18- Kader Tanrıçaları İpliği İnceltmeye Karar Veriyor

7.9K 448 187
                                    

-Medya, Miranda Crawe'nin sağ hali  >:)-

/ / / Miranda / / /

    Skylar bizi resmen ayak bileklerimizden sürükleyerek evin arka kapısına çıkardı ve uyku sersemi adımlarla geri gitti. Arka bahçede beyaz bir bank gördüm ve yayılarak ona oturdum. Nico da yanıma oturdu ve hiç konuşmadan bir süre boyunca yıldızları izledik. Sonra uzunca bir süre haraketsiz durmaya dayanamadık ve yürüyerek evin çevresinde dolaşmaya başladık. Yaklaşık iki saat sonra çalılıklardan bir çıtırtı duydum ve Nico'ya sessiz olmasını söyledim.

''Duyuyor musun?'' diye fısıldadım.

''Neyi?'' diye fısıldadı Nico.

''Sadece dinle'' dedim ve çalılara doğru yaklaştım.

   Tam iki adım atmıştım ki kocaman siyah bir yaratık üzerime atlayıp beni yere yapıştırdı. Yana yuvarlanıp kaçmaya zaman bulamadım çünkü çok ani olmuştu. Pençelerinden birini göğsüme geçirince bunun bir cehennem tazısı olduğunu anladım. Gerçekten mi Miranda, vay canına sen ne kadar zekisin öyle!

   Aynı anda göğsümde inanılmaz bir acı hissettim ama hayır, bu kadar zayıf değildim. Çok zor da olsa belimdeki hançere uzandım ve onu yaratığın vücuduna sapladım. Bir kerenin yetmeyeceğini düşünerek tam yedi kere cehennem tazısını hançerledim. Sonra Nico canavarın sırtına kılıcını soktu ve canavar bütün bu darbelere dayanamayarak toz oldu. Nico yanıma geldi ama o gelene kadar zorlanarak da olsa ayağa kalkmıştım.

''İyi misin?'' dedi endişeyle.

''İyiyim, bir şey yok'' dedim.

    Aslında göğsümde bir ıslaklık hissediyordum ama aldırmadım. Onun kan olduğunu biliyordum ve eğer ona bakarsam yine bir iz kalacağı için ağlayacaktım. Aldığım hasarı görmemek daha iyiydi benim için. Onun kanamasına izin vermek en iyisiydi, şimdilik... Nico'yla tekrar evin çevresinde yürümeye başlamıştık ki Nico birden durup gözlerini şaşkınlıkla açarak bana bakmaya başladı.

''Tanrılarım... Miranda tişörtünün altından habire kan damlıyor, sen iyi değilsin!'' dedi.

   Yara acayip bir şekilde kan akıtırken bende onun verdiği korkunç acıyı gizlemeye çalışıyordum ama pek başarılı değildim sanırım. Nico gelip bir kolumu kendi omzuna attı ve beni banka götürdü.

''Burada bekle tamam mı, biraz ambrosia alıp geri geleceğim'' dedi ve benim cevap vermemi beklemeden eve doğru koşarak gözden kayboldu.

    Banka yaslandım ve siyah bir kısmı yırtılmış, tişörtü kaldırıp yaraya baktım. Dört tane, yanyana, hafif derin kesik vardı ve durmadan kanıyorlardı. Tişörtü tekrar yaranın üzerine kapattım ve acıyla inledim. Tişört yaraya değmişti. Aceleyle tişörtü çekiştirdim ve yaraya temas etmesini engelledim.

     Lanet olası cehennem tazısı, böyle sakatlıklar zaten hep beni bulur! Ben böyle düşünürken evin ön tarafından bir takım homurtular duydum ve hançerime yapışıp zorlanarak ayağa kalktım. Bir yandan da neden bütün canavarlar bizim nöbette geliyor sanki diye düşünüyordum. Harbiden, bu çok anlamsızdı!

    Homurtuların sahibi olan yaratık ortaya çıktığında göğsümdeki ağrıya aldırmadan ona saldırmaya hazırlanıyordum. Hançerimin kabzasını sıkıca kavramıştım. Korkmuyordum, sadece ilk kez yaptığım bir işin sonunu düşünerek endişeleniyordum. Karşımdaki yaratık, aslan vücuduna ve kartal kanatlarına sahip garip bir şeydi. Sanırım bir griffondu.

   Önce bir iki adım geriledim sonra griffon üzerime pike yapınca sağ kanadına doğru hançeri fırlattım. Çok salakça bir haraket olduğunu biliyorum ama ne yapacağımı bir türlü zihnimde toparlayamamıştım, bende DEHB vardı ve bu yüzden aklıma ilk geleni yaptım.

Hermes'in Kızı |Nico di Angelo|Where stories live. Discover now