Bölüm 18

4.2K 443 603
                                    

5 Aralık 2002, Doncaster

"Ben geldim!"

Harry kütüphanenin kapısını açarken içeride sadece Louis'nin olduğundan o kadar emindi ki, bağırarak içeri girdi. Louis onun kim olduğunu anlamak için başını kaldırmaya ihtiyaç bile duymadı. "Gel şirine, ben de seni merak ediyordum." dedi. Bir yandan da yarım kalan sorusunu çözmeye devam etti.

"Sabahtan beri derse girmemişsin, neden haber vermedin? Ben de gelirdim yanına." dedi Harry elindeki kese kağıdını onun masasına bırakırken. Çantasıyla montunu boş bir yere bırakıp Louis'nin yanındaki sandalyeye oturdu.

"Gelme diye söylemedim. Edebiyat dersini çok sevdiğini biliyorum, onun bitmesini bekledim."

Harry kıkırdadı. "Burası sana yüz bininci kez aşık olacağım kısım mı?" dedi ama elbette bu bir soru değildi. Getirdiği kese kağıdından iki tane sandviç çıkarttı. "Acıkmışsındır diye düşündüm. Meyve suyum da var, birlikte içebiliriz "

"Teşekkür ederim ama ders çalışmam lazım."

"Çalış zaten!" dedi Harry. Ona getirdiği sandviçe sarılı olan streçi açtı. "Ben yediririm sana, sen devam et."

Louis onun gamzesine hafif bir öpücük bıraktı. Haftasonu gireceği deneme sınavına kadar bitirmesi gereken testler vardı, bunları da ancak nefessiz ders çalışarak yetiştirebiliyordu. Tuvalet molası bile vermemişti.

Harry, onun aksine, gelecek kaygısı yaşayan biri değildi. Ailesi onu ders konusunda hiç sıkıştırmayınca o da tamamen kendini salmıştı. Sadece edebiyata ve tarihe çalışıp o derslere katılıyordu. Geri kalanıyla ilgilenmiyordu.

Hatta, Louis çoğu kez onun kimya ve fizik proje ödevlerini Olly'den öğrenerek yapmış, götürüp öğretmene de Harry adına teslim etmişti. Matematikten zayıf aldığını duyunca öğretmenden yine Harry adına ödev istemiş, iki bin soru çözüp götürmüştü. Harry bunların farkında bile değildi. Her seferinde öğretmenler onu tanımadığı için başkasıyla karıştırıp iyi notlar veriyor diye düşünüyordu. Oysa ki öğretmenler onu ödevlerini sevgilisiyle gönderecek kadar utangaç olan çocuk olarak tanıyordu.

Louis fonksiyonlarla ilgili bir soruyu çözerken -Harry bunu konu başlığını gördüğü için biliyordu, yoksa hayatta anlamazdı.- o da açmış olduğu sandviçi sessizce ona yedirip pür dikkat sevgilisinin sayılarla işlemler yapmasını izliyordu. Bildiği tek şey Louis'nin sürekli çalışması gerektiği, kendisinin de elinden gelen her şekilde ona yardım edeceğiydi.

Sandviçi bitirene kadar yemek yedirmeyi sürdürdü. Ara sıra meyve suyundan içirip dinlenmesi için bekledi bile. Sonra, Louis'nin gerçekten acıkmış olduğunu fark ettiği için çaktırmadan kendi sandviçini açtı. Sanki onunki henüz bitmemiş gibi kendisininkini yedirmeye devam etti.

Louis soruya, Harry de onu izlemeye dalmışken kapı açılıp içeri siyah saçlı, uzun boylu bir çocuk girdi. "Louis, coğrafya ödevlerini topluyorum. Sadece seninki kaldı geriye."

Herkes onun tüm gün kütüphanede olduğunu biliyordu. Yeni olan şey, Harry'nin de onun yanında olmasıydı. Onun, Louis'nin en yakın arkadaşı olduğunu sanmışlardı çünkü kimse, Louis'nin kalbinde, biriyle sevgili olacak kadar duygu taşıdığını düşünmüyordu.

"Aşkım, çantamdan ödevimi bulur musun?" dedi Louis önündeki test kitabının sayfasını çevirirken. Harry başını salladı. Louis'nin yere bıraktığı çantayı kucağına aldı ve fermuarını açtı. Bir anlığına gözü kapıda bekleyen oğlana takıldı. Yüzünde şaşkın bir ifadeyle onları izliyordu.

FRANKWhere stories live. Discover now