Bölüm 13 - Mutluluk.

1.1K 88 677
                                    

Bölüm 13:

Mutluluk..?

- - -

RB ile birlikte Error'la yaptığımız onlarca savaş, Nightmare yüzünden buluştuğum gerçekle, asla gerçekten hissedemeyeceğimi kabullenmeye çalışmam, bilmediğim daha ne kadar şey olduğunu düşünerek kendimi delirtmem, Nightmare'in her seferinde beni daha çok ürkütmesi...
Ve en sonunda değişmem gerektiğini, yoksa yaşayamayacağımı anlamam...

Peki ya, koca bir ayın sadece bunlarla geçmesine ne demeli?

Odamda taslaklarımı ayrıntılı ayrıntılı izlerken; aniden ayaklanıp perdeyi açtım, ve rahatsız edici bir hışırtının ardından camı aralayarak dışarıya baktım. UnderSwap'ın güneşli havası halkına da etki yaratmış gibiydi; birbirinden mutluydu herkes. Birçok evren de böyleydi, hiçbirinde zarar yoktu.
İnsanların ve canavarların huzuruna biraz daha baktıkça, kendimle gurur duymuştum bir anlığına - bütün zorluklara rağmen nasıl da iyiydim ama! Hiç durmadan, her düşüşümde tekrar ayağa kalkmış ve devam etmiştim.

"Ya da başarı sandıkların sadece, şansın bir eseriydi."

Ama hayır, onun dediklerini umursamıyordum artık. Kimsenin dediğini umursamıyordum. Umursayınca neler olduğunu yeterince görmüştüm:
Arkadaşımı umursamıştım ve hayal kırıklığına uğramıştım.
Yaptığım her hatayı umursamıştım ve pişmanlığımla canımı yakmıştım.
Düşmanlarımı umursamıştım, ve onlar bunu öğrendikçe daha çok canımı yakmışlardı.
Gereksiz, yakıcı bir döngüydü bu.
Hep onların umursandığı aptal bir döngü.
Şimdi benim umursanma zamanımdı, değil mi?
Kendi ilaçlarını tatma zamanlarıydı...

Biraz daha güldüm, şu ayda neler olmuştu! Bir ay önceki korkağın teki ben, şimdi ne içimdeki lanet fısıltıları büyütüyor; ne de kimseye bir şey belli ediyordum. Herkes ağır yaralanmış olduğum o savaşı, benim 'doğruyu söyleyip söylemememi' ve bununla oluşan bütün gereksiz meraklarını çoktan unutmuşlardı. Arkada bırakılmışlardı bunlar.
İtiraf etmeliydim ki, ben bile unutabiliyordum - birileriyle her an, her vakit ölümüne savaşmadan ve o kadar kargaşadan sonra kimin aklında kalabilirdi ki zaten!

Tabi ki bunun, normal karşılanması gereken bir şey olduğundan şüphe etmiyor değildim.

Ama bu hâlimden memnundum. Sonuçlarını düşünüp vazgeçmek yerine üzerine gidiyordum ve bunu hak ediyorlardı. Doğrusunu yapıyordum ve en önemlisi: 'Mutluydum.'
Umarım bu 'mutluluk' kalıcı olur, diye geçirdim içimden.

"Sence bu mutluluk mu yani?"

Bu aptal soru gülümsememi zorlamıştı. Hadi ama, uzun zamandır onu görmezden gelip dalgaya alan Ink'e bir anda ne olmuştu?
Bu tabi ki mutluluktu, ortada hafıza kaybım dışında bir problemim kalmamıştı. Sürekli kendi canını yakan bir korkak olmaktansa; görevini tamamlayınca devre dışı bırakılacak bir robot gibi olmak mutluluktu.
Error'dan yeterli intikamı al, ve buradan git.

"Dostum, üzülmemekle mutlu olmayı karıştırıyorsun; aynı şey güvende tutmakla mutlu etmek konusunda da geçerli!"

-Ne kadar süredir bilmem- daldığımı bu dediğiyle beraber fark etmiştim. Kendime geldiğim gibi yine hırçınlaşarak, yukarıya, rastgele bir tarafa baktım onunla konuşmak için. Sanki biri beni dinliyormuş gibi sessizce, olabildiğince nefsime hakim kalarak konuştum.

"Yine ne diyorsun..?"

Şimdi ise o kadar lafın arkasından cevap vermek yerine susmuştu. En nefret ettiğim yönlerinden biri daha... Omuzlarımı boş gözlerle silktim.

"AMNESIA"  -ErrorInk-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin