Bölüm 13

4.3K 521 511
                                    

Televizyondaki reklamlar bitmek üzereyken Calum elinde bir tepsiyle salona girdi. "Kahvaltılık gevrekleriniz hazır. Beğenmeyen olursa kıçını tekmelerim." diyerek salonda oturan arkadaşlarına birer kase verdi. Ashton, Michael ve Luke gibi Louis de kendi tabağıyla kaşığını alıp arkasına yaslandı. Televizyonda programın jeneriğini görünce "Başlıyor susun!" dedi ve sessizliği sağladı.

Harry o sabah bir sabah programına davetliydi. Kitabı "Frank" ile ilgili röportaj yapacaktı. Louis de bunun için arkadaşlarını eve toplamıştı. Onlara Harry'nin eve gelişini de anlatmıştı tabi ki ve hepsi artık Louis eskisi gibi ağlamadığı için çok mutluydu.

Ekranda Frank'in kapak fotoğrafı belirdi ve Louis gergince televizyonun sesini açtı. Kitabın raflardaki, okuyucuların elindeki videoları arka arkaya geçerken arka planda bir adamın sesi "Frank, üç ay önce yayınlanmasına rağmen şimdiden 19 milyon satarak en çok satanlar listesine yükseldi. Yazarının ilk basılmış kitabı olan Frank, günlük tarzında yazılması ve yoğun duygusal betimlemeler içermesi sebebiyle son zamanların en farklı kitaplarından biri." diyerek kitabı tanıtıyordu.

Video kapandı, genç bir kadının görüntüsü geldi. "Günaydın sevgili seyirciler. Ben Norah O'Donnell ve CBS This Morning'i izliyorsunuz. Bugün Frank'in yazarı Harry Styles ile birlikteyiz."

Ekranda Harry'nin yüzü belirir belirmez Louis'nin gözleri hızla dolmaya başladı ve arkadaşları bunu tahmin etmiş gibi ona döndü. Louis elini havada sallayarak önemli olmadığını belirtti, gözlerini sildi ve herkese iyi bir gün dilemekte olan Harry'e döndü.

"Evet, Harry. Öncelikle Frank'in yakaladığı büyük başarıdan bahsedelim. Bildiğim kadarıyla çeviri çalışmalarına da başlanmış. Böyle bir başarıyı bekliyor muydun?"

"Açıkçası okunma sayısı hiç umrumda olmadı. Ben sadece paylaşmak istedim, devamı bana sürpriz oldu. Durumdan da çok memnunum, okuyan herkese teşekkürlerimi iletiyorum."

Ashton başıyla televizyonu işaret etti. "Cidden yakışıklı adammış yalnız." diyerek Louis'nin gülümsemesine sebep oldu. "Biliyorum. Hep öyleydi."

"İlk defa bir röportaja katılıyorsun, bu yüzden ilk önce şunu soracağım: Kitap kendi yaşadığın şeylerle mi ilgili? Kurgu mu, yoksa gerçek mi?"

Harry gülümseyerek başını öne eğdi. "Tamamen gerçek. Ve evet, benim geçmişimle ilgili."

"Bu çok sevdiğin insanın adını kitapta hiç kullanmamışsın. Ondan sadece sevimli yaratık diye bahsediyorsun, sebebi nedir?"

"Adını belirterek onu zor durumda bırakmak istemedim. Kimsenin bizi bilmesini istemiyor olabilirdi, beni hatırlamak istemiyor olabilirdi. Zaten adını söyleyip de onu başkalarıyla paylaşamazdım."

Louis "Seni hatırlamayı nasıl istemem?" dedi televizyonla konuşur gibi. Michael elini onun sırtına koydu. Konuşmadı ama bir şekilde varlığını hissetirmek istedi.

Ekrandaki kadın elindeki kağıttan soruları inceledi. "Bu kişi kitabını okuyor mudur, veya hiç görüştünüz mü, sana ne düşündüğünü söyledi mi?"

"Kitabı okuduğunu biliyorum. Ama görüşme hakkında konuşmayacağım çünkü bunun biraz özel hayatımıza dahil olduğunu düşünüyorum."

Louis tabağını masaya bıraktı, koltuktan kalktı ve televizyonun tam önüne, yere oturdu. Ona daha yakından bakmak istemişti.

"Elbette, haklısın. Peki kitabın ismi nereden geliyor?"

"Bu kitabın temeli lise zamanında yazdığım günlüklere dayanıyor. O zaman deri kapaklı bir defterim vardı ve ben onunla sohbet eder gibi yazıyordum. O deftere Frank ismini vermiştim."

FRANKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin