese dahi aramaya bile vakit bulamaması aklını karıştıran diğer unsurdu. O aramayı bile unuturken çoğu zaman, Jimin sadece beş dakikalık konuşma arasında geçen cenaze töreni bilgilerini unutmamış ve Jungkook'un yanına gelmişti. Şu an yan yana duruyorlar ve Jungkook'a baş sağlığı dileyenleri bekliyorlardı. Çoğu kişi Jimin'i tanımamaları  bir yana neden orada bulunduğunu merak etse de kimse sormamıştı. Jungkook ise bu durumdan rahatsız değildi. Jimin Jungkook ve Hoseok yan yana dizilmiş bir şekilde gelenlerin gidişini izlerken ara sıra Jimin, Jungkook'un yanında olduğunu belli edercesine koluna dokunuyor ve bu iki üç saniyelik etkileşim Jungkook'un daha iyi hissetmesini sağlıyordu. Daha cenaze başlamadan önce Jimin'in geleceğini bile bilmezken şu an o olmasa kendini bırakacağını hissetmişti.

Ailesinden geriye sadece halası kalmasına rağmen halasının bir yabancı gibi diğer tarafta dikilip birileriyle sohbet ediyor oluşu ilk başta Jungkook'u rahatsız etmese de insanların sorgulayan bakışlarından sonra bu durum sinirlerini bozmaya başlamıştı. Jungkook'a kalsa cenazeye bile gelmeyi hak etmiyordu fakat insanların beklediği üzere ve olması gerektiği gibi burada Jungkook'un yanında durması gerekiyordu. Sonuçta onun öz kardeşi ölmüştü. Fakat onun yerine öz dayısı olmadığı halde bir yanında Hoseok, daha kim olduğunu bile bilmemesine rağmen diğer yanında da Jimin duruyordu ve bu durum Jungkook'un sinirden kahkahalar atarak kafasını duvara vurma isteğini ortaya çıkartıyordu.

"Sen iyi misin?" Jungkook sol kolunun üzerinde nazik birkaç dokunuş hissedince gözlerini yavaşça kapattı. Elbette değildi. Her yeri yorgunluktan sızlıyordu, beyni çalışmayı reddediyor ve bedeninin gitmek istediği yer konusunda diretiyordu. Ayakta dahi duramıyor oluşuna rağmen iki saat boyunca yine iyi dayanmıştı ama bedeni bir saati daha kaldırabilecek güce sahip değildi. Tabii bir de buradan gidince hala anlamaya ve öğrenmeye çalıştığı, şirketin eski dosyalarını tekrar ve tekrar gözden geçirmesi gerekiyordu. Derin bir şekilde iç çekerek başını olumlu anlamda salladı. Kötü olduğunu söyleyerek mızmızlık edebilecek bir durumda değildi.

"Yeeun bu tarafa doğru geliyor." Hoseok'un sesi ortama sert biz sessizlik getirirken Jungkook, Jimin tarafından yükselen gerilimi hissetmeye başlamıştı.

✓ Fated | kookmin Where stories live. Discover now