you are crazy

2.4K 202 125
                                    

Bir şeylerin değerini anlamanız için önce onu kaybetmeniz gerekiyordu.

Ben de hayatımın değerini kaybettikten sonra anlamıştım. Ölüden bir farkım yoktu artık ama gidişim de bitişim kadar sessiz olmayacaktı. Tüm taşları yerinden oynatacaktım. Artık susmak yoktu.

Gerçi ölüm döşeğinde yatan biri ne kadar ses getirirdi bilmiyordum ama şu an karşımda duran koca ev, geri dönmemem, vazgeçmemem için bir sebepti.

Ben geldim, Chanel Swan. Evinin tam önünde duruyorum. Belki seni öldürürüm ve belki de vicdan azabıyla yaşamana izin veririm.

Hoş, vicdanın olsa bana bunların olmasına izin vermezdin. İnsanları anlayamıyordum. Birini sever ve onunla evlenirdin. Gönülün ne zaman, kime konacağı belli olmazdı. Eğer aklın başkasına kayar, eşin yerine onu isterse iki tarafın da büyük yaralar almasını engelleyerek onu boşardın değil mi?

Kapının önünde dikilmeyi keserek elimi zile koydum. Chanel ve Zayn tatilden döneli biraz oluyordu. Zayn'in nerede olduğunu bilmiyordum ama sabah evden çıktığını görmüştüm. Yaklaşık birkaç saat burada dikilip ne söyleyeceğimi düşünmüştüm.

"İyi gün- Siktir, ne işin var burada?" Kapıyı suratıma kapatacağı sırada ayağımı koyarak bunu engelledim ve var gücümle ittirerek açtım. İçeri girip gürültüyle kapattığım sırada Chanel cebindeki telefonu çıkartmıştı.

"Eğer birini ararsan Chanel, seni öldürürüm. Tereddüt etmem, inan bana."

Sesimdeki keskin ton onu tahmin ettiğim gibi korkuttu. Ellerimle telefonunu işaret ettim. "Ver onu bana."

"Lütfen, Mia. Yalvarırım bana zarar verme." Titreyen elleriyle telefonunu uzattı. Koca bir kahkaha attım telefonu alıp cebime atarken.

"Zararın en büyüğünü siz vermişken neden benden korkuyorsunuz?"

Yavaşça ona yaklaşıp saçlarına yumuşakça dokundum. Titrek bir nefes aldı. Konuşmaya dili varmıyordu.

"Sana bir şey yapmayacağım." dedim gözlerim dolmaya başlarken. Yapmayacaktım. Yapamazdım.

"Zayn'le nasıl tanıştın?"

Onu ittirerek ilk kapıdan içeri soktum ve buranın mutfak olduğunu anlayınca sandalyeye oturtup karşısına yerleştim.

Tek kelime etmeden sadece beni izlemesi sinirlerimi bozuyordu. Elimi sertçe masaya vurdum.

"Konuş!"

"Biz... İşyerinde. Bir proje için anlaşma yapılıyordu. Sözleşmeler imzalandı. Orada... Tanıştık."

"Buna yüreğin el verdi mi?"

Cevap yoktu.

"Evli olan bir adamın metresliğini yapacak kadar gurursuz muydun?!" Avazım çıktığı kadar bağırdım.

"Sen delinin tekisin! Zayn'in peşini hiç bırakmayarak ona platonik olarak yaşadın!"

Anında tüm sinirim gitti ve şaşkınlıktan aralanan ağzımla ona bakakaldım. Zayn benim hakkımda böyle mi konuşuyordu? Chanel'a deli olduğumu ve ona platonik olduğumu mu söylemişti?

"Tek bir kelime bile edemiyorsun, Mia. Yardıma ihtiyacın var, bunu anla artık. Zayn seni hiçbir zaman sevmedi. Liseden beri peşindeydin. Onun için intiharlara kalkıştın ve mecburen seninle evlendi. Onun uğruna kızını kaybettin. Lütfen buna devam etme. İyileşmen ve gitmen gerek."

"Buna inanmış olamazsın." Başımı hızla iki yana salladım. Çıkmıyordu. Sözleri aklımdan çıkmıyordu. Çıkmıyordu. Sikeyim. Çok fazla ses. Gürültü. Aklım. Aklım karışıyor.

melodies and memories • zaynWhere stories live. Discover now