2- Senin Hırsız Olduğunu Biliyorum Miranda

13.1K 766 188
                                    

/ / / Miranda / / /

Pencereden yansıyan parlak ve rahatsız edici güneş ışıkları yüzümü kızartmaya başlayınca yorganı yüzüme doğru çektim ama bunun hiçbir faydası olmadı. Yorganı yukarı doğru çekip yastığımı yüzüme bastırdım. Yüzüme gelen ışıklardan kurtulmuştum ama yorganı çektiğim için bu kez de ayaklarım dışarıda kalmıştı. Bundan nefret ediyordum. Bir süre daha bu koşullara katlanıp uyumaya çalışsam da Bayan Almont'un odamıza narkotik ihbarı almış gibi dalmasından ve tiz sesiyle uyanmamızı emretmesinden sonra uykum kaçmıştı.

''Tamam, tamam uyandım, lütfen acıyın bize ve daha fazla bağırmayın Bayan Almont!'' dedim uykulu bir sesle.

Bu kadından ciddi anlamda nefret ediyordum, her ne kadar kendimi ezdirmek gururuma dokunsa da sabredip beni rahat bırakmasını tercih ediyordum. Yoksa ona diklenip cevap verdiğiniz takdirde bedeninizde yeni yaralar ve morluklar oluşuyordu. Her neyse...

Bayan Almont sert bir şekilde kapıyı çarpıp çıkınca yatakta doğrulup oturdum. Ellerimin avuç içleriyle gözlerimi ovuşturdum ve yalpalayarak giysi dolabına gitmeye başladım. Bu dolabın yarısı bana yarısı Skylar'a ait olduğu için pek fazla giysimiz yoktu. Dolabın bana ait olan tarafından siyah, kaç yıllık olduğunu hatırlayamadığım ama bayağı bir eski, Colins'ten aşırdığım yırtık dar bir kot pantolon ve bol, kısa kollu, siyah, üzerinde beyaz bir ✘ işareti olan bir tişört seçip aldım ve ışık hızında üzerime giydim. Dolabı kapatıp yatağıma doğru giderken Skylar sessizce odaya girdi.

''Neredeydin Sky? Almont bir ton laf saydı'' dedim alayla Skylar'ın omzuna vurarak.

''Kahvaltı hazırlamaya indim. Bugün sıra bir grup çocukla beraber bendeydi'' dedi somurtarak.

İşte Skylar ile aramızdaki fark da buydu. Aslında çok zeki, hızlı ve iyi niyetli bir kızdı ama ticaret denen şeyden anlamıyordu. Ben düzenbazın tekiydim, evet, ama asla kahvaltı hazırlamaz, tuvalet temizlemezdim.

''O zaman biraz sevinebilirsin!'' dedim peynirli Cheetos'lardan birini Skylar'a uzatırken.

''Teşekkür ederim, dünkü görevde takı ve ojelere bakmaktan yiyecek alamamıştım'' dedi bana sevimli bir şekilde bakarak.

''Önemli değil'' dedim ifadesiz bir sesle.

Bende bir cips ve IceTea alarak yatağıma oturdum ve kendime bir sabah kahvaltısı ziyafeti çektim. Yetimahnedeki bir dilim peynir ve kurumuş ekmekten oluşan kahvaltıya bin basardı bunlar. Evet, kesilikle dengesiz ve sağlıksız besleniyordum ve bunun sonucu olarak muhtemelen yirmili yaşlarımda mide kanamasına yakalanabilirdim. Ya da mide spazmı, mide felci, ya da neyse artık... Cips paketi boşaldığında ambalajı buruşturup top haline getirdim ve pencereden dışarı attım. Skylar bana onaylamaz bakışlar atınca da omzumu silkeledim. Doğa mı kirleniyor? Kimin umrunda? Sonra yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm.

''Nereye?'' dedi Skylar nazikçe.

''Sana ne?'' diye tersledim birden. Bazen ani çıkışlarımdan ben bile rahatsız oluyordum.

Skylar kafasını salladı. ''Ah, peki, tamam'' diye mırıldandı ve kendini yatağına attı.

/ / /

Lauren ve Leanna'nın kaldığı odanın kapısına gelince kapıyı tıklatmadan açtım ve Leanna'yı çalışma masasında kitaplara gömülmüş bir halde buldum. Kızın gözlerinde mor halkalar oluşmuştu ve durmadan esniyordu. Odaya girmeden önce durup bir daha etrafa baktım ve Lauren'i pembe bir tişört ve fıstık yeşili dar bir pantolon giyerken gördüm. Ahh, ne kadar da mutlu bir kız bu... Lauren'e bakıp düşüncelere dalmışken Lauren bana doğru gülümseyip, ''Merhaba Miri, bende tam gidiyordum'' dedi ve bir şey dememe fırsat vermeden kapıyı çarpıp çıktı. Evet, bu yetimhanede kapı çarpmak moda olmuş herhalde...

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin