the Cliff.

3.5K 196 122
                                    

"Kadehini al,
Sandalyene otur.
Ateş barutla buluştuğunda,
Her masal gerçek sonuna kavuştuğunda,
Aşka inanç bittiğinde,
Senin için geleceğim."

Sallanan sandalyemden kalkıp yüzüme bir gülücük yerleştirdim. Her şeyin farkındaydım. Kızımın gittiğinin, Zayn'in onu benden aldığının, delirip dün akşam onların hayaline yemek hazırladığımın, aklımın bana çeşitli oyunlar sergilediğinin... Tüm bunlar benim için sorun değildi.

Delirmiş olmak iyi hissettiriyordu.

Parmaklarımın arasına yerleştirdiğim sigaradan bir nefes çekip başımı duvara yasladım. Bedenim titriyor, ciğerlerim nefes almak için yalvarıyordu ama yapamıyordum. İçimde dinmek bilmeyen bir acı varken güçlü duramıyordum.

Bu yüzden yürüdüm.

Aniden aklıma estiği için sadece anahtarlarımı alıp kilometrelerce yürüdüm. Hiçbir şeyi düşünmeden yağmurun altında saatlerce durdum. Öyle ki Zayn ve sevgilisinin evinin önüne geldiğimi fark bile etmemiştim.

Başımı iki yana salladım. Düşüncelerimden kurtulmak istiyordum. Buraya gelmiş olmamalıydım. Gitmem gerekiyordu. Kapıyı çalamazdım. Zayn'i o kadınla birlikte görmek beni tamamen çıldırtırdı.

O an bir ses duydum. İnce, bebeksi bir kahkaha.

Kızımın kahkahası.

Benimleyken neredeyse hiç duymadığım o kahkaha.

Öldüğümü hissettim. İçim burkuldukça burkuldu ve dizlerim beni taşıyamamaya başladı.

Zorlukla birkaç adım attım ve pencerenin önüne geldim. Gizlenerek içeriye baktığımda buranın mutfak olduğunu anlamıştım. İçerisi aydınlıktı ve onlar birlikte yemek yiyorlardı.

Kızım, o kadının kucağında duruyordu ve ona annesiymiş gibi bakıyordu.

Gülümsedim.

Gözlerimin yaşı beni gülümsemeye itti ve ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

Zayn'e baktım. Yemekleri sırasında sadece onu izlemiştim zaten. Gözlerinde parıltı vardı, Chanel'a âşık gibi bakıyordu. O an, gerçekten o an kocamı kaybettiğimi tam anlamıyla fark etmiştim. Sadece kocamı değil, kızımı ve kendimi de.

Üçü birlikte sıcak evlerinde güzel bir akşam yemeği yerlerken sevilmediğimi ilk kez iliklerime kadar hissediyordum. Kızım, yokluğumu hissetmiyordu. Kocam zaten beni sevmiyordu bile.

Orada olduğum süre boyunca Zayn'in beni fark ettiğini biliyordum. Birkaç kez gözgöze gelmiştik.

Hiç mi acımamıştı içi beni böyle görürken?

Hiç mi üzülmemişti bir kadını bu hâllere düşürdüğüne?

Bana son kez baktığını gördüm. O sırada Chanel, kucağındaki Isabella ile mutfaktan çıkıyordu. Baktı. Baktı ve hah dercesine ağzını oynatıp mutfağın ışığını söndürerek muhtemelen Chanel'ın peşinden gitti.

Onların mutluluğunu bozmayacağımı biliyordu. İçi rahattı ve nasıl bozabilirdim ki zaten? Kapıyı çalsam, Zayn'in benim kocam olduğunu ve ailemi geri istediğimi söylesem ne olurdu sanki? Her şey aynı kalırdı çünkü Chanel tüm bunları bile bile Zayn ile birlikteydi.

Bir kadın nasıl hemcinsinin bunları yaşamasına müsade ederdi? Nasıl evli bir adamın metresi olabilirdi? Gerçekten anlamıyordum. Ya ben bu dünya için fazla masum düşünüyordum ya da bilmiyorum, bir şeyler vardı işte.

Geri geri adımlar atıp son kez evlerine baktım. Sigaramı bahçelerine atıp çıktım. Yine yürüyordum. Nereye olduğunu bilmeden yürüyordum ve o bana eşlik ediyordu.

melodies and memories • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin