she died alone

3.5K 230 322
                                    

Bir zamanlar kahkahaların yükseldiği o evdeki tüm ışıklar şimdi kapalıydı.

Ben nasıl bir zulmü çekmek için doğmuştum? Yaşadığımı hiçbir zaman tam anlamıyla hissetmemiştim. Her koşulda hevesim kursağımda kalmıştı.

Anne ve babama doyamadan onları kaybetmiştim. Bu yaşadığım ilk kayıpken en büyük olduğunu sanıyordum ama hayır, Tanrı her zaman önüme daha zorunu çıkarmıştı.

Eskiden hiçbir şeyde umudumu kaybetmezdim. Hayal kırıklıklarının geçeceğine inanırdım ve geçerdi de. Çünkü o zamanlar başımda ailem vardı. Benim için en iyisi olsun diye çabalarlardı.

İşler bu raddeye gelinceye kadar herhangi bir günah işlememiştim. Ben kalp kıramazdım eskileri. İnsana, insan olduğu için değer veren bir yapım vardı ama öyle bir yere atmıştı ki hayat beni, hem kendim ölüyordum hem de başkalarının ölümüne sebep oluyordum.

Melodiler... Piyanonun başına geçtiğimde parmak uçlarımdan yükselen her melodi Zayn'i çağrıştırıyordu.

Anılar... Zayn'i hep anılarımda yaşatacağımdan korkardım, hatırlıyor musunuz? Bu en büyük ölümdü aslında ve ben bunu kesme kararı almıştım.

Benim sonum daha farklı olacaktı.

Elimde çevirip durduğum silahla beynimi patlatsam düşüncelerimin sonu gelirdi, peki ya anılar? Arkamda kalacak olan parçaları da bir kurşunla yok etmem mümkün müydü?

Değildi.

Bu yüzden en acı verecek olan yolu seçmiştim.

Anılar da benimle beraber kül olacaktı. Günler ya da yıllar sonra bu evin önünden geçen kimse burada ne olup bittiğini bilmeyecekti.

Düşünceler o kadar fazlaydı ve beni yoruyordu ki... Duvarlara vurmak istiyordum başımı. Ölümün eşiğindeyken bile düşünmekten nefret ediyordum.

Ellerimi duvarlarda ve eşyalarda gezdirirken minik adımlar attım. Burası birkaç gündür boş olduğundan dolayı tozlanmıştı, dolayısıyla parmak uçlarım griye bürünmüştü. Tebessüm ederek ellerime baktım ve tozlara küçükçe üfledim. Etrafa yayılmalarını izlerken yere düşüşlerine bakıyordum.

Her biri yavaş yavaş kayıp yok oluyordu. Ben de böyleydim. Önce bir bütündüm ve sonra parçalarıma ayrılmış, yere süzülmüştüm.

Bu ev, bu lanet ev her şeyin başladığı yer olduğu gibi aynı zamanda bittiği yerdi.

Her odaya girdim. Teker teker her bir yeri dolaştım ve en sonunda yatak odasında durdum. Aklıma geliyordu Hiçbir kadın, eşi yanında yokken onunla paylaştığı yatakta yatamaz diye düşünüşüm. Ne çok şey düşünmüştüm... Düşünceler intihardı. Aklımdı kafamı karıştıran. Aklımdı beni buna sürükleyen. Benim aklım hastalıklıydı.

Boy aynasına dönüp kendimi inceledim. Fabrikaya gittiğim günkü gibi kendimden emin görünmüyordum. Aksine çöktüğüm her şekilde belliydi. Omuzları yerde, gözleri kan çanağı, ürkek bir kadın; O benim.

"Seni bu noktaya sürüklediğim için özür dilerim." Kendime bakarak konuşuyordum.

"Ama her şey bitecek. Bir anlık bir acı hissedip buna son vereceğiz."

Çok acır mıydı?

"Hiçbir acı yıllar boyunca mâhkum kaldığım bu evlilik kadar hissettiremez kendini. Çok büyük kayıplar verdim ama bir şekilde kendimi kaybetmekten korkmuyorum. Çünkü elimde zaten hiçbir şey kalmadı. Hayatta kalmamı umursayan kimse yok."

O zaman bitir bu işi.

"Bitireceğim."

Girişe gittim ve bidonlara baktım. Yemin ederim onları tutup kapaklarını açıncaya kadar korkmuyordum. Kendime güveniyordum aksine.

melodies and memories • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin