25- Tartarus ve Olimpos

5.6K 402 116
                                    

-Medya , Yeraltı Dünyası-

/ / / Miranda / / /

''Teresa!'' diye haykırdım ve cesedine sarılmaya çalıştım ama Nico beni tuttu.

Ölmüştü işte, bir kişi daha ölmüştü... Lanet olasıca... Teresa ölmüştü!

''O bunun için ölmemeliydi... Başka... Başka bir yolu kullanarak gidebilirdik yeraltına... '' dedim Nico'ya, sesim sonlara doğru boğuklaşmaya başlamıştı.

Nico bana sarıldı. Kollarımı beline doladım ve başımı göğsüne gömdüm. Göz yaşlarım Nico'nun siyah tişörtünü ıslatıyordu. Ciddi ciddi ağlıyordum, hemde utanmadan! Bu ilk kez oluyordu, ilk kez biri için ağlıyordum. Calvin dışında ilk kez, ağlıyordum.

''O bir kahramandı Nico ve ölmemesi gerekirdi, ölmemesi gerekirdi, onun hayatta kal-...'' diyordum ki Nico beni susturdu.

''Biliyorum, şimdi sakin ol, tamam mı Miranda, lütfen'' diye fısıldadı kulağıma.

Nico tek eliyle saçlarımı karıştırdı. Ardından Teresa'nın son sözlerini hatırladım. Geçit! Üç dakika sonra! Kapanacaktı! Aniden Nico'nun kollarından sıyrıldım ve taç ile kart kolyeyi alarak metal kapıdan geçtim. Teresa bu kapıyı açmak için ölmüştü, bu yüzden bu kapıdan ne pahasına olursa olsun geçip annesini kurtaracaktım. En azından bunu yapacaktım...

Kapıdan geçip diğerlerinin gelmesini beklerken bulanık gözlerle etrafı inceledim. Simsiyah çimenleri ve gri bir ortamı olan bir... Hmm, daha çok tarla gibi bir yerdeydim. Etrafta boş boş gezinen, oradan buraya sallanarak savrulan transparan ruhlar vardı. Amaçsızca bir yerlere süzülüyorlar, etrafa boş boş bakıyorlardı. Nico yanıma gelince yakınımızdaki birkaç ruh gelip Nico'nun ceketine yapıştılar ve ona bir şeyler fısıldamaya başladılar.

''Defolup gidin'' diye bağırdı Nico ve onları kovdu. Leanna ve Stoll'lar da yanımıza gelince Asphodel Tarlaları'nda yürümeye başladık. Bir yandan da Nico dışında herkes benim gibi etrafı inceliyordu.

''Burası tam olarak neresi?'' diye sordu Leanna merakla.

''Burası iyi veya kötü diye ayrılmayan ruhların sonsuza kadar kaldıkları yer'' dedi Nico kayıtsızca.

''Sence Teresa şimdi burada mıdır?'' diye sordu Leanna yine.

''Sanmam, o ruhunu Keto'ya adadı. Keto onu ne zaman serbest bırakırsa Yeraltı'na o zaman gelecektir. Hem gelse bile, Elysium'a gidecektir'' dedi Nico bana bakarak.

Gerildiğimi hissettim. Teresa'nın da bu kolyeyi takarken sık sık gergin göründüğünü hatırladım. Sıradaki kart sinek 1'liydi, yani Tike'nin dediğine göre bir eşya, yani Skylla'nın tacıydı. Ne anlama geldiğini bilmiyordum, sanırım tacı Nyx'e verdiğimiz anlamına geliyordu, bilmiyordum işte...

Hepimiz Asphodel Tarlaları'nda boş boş gezinirken Nico önümüze geçti ve bize yol göstermeye başladı. Uzaklarda görünen, siyah bir şatoya giden yolda yürüyordu. Doğruca şatoya gireceğini sanmıştım ama sonra sağa dönüp ters yönde ilerlemeye başladı. Hep birlikte onu takip ettik.

Mağara duvarları daha fazla dikleşip daralmaya başladı ve bir tünele girdiğimizi fark ettim. Tünelde ilerledikçe hava daha da soğumaya başlıyordu ve garip garip sesler duymaya başlıyordunuz. Korkunç bir çığlık, bir canavarın kükreme sesi, bir katilin kan dondurucu kahkahaları duyduklarımın arasında en az korkunç olanlarıydı. Sonra tam önümüze bir şey çıktı.

Şey, tam olarak tünel kocaman, karanlık bir mağaraya doğru genişleyerek gidiyor ve tam ortasında da koskocaman bir uçurum duruyordu. Uçurumdan adeta kan kokusu ve işkence edilen insanların çektiği acı sesler yükseliyordu. Zehiri hissediyordunuz. Burası Tartarus'un girişiydi...

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Where stories live. Discover now