Bölüm 14 - Çocukluk

1.5K 86 1K
                                    

Bölüm 14:

Çocukluk

- - -

Ne bir ismi, ne bir ailesi, ne de bir evreni vardı onun. Yaratıcısı tarafından terk edilmişti, gereksiz bulunmuştu ve o, yalvarıp çığlıklar atarken bırakılmıştı acımasızca. Taslak hâliyle, ailesiz, evsiz, kimliksiz bir şekilde.
Tek isteği birisi olmaktı, ama çok görülmüştü.

Yeni açmıştı gözlerini; ne kadar zamandır ve nasıl bilinçsiz olduğunu bilmiyor, ama hâlâ yarı baygın hissediyordu şimdi. Sanki kafasını şu beyaz zemine koysa, tekrardan sonsuz bir uykuya dalacaktı. Önceden olanları çok iyi hatırlayamıyordu - belki kendine gelirse hatırlardı.
Kim olduğunu sordu kendine. Ne olduğunu, kimlere sahip olduğunu... Hiçbirini bilmiyordu! Ne yazık ki, zaten bunun cevabı hiçbir zaman yoktu. O kimse değildi, asla da olmamıştı.

Bir an çok güçsüz ve zavallı hissetti.

Üç yaşındaki bir çocuk misali baktı etrafına. Sağına, soluna, ön ve arkasına, her tarafa. Ama nereye baktıysa aynı şeyi gördü: sonsuzluğa uzanan, anlamsız, korkutucu beyazı dört bir yana hakim olmuş kocaman bir boşluk. Tıpkı içinde hissettiği gibi - içinde de böyle bir boşluk vardı.

Kendini süzdü sonra. Minik, kalem parmaklı elleriyle başladı, sonra minyon vücuduna oranla uzun bacakları, süt beyazı kemikleri, vücudunun neredeyse her tarafını kaplamış yaraları ve onları kapatan sarmaşık şekilli dövmeleri takip etti bunu. Ve üzerindeki beyaz elbiseyle bitti. Çıplak vücudunu biraz başarısız olsa da kapatan, ince, diz boyu sade bir elbise giyiyordu iskelet.
Ayrıca göremese bile, çok temiz ve güzel bir yüze sahipti - zarif hatlı yüz şekli, çok büyük olmayan gözleri, burnunun ve yanaklarının üzerindeki varlığı belirsiz çilleri, yanağındaki, onu daha eşsiz kılan mürekkep lekesi...

Fakat iskeletin ilgisini çekmemişti bunlar. Aksine bulunduğu, zaman ve mekan kavramının belirsiz olduğu ıssız boşluk onu daha ilk dakikalardan strese sokmayı başarmıştı. Hava ne sıcaktı, ne de soğuk- ama üşüyordu, kendine sımsıkı sarıldı. Bacakları tir tir titriyordu- korkudan mı, hissettiği var olmayan soğukluktan mı o bile bilmiyordu.
Ne yapacaktı?
Neden buradaydı ve amacı neydi?
Neler olacaktı şimdi?

Yardım çağırdı. Birilerinin onu duymasını, yalnız olmadığını görmek istiyordu; isteği gittikçe daha çok haykırmasına vesile oluyordu ve gitgide daha çok korkuyordu. Sesi boşlukta yankılar yarattı.

...Ama kimse gelmedi.

Ardından, yapacağı bir şey olmadığını savunarak iskelet, olduğu yerde öylece beklemeyi en uygun seçenek olarak gördü. Olduğu yerde bağdaş kurdu ve başını mahçup olmuşçasına eğdi. Belki eğer sabırlı olursa bir şeylerin cevabını alabilirdi!
Bekledi... Cevap yoktu.
Daha çok bekledi... Bir şey değişmemişti.
Bekledi...

...

Bekleyemedi.

Bulunduğu beyaz boşluk sanki her seferinde daha da küçülüyor ve daralıyordu.

Delirmeye başlıyordu.

Beyaz elbise her gün daha çok ıslanıyordu soğuk teri ve gözyaşlarıyla.

Nefes alamıyordu, boşluk, sessiz oluşuyla bile onu boğuyordu resmen.

Sürekli çığlık atıyordu, bitkin düşmüştü.

"AMNESIA"  -ErrorInk-Where stories live. Discover now