Bölüm 7 Parça 1 - Düğün Çiçeğim

1.4K 111 456
                                    

Bölüm 7 Parça 1:

Düğün Çiçeğim

"Çünkü her zerrem âşık her zerrene."

- - -

Gözlerimi açık camdan içeri süzülen Boşluk'un nereden geldiği belirsiz "ışığı" ile açtım. Gözümü açtığım anda bugün çok önemli bir şey eksikmiş gibi hissettim nedensizce. Sanki hatırlamadığım için kendime hakaretler yağdırabileceğim kadar önemli bir şey...

Yatağımda uzanmaya devam ederken boş gözlerle tavana bakındım eksik olan şey aklıma gelsin diye. Hayır, hiçbir fikir yoktu aklımda. Ama içimdeki eksiklik kafama büyük bir etki yapmaya devam ediyordu. Yanımdaki küçük masada duran şarja takılmış telefonumdan tarihe baktım. Ve gözüm tarih kısmında yazan "5 Mayıs" yazısına kaydığı anda irileşti büyük bir heyecanla, üşengeçliğimi unutup yataktan hızla kaldırdı beni suratıma büyük bir gülümseme yerleştirirken.

Ben bu tarihi unutamazdım tabi ki!
Çünkü bugün, benim normalde ölüm günüm olması gereken yerde, manevi olarak yaşamaya başladığım günün 13. yıldönümüydü.

Onunla tanıştığım gün.

Yorgunluğumdan eser kalmamış halde kimsenin zarar vermemesi için dolabımın en alt bölgesinde sakladığım, çok da küçük olmayan kahverengi bir sandığı elime alarak açtım. İçinden çıkan altın sarısı madalyonun ortasındaki, yakut olduğunu düşündüğüm minik kırmızı taşlarla çevrili yuvarlak bölüm, "ışığın" yansıması sayesinde pırıl pırıl parlıyordu. Ondan kalan tek ve en önemli şeydi bu madalyon. İnce zincirlerinden tutarak madalyonu havaya kaldırdım ve kutuyu eski yerine geri koyarak, gerçek gülümsememi gösterdim yanaklarım yavaş yavaş mavi hâle gelirken.

"Günaydın, düğün çiçeğim."

Bu güzel madalyonu onun boynuna takmayı ve ardından ona sarılmayı hayal ederken, tek yapabildiğim her yıl olduğu gibi o ve kendim hakkındaki düşüncelerim içinde kalmak oldu düş kırıklığı içerisinde. Zaten nasıl bu hayalim gerçekleşebilirdi ki? Sıfatını, adını bile adamakıllı hatırlayamıyordum. Bana sevgiyi öğreten kişinin suratını bilmiyordum...

HAHA! Ben gerçekten geri zekalıydım. Sevdiğim tek kişiyi hatırlayamayan, sadakatsiz bir geri zekalıydım. Her ne kadar inkar etmeye çalışsam da gerçek buydu.

Onu bulmam imkansızdı.

Tek aklımda sapasağlam duran özellikleri, onun her ne olursa olsun hayat dolu "Ruru!" deyişi ve bana dokunduğunda vücudumun parazitlerle kaplı olmasi gereken yerde resmen vicdanımı okşayan yumuşak eli.

"Ruru" bana taktığı bir lakaptı aslında. Gerçek arkadaşlar birbirine lakaplarla seslenirmiş ona göre. Başta biraz sinirimi bozsa da, hoşuma gitmeye başlamıştı bu takma ad. Ben ona takma ad bulamadığımı kaç kere söylesem de, aslında bir tane vardı; "düğün çiçeğim".
Benim gibi birinin bile sevdiği bir çiçektir. Düğün çiçeği de tıpkı onun gibiydi çünkü. Narin, güzel ve asil...
Ona lakap olarak kullandım ben de. Çünkü insanlar aşık olduklarına güzel çiçek isimleriyle seslenirmiş, bunu da ondan öğrendim. Aslında ona aşık sayılmazdım, sadece çok seviyordum. Çok sevdiğim bir kişiye de çiçek isimleriyle seslenebilirdim bence, bu beni aşık yapmazdı, değil mi?

Sırf düğün çiçeğimi bulabilmek için, ara sıra bazı kişilerin bir iki kez çaktırmadan ellerine dokunurdum hafifçe. Bazen farkettiklerinde ellerini sertçe sıkar, sanki amacım onlara dokunmak değil vurmakmış gibi davranırım. Onun yanımda olduğu halde farkedememek benim için hayatımın bitişi olabilirdi çünkü. Ama her seferinde aynı sonuç; vücudum onlarla teması bana yasaklamış gibi değişik sesler çıkarmaktan başka bir şey hissettirmiyor. Zaten ben de dokunulmayı sevmezdim; hafefobiktim. Ama maksat düğün çiçeğimi bulmak olunca, akan suları durdururum. Keşke bir gün o yumuşak elini bir kez daha hissetsem farketmeden ona dokunduğum zaman, düğün çiçeğimi bulabilsem ve sonsuza kadar mutlu yaşasak...

"AMNESIA"  -ErrorInk-Where stories live. Discover now