Bölüm 4

4.5K 549 258
                                    

15 Kasım 2001, Doncaster

Harold yemekhane sırasında ömrünü çürümekten nefret ederdi. Bu yüzden aldığı yemeğin tadı bile hiç hoşuna gitmezdi. Zaten yemekhane çalışanı olan Hint kadın da öğrencileri sevmiyor gibiydi. Kim bilir bu yemeklere neler koyuyorlardı...

Olly ve Bailey yemekhaneye doğru yürüse de Harold başka bir yöne bakıyordu. "Siz gidin, ben bugün yemeyeceğim." dedi. "Bay Arnold kütüphane için toplantı yapıyor. Şimdi ona gitmem lazım."

Olly basitçe omuz silkse de Bailey ona endişeyle baktı. "Sana da yemek almamızı ister misin? Veya ayırabiliriz. Biliyor musun, belki burada kese kağıdı vardır ve şu kadından rica edersen senin için-"

O konuşmaya devam ederken Harold onun ağzını kapattı. "Tanrım, Bailey! Biraz daha az konuş. Sorun değil, şimdi kantinden çikolata alır yerim. Yeter o bana. Hadi, sınıfta görüşürüz."

Bailey yeniden ağzını açtı ama Olly onun koluna girdi ve genç kızı yemekhame kapısından içeri sokarak Harold'ın resmen hayatını kurtardı.

Onlar gidince Harold tam da söylediği gibi kantinden bir tane çikolatalı gofret aldı ve kütüphaneye doğru yürüdü. Bu gönüllülük işini başta sadece Louis denen şu çocuğun etkisiyle yazmıştı ama şimdi gerçekten heyecanlıydı. Duyduğu kadarıyla gönüllüler kütüphanedeki her kitaptan istedikleri kadar uzun süre faydalanabilecekti. Belki Harold da artık tüm haftalığını kitaplara yatırmak yerine buradakileri okurdu.

Kapıyı açıp içeriye baktı. U şeklinde yerlestirilen masa ve sandalyelerin her tarafı doluydu. Tek tük boşluk kalmıştı. Bay Arnold da tam ortada, kapıya doğru bakıyordu. "Harold, Louis, gelsenize içeri neyi bekliyorsunuz?"

Harold aniden panikleyerek arkasına baktı. Gördüğü ilk şey bir çift mavi göz oldu ve nedense o an sonsuza kadar sadece bu gözleri görebilmeyi diledi.

Kapının önünde durduğu için ve aval aval bakıyor olduğu için onun da geçişini engellediğini fark etti. Utanarak başını one eğdi. Ellerini pantolonuna sildi ve koşar adımlarla gidip boş bir sandalyeye oturdu.

Bay Arnold 20 dakika boyunca kütüphaneyi yenilemekten bahsetti. Kitapları düzenlemek, içeriyi temizlemek, kitap toplama kampanyası yapmak gibi planlarından bahsetti.

Louis uzakta oturuyordu ama Harold hala onu görebiliyordu. Başını masaya dayamış, gri hırkasının kapüşonunu başına geçirmişti. Gözleri de görünmüyordu ama Harold'ı uzun güzel kirpiklerinden mahrum bırakmamıştı.

Hülyalı hülyalı ona baktığının farkındaydı ama kendisini tutamıyordu. Sanki Louis'yi izlemesi gerekiyordu. Sanki onu beyninin en güzel yerine yerleştirip oraya hapsetmesi gerekiyordu.

Bay Arnold, içerideki herkesin ismini bir kağıda yazdı, sonra da bu kağıdı Harold'a uzattı. "İkişer kişilik gruplar oluştur Harold. Vakti geldiğinde ikişer ikişer burada düzenleme yapacaksınız. Ama ondan önce, her gün biriniz burada nöbetçi olacak. Anlaştık mı çocuklar?"

Harold başını salladı, kendisini Louis'yi izlememek için zor tutarak kağıda odaklandı. Sırayla giderek iki kişilik gruplar oluşturmaya başladı. Joseph ve Stella. Nicholas ve Robbie. Adam ve Kevin...

Louis'nin adını yazdıktan sonra sırada Mary diye biri vardı. Ama Harold kaşlarını çattı Mary'i yazmak yerine kendi adını yazdı. İşte böylece bir sonraki grup onlar oluyordu. Louis ve Harold.

Kulağa ne kadar güzel geliyor!

"Tamam mı?" dedi Bay Arnold ona listeyi göstererek. Harold sona kalan dört kişiyi de aceleyle yazdı ve kağıdı ona geri uzattı. "Bitirdim."

Edebiyat öğretmeni bu gruplara birer tarih yazıp herkesin görev gününü bildiren listeyi kapıya asacağını duyurdu. Nöbet listesini de onun yanına asacaktı. Son olarak bunları da duyurunca herkese geldiği için teşekkür etti, edebiyat dersinde onlara iltimas göstereceğini ima edip göz kırptı. "Gidebilirsiniz."

Louis yerinden kalktı, hep olduğu gibi ölü bakışlarla etrafını süzdü. Gözleri Harold'ın üstünde de birkaç saniye oyalandı. Fakat hiçbir ifade oluşmadı. Zaten sonra da umursamazca kapıya doğru yürüdü.

Harold ise orada öylece oturmaya devam etti. Ve kalbinin neden sıkıştığını bile anlayamadı.

FRANKWhere stories live. Discover now