Memories.

2.8K 204 95
                                    

"Bazen kendinizi bitmiş hissedersiniz. Hayat sadece devam eder ama bu sizin için geçerli değildir sanki. Gün döner, ay beliriverir, o çok sevdiğiniz ışığı istemez hâle gelirsiniz. Hayatınızda hiç ölesiye sevdiğiniz bir insan oldu mu, Bay Ricky?"

Kemik gözlüklerini düzeltip koltukta daha dik bir konum aldı. Bardağı kırmamdan sonra şaşırmış olsa bile bunu elinden geldiğince belli etmemiş ve kırıkları topladıktan sonra bana o konuyla ilgili hiçbir şey sormadan içimdekileri dökmemi istemişti.

"Olmadı. Kimseye bir hayat biçmem. Devam et."

"Benim oldu. Birine hayatımı biçtim ama karşılığında sonsuz bir acı aldım. Onlar mı nankör, yoksa biz mi fazla cömertiz bilmiyorum, Bay Ricky. Tek bildiğim şey onu hâlâ bir hata olarak görmediğim.

Kızımı kaybettiğimi biliyorsunuz, aramızda kalacağını unutmayın. Yıllar sonra içimi açabildiğim tek insan sizsiniz. Sizden bana bir psikolog olmanızı istemiyorum. Yalnızva dinleyin. Yardıma artık ihtiyacım yok, Bay Ricky. Yolun sonunda olan birinin yardım çığlıklarının anlamı olmaz, değil mi? Ne kadar düzelebilirim zaten? Bu travmaları nasıl atlatabilirim? İnsanlara karşı olan güvensizliğimi ve korkumu nasıl aşabilirim? Rehabilitasyon merkezine yatarak mı? Sanmıyorum. Benim yaram derin ve bu yarayı açan kişi bile artık onaramaz. Hayatınıza girip sizden her şeyinizi alan bir insan, sizi tekrar ne kadar onarabilir? Kaybettirdiklerini ne kadar geri kazandırabilir? Giden hiçbir şey döndüğünde aynı kalmaz, Bay Ricky."

Önündeki deftere herhangi bir not almıyordu. Onunla anlaşmıştık çünkü. Bay Ricky benim için bir psikolog değil, geçici bir arkadaştı. Birkaç gün sürecek bir dostluktu.

"Geçmişe gidebilseydin... Neyi değiştirmek isterdin?"

Dudaklarımı ısırdım. Geçmişe gidebilseydim eğer doğmazdım muhtemelen. Bu benim elimde olur muydu?

"Geçmişe gidebilseydim 15 yaşımdaki kendimi karşıma alırdım. Ona güzel olduğunu, güçlü olduğunu ve asla yılmamasını söylerdim. İlk kaybımı 15 yaşımdayken yaşadım. Annem ve babamı soğuk toprağa verirken o toprakla beraber benim de umutlarım yeşersin isterdim ama sanırım başaramadım. Güçlü bir kadın olmak zor, Bay Ricky. Dünyanın tüm yükü omuzlarınızda toplanıyor fakat nefes almak için bir saniye bile bulamıyorsunuz. Oturduğunuz yerden kalkamayacakmışsınız gibi hissediyor ve eriyip gitmemek için o yükle beraber koşmaya devam ediyorsunuz. Bu yükten kurtulmak zor değil, silkelenmek ve omuzlarınızdan ittirmek kolay aslında. Tabii fark edene, gözlerini açana kolay. Ben bunu da başaramadım. Ailemi kaybettikten sonra Zayn'i hem baba hem de anne yerine koydum. İnsan bir kez doğup bir kez ölüyor ama aynı kişiyi birkaç kez kaybedebiliyor. Demek istediğim, 15 yaşımdaki kendimi bulur ve gözlerini açmasını söylerdim. İlerlediğim yolda tek olmalıydım, Bay Ricky. Yalnızlığa alışmalıydım çünkü bu en korkunç gerçek. Bununla başa çıkabiliyorsanız eğer tüm dünyayı tek başınıza yenebilirsiniz. Benim en büyük korkum yalnızlık ve karanlıktı. Şimdiyse kendi karanlığımda yalnız başıma ölüyorum."

Uzun konuşmak beni yormuştu. Önümdeki pet şişeden bir yudum su aldım ve hissiz bakan gözlerimi odanın her bir yanında gezdirdim. Koyu renklerin hakim olduğu bu odada simsiyah bir çalışma masası ve bordo rengi koltuklar dışında bir kitaplık vardı sadece. Sadeydi.

"Mantıklı konuşuyorsun, Mia. Hâlâ doğru düşünebiliyorsun. Öyleyse neden karşımda oturuyorsun? Neden hayatına tekrar başlamıyorsun?"

"Sadece deliler doğruyu söyleyebilir, Bay Ricky. Sadece deliler hastalıklı bir şekilde mantıklı düşünür. Toplumun iddiasının aksine biz zararı kendimize veriyoruz. Aslında birileri bizi dinlese kurtarabileceğimiz çok insan var."

melodies and memories • zaynWhere stories live. Discover now