Bölüm 15 - Bir Başlangıç Daha

1.4K 79 928
                                    

Bölüm 15:

Bir Başlangıç Daha

- - -

Boşluk'ta geçirdiğim o kan dondurucu anlar, geri gelmişti. Soğuğundan, delirtebilmesine kadar.
Kollarımı birbirine kenetlemiş, büzülmüş şekilde anıyı sindirmeye çalışıyordum. Zifiri karanlığın sonsuzluğuna doğru düşerken, bunların bir düş olmasını o kadar fazla arzuluyordum ki. Bir daha göremeyeceğim bir düş...

Ne şanssızlık ki, kendimi ne kadar zorlasam da çoktan hafızama kazınmıştı o anlar: onunla sarılmalarımız, birlikte izlediğimiz manzaralar, oynadığımızı oyunlar, birbirimize yaptığımız çiçek taçlar, gülüşmelerimiz... Madalyon...

Hepsi göğüs kafesimdeki boşluğu çeşitli duygularla dolduruyordu: bazen heyecan, bazen azap, bazen kaygı...
Bazen ise mantıksız bir şekilde bütün duygular birbirine karışıyor, veya hepsi terk edip bomboş bırakıyordu yine. Ne anlama geliyordu bu?

Kızgındım; Error'a, unutabilmemize, ama en çok kendime.
Kendi aptallığıma kızıyordum.
Keşke her şeyi geri alabilseydim, diye düşündüm; özellikle de şu ana kadarki bütün aptallıklarımı. Tek isteğim buydu.

Gözlerim aralandığında ve rüya aleminden çıktığımda ise hâlâ vücudum o kadar yorgun ve zayıftı ki; başımı başka tarafa bile çevirmemiş, beş on dakika boyunca sadece karşıma bakabilmiştim. Hatırladıklarıma inanmak istemeyip kendi içimde inat ederken, hâlâ beni bırakmamış yorgunluğun zoruyla gülümsedim.

İşe yaramaz olmasına rağmen uğraşmama gülüyordum.
Çaresizce.

Bilincim kaybolmadan önce yaşadığım her kare geçti aklımdan geçti ve hatırladıklarım, korkudan kanımın çekilmesini bile sağlamıştı.
O yangından canlı kalmam bile baştan aşağı bir mucizeydi.
Ama diğerleri?
Blue nasıldı?
Peki ya UnderSwap?
Ve en önemli soru elimi yokladığımda oluştu: kaybolmasın diye sıkı sıkı tuttuğum madalyon yoktu. Onu nasıl kaybederdim?!

Naçiz hâlimle küçük bir rekabet sürdürerek doğruldum, bulunduğum mekan ve zaman hakkında hiçbir bilgim yoktu şu anda. Meraklı meraklı bakınmaya başladım yine. Üzerimde rahat bir pijama vardı ve yine dört duvar arasındaydım, huh? Şaşırmadım. Artık bu bilinç kayıplarına ve ilk defa gördüğüm yerlerde uyanmaya alışmıştım.
Beni şaşırtan yanımda hiç kimsenin olmamasıydı. Ayrıca hiçbir tarafta birinin varlığını kanıtlayacak bir çıt yoktu- biraz ürkütücüydü...

Kafamı yanıma çevirdim. Önceki kıyafetlerim... Atkım dışındaki bütün parçaları, Blue'nun evine girdikten sonra kullanılamaz hâle gelmiş.
Üzücü.
Neyse ki, hemen yanlarına farklı ve yeni kıyafetler de koyulmuştu. Üzüldükten sonra sevineyim diye yan yana koyulmuşlar herhalde. Kendimi biraz daha toparladığımda denerdim.

"Günaydın, biraz erken kalktın sanki."

Bu sesi duyalı çok olmasına rağmen, hemen tanıdım ve diğer yanıma döndüm. Sağ işaret parmağını koyu gri saçlarına götürmüş oynarken yavaş yavaş geliyordu Core. Yüzünde yine bir duygu belirtisi yoktu, buna karşın ses tonu ve hareketleri hoş bir atmosfer yaymıştı. En azından şimdi yalnız değildim.
Dediği söze karşılık şımarık bir tepki verip kollarımı göğsümde kavuşturdum ve sırıttım.

"Vaaay, sen şimdi komik mi oldun?"

"Biliyorum, komik değil..." Odanın köşesinden bir tabure çekti, kısa boyu onu zorlasa da zıplayarak oturdu. Bacaklarını yavaş yavaş sallarken karşısına kaçırdı kapkara gözlerini.

"Ama tam yirmi dört saattir uyuyorsun..."

Yirmi dört saat mi?
Umarım o haftadaki gibi olmamıştır, umarım o haftadaki gibi olmamıştır, umarım-

"AMNESIA"  -ErrorInk-Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora