Bölüm 18 - Bazı Sürprizler

1K 56 1K
                                    

Bölüm 18:

Bazı Sürprizler

- - -

Hâlâ uykulu olmama rağmen sabahın köründe gelmiş, salonda koltuğa oturmuş, bacaklarımı kendime çekmiş ve ellerimi dizlerimin üzerine yerleştirmiş şekilde koca pencereden açık havayı izliyordum. Aslında havanın aşırı etkileyici bir şeyi bile yoktu, karşımda izlemek için televizyon duruyordu ama benim kafam yine Error'la olan yeni ilişkimiz hakkındaki düşüncelerle o kadar doluydu ki gerek duymamıştım.

Düşünmek her ne kadar benim için yorucu ve nefret ettiğim bir eylem olsa da bazen gerçekten düşünmek gerekiyordu bazı şeyleri. En azından benim gibi hâlâ birçok şeyin kendisinden gizlendiği ve kaç bin şeyi bilmediğini bile bilmeyen birisi için düşünmek önemliydi.

Bir hareket yapmadan önce iki veya daha fazla kere o hareketin ne kadar doğru olabileceğini sorgulamak, en küçük adımın bile nelere mâl olabileceğini ve dikkatli olmam gerektiğini hatırlamak...
Belki de bazı küçük sandığım hareketlere daha fazla dikkat etseydim bugün daha iyi olabilirdim. Olabilirdik.

Bu düşüncelere o kadar çok alışmıştım ki bazen gündelik hayatımda bile bir şeyi fazla düşünmeden yapınca "Bir şey olacak mı?" diye şüphelenmeye başlamıştım.

Yine dalıp gittiğimi anladığımda yorgun gözlerim biraz açıldı ve dakikalardır mimik oynamadığı yüzümde saçma bir gülümseme belirdi. Sabahın köründe kalktığım ve saatlerdir ayakta olduğum için gelen baş ağrısının varlığını hatırlamamla beraber gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp elimi alnıma götürdüm.

Baş ağrısına alışınca, 'göz kapak'larımı aralayıp durduk yere oluşan saçma merakımla birlikte saatin kaç olduğunu sordum kendime.
Harbi, uyandığım saati bile bilmiyordum.
Uzatmayıp başımı saatin asılı olduğu duvara çevirdim...

Çevirmez olaydım.

Dibimde beni korkutmak için kollarını gözlerini açmış birinin olacağını tahmin etmemiştim çünkü.

Ağzımdan kaçan tiz kız çığlığıyla hemen koltuğun kenarına çekilip elime geçen ilk yastığı zavallı arkadaşımın yüzüne geçirmiştim.
Onun yere çakılmış hâlini bir iki saniye korku dolu gözlerle baktıktan sonra salonu kahkaha sesimle doldurmuştum.

Dream de yerden doğrulup bana afallayarak baktıktan sonra yanındaki yastığı bana geri atıp kalktı ve söylene söylene uzun yeleğindeki tozları eliyle kabaca sildi.

"İyi ki seni korkutalım dedik, ben daha çok korktum..."

Kahkaha sesim biraz daha yükselmeden önce elimi ağzıma götürüp sakinleştim neyse ki. İkimizin de sakinleşmesinden sonra ise koltukta daha rahat bir pozisyon takınıp Dream'in sehpaya koyduğu tepsideki kahveleri benim ve kendi oturacağı koltuğun önüne koymasını izledim. Kahveyi yavaşça elime alıp şüpheli şüpheli ona baktım.
Bu neydi şimdi?

"Sabah kahve içmek zararlı diye her sabah başımın etini yiyen sen değil miydin?"

"İstisnalar güzeldir." bacak bacak üstüne atıp fincanı zarif bir tutuşla ağız hizasına getirdi. Huzurla kahvesinden ilk yudumunu almaya hazırlanıyordu.
Durdurdum onu.

"Bu arada."

Sesimi duyduğu anda parlak gözbebekleri hemen beni hedef aldı merakla.

Bir şeylerin dönüyor olduğu o gözlerden bile anlaşılabilirdi.

Fincanını biraz aşağıya indirirken kuşku dolu bir soru sordum. Sorunun kuşkuculuğunun aksine ses tonumu elimden geldiğince kibar tutmaya çalışıyordum.

"AMNESIA"  -ErrorInk-Where stories live. Discover now